- Hayır! İnanmıyor... İnanmaya ihtiyacı da yok. Sakince ilerliyor. Görünen köy kılavuz istemez. Dosdoğru yoluna gidersin. O da öyle. Yolunu biliyor. Ama ya ben... ileriye gidemiyorum; geri dönmek de istemiyorum; olduğum yerde durmak da zor... Bu durumda kimden bana yoldaş olmasını isteyebilirim? Deyişi bilirsin: Biri bir uçtan, diğeri öbür uçtan tutarsa... işler iyi gider, öyle değil mi? Biri kendi ucunu tutamıyorsa ne gelir elden?
Sayfa 296 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Pavlenko'nun yazısı böyle bitiyor. Yeni gün başlarken Ayı Dağ'ın ardından güneş göğe yükselirken, Pavlenko yoldaş coşuyor, sevincini yazıyor. Niçin yazmasın, niçin sevinmesin? O da insan değil mi?
Evet, onlar da insandır! Pavlenko'lar, Ivan'lar, Kostyük'ler, Vasil Dimitroviç'ler, Stepan'lar, belki bunu gülünç görecekler; ama nasıl görürlerse görsünler, ben eserimi tekrar sakin bir dua ile bitirmek istiyorum. Romanımı kapatırken: "Tanrım!" diyorum. "Onlar da insan! Acı onlara! Kendileri gibi, başkalarının da insan olduklarına inandır onları!"
Ötekiler, o hayvan gibi sürülüp götürülenler... Onlar da insandı!
"Şurabstov beni bir köşeye çekerek usulca fısıldadı.Bizden yalnızca dördümüz: Sen,ben,Klavdia ve Timofey sağlamız.Mişka,Vasili ve Lektör grubundan olan yoldaş sola,Sviyaskin de sağa eğlimli. Ya senin 1905'ten kalan asker ne durumda? O sallantıda ...Sola yatkın.
Ve biz böyle kişilerle örgütlenmek
zorundayız .Örgütü kurup sağlamlaştırmalı.İnsan kendini saplanıp kalınan bir bataklıkta sanıyor .Ve her biri tıpkı diğeri gibi çok gururlu.Dokuz kişiden altısı sahte proleter.Ne yapmalı"
Burada en azından duygusal bir sorun söz konusu.Ve bu konu hiç kuşkusuz ince elenip sık dokunabilir.Önderliği güvence altına almakmı, yoksa yaşamını kurtarmak mı? Hangisi daha önemli?
Soyut önlemler ! Şimdi duygusal sorunlar yüzünden başlarını yakacak
bir durum yok pek.Kurtarmak için hiçbir çaba harcamaksızım,henüz yaşamakta olan bir yoldaş ölüme bırakılır mı?
- Rusya'da din duygusunun ve tanrıtanımazlığın zengin bir tarihi var, A. A. yoldaş. Din düşüncesi, Ekim Devrimi'ndeki görüşlere karıştı tuhaf bir şekilde. Yüzyılımızın başlangıcında Dostoyevski bu hakikati romanlarında işlemiş ve böylece onu çok daha belirginleştirmişti. Gerçekte, dinin kendisi Rus Devrimi'nin odak noktasıydı. Raskolnikov'dan İvan