“Kuran’ın iddiasına göre bütün varlıkların çok üzerinde olan Allah’tan gelen bir kitap olan Kuran, tüm kitaplar ve kişiler üstü bir otoriteye sahiptir. Oysa Kuran’da, Allah tarafından vahyedilme iddiası olmasına rağmen “Bu kitaptan evrenle ilgili her şeyi öğrenin” denmemiş, bu kitabın inananları evren üzerine gözlem yapıp sonuçlar çıkarmaya davet edilmişlerdir. Kuran, kendisine güvenen bir üslupla, bu gözlemleri kendi otoritesine tehdit görmemiş; tam tersine, aklı çalıştırmayla ve gözlemle bilgi elde etmeyle ulaşılan sonuçları kendi iddialarını tasdikleyen aracılar olarak takdim etmiştir. Evrendeki fenomenleri gözleyerek sonuçlar çıkarmaya davet eden ayetlere şu iki ayet örnektir:
De ki: “Yeryüzünü gezip dolaşın da yaratılışın nasıl başladığını görün.”
Ankebut Suresi 20.ayet
“Evrende ve yeryüzünde nice deliller vardır ama bunlar yanından yüz çevirip geçmektedirler.”
Yunus Suresi 105.ayet
Bu ayetlerden ilkinde dünyanın içindeki fenomenlerin incelenmesi suretiyle yaratılış hakkında bilgi edinmeye davet varken, ikincisinde yeryüzündeki delilleri incelemeyenler eleştirilmektedir. Bunları ve benzeri ayetleri okuyan bir kişi, Kuran’ı okuyup da evrendeki süreçlerle ilgili her detayı öğreneceğini değil, fakat evrendeki fenomenleri gözleyerek ve inceleyerek elde edeceği bilgilerden faydalanacağını anlar. Kısacası Kuran, kendinden önceki mitolojiyle ve gelenekle yoğrulmuş zihinleri bunların otoritesinden kurtarırken evrendeki olguları gözlemlemeyi değerli bulacak şekilde zihinleri inşa eder. Bu ise “Evren hakkında bilgi elde etmede gözlem önemlidir” gibi bilim açısından değerli bir ön kabulün oluşumunu desteklemektedir.“