Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zahmet Vakti
Yaşamak bir sokak lambası gibi Bir gece evden atılmış bir çocuk sanki Tek bir damla tek bir ses gibi Aklıma düşüyor Artık delirir koşar şimşeklerim Yaşamak bu nadir ve gevşek Hayır bugün hiçbir kimseyi alkışlamıyorum Ve onların dikilip içi yumurta çürüğü kokan Kristal fanuslarına baka durdukları gibi bakıp durmuyorum Ve bazı bey
Neden çocuklarımıza bağırıyoruz?
İnsanın canını sıkan, kızdıran, öfkesini ayağa kaldıran şeyler olaylar ya da kişiler değil, o olaya ya da kişiye dair zihnimizde oluşturduğumuz kodlamalardır. Yani bakış açımızdır. Yağmurun kimine göre 'rahmet , kimine göre zahmet” olmasının nedeni budur. Nitekim yağmur aynı yağmur olmasına karşın biri dışarı bakar ve “off şimdi trafik sıkışacak, çocuklar okula giderken ıslanacak, her yer çamur olacak, nereden çıktı şimdi bu” der. Bir diğeri içinse aynı manzara “çok şükür 'rahmet' yağıyor, barajlar doluyor, toprak bereketleniyor, çocuklar okuldan gelsin de bahçeye inip ıslanalım, su birikintilerinde yaprak yüzdürelim” olarak yorumlanabilir. Hayattaki her olay böyledir. En uç noktada ölüm bile, kimini darmadağın ederken, bir diğeri için “şehadet makamına kavuştu” cümlesiyle algılanıp şükür sebebi bile olabilir. Konu çocuklarımız olunca da durum aynıdır. Canımızı sıkan, bizi kızdıran, öfke girdaplarına sokan şey çocuğumuz değil, onun davranışlarına dair zihnimizde oluşturduğumuz bakış açısıdır. Kimine göre 'baş tacı” olan çocuğun beriki evde “baş belası” olarak muamele görmesinin temel nedeni budur.
Sayfa 23 - hayykitapKitabı okudu
Reklam
Biz kısaca herşeyin ilacı deriz.
Zaman hem dost, hem düşmandı. Hem mazlum, hem zalim. Aktıkça köpüren bir nehir, durdukça kuduran bir şehir... Özlem ve sevdanın tuzağı. İyi ile kötünün, iyilik ile kötülüğün yolunu ayıran bir despot. Bazen rahmette zahmet, bazen zahmette rahmet... Hayırda şer, şerde hayır...
Sayfa 226Kitabı okudu
"Bir dirhem zahmet, bir batman rahmet ve sevâbı netice verdiğinden, şükretmeye mükellefiz."
Sayfa 897Kitabı okudu
Zahmette rahmet vardır...
Nasıl oluyordu bu bilmiyorum lakin, rahmet (رحمت) ile zahmet (زحمت) arasında bir nokta farkı vardı ve o biliyordu ki, zahmet çekene rahmet edilir.
Sayfa 241Kitabı okudu
“Zaman hem dost, hem düşmandı. Hem mazlum, hem zalimdi. Aktıkça köpüren bir nehir, durdukça kuduran bir şehir…Özlem ve sevdanın tuzağı. İyi ile kötünün, iyilik ile kötülüğün yolunu ayıran bir despot. Bazen rahmette zahmet, bazen zahmette rahmet… Hayırda şer, şerde hayır…”
Sayfa 226
Reklam
Herkes rabıta yapar.
Esasen herkes, adına rabıta demese de farklı şekillerde bütün rabıta çeşitlerini yapmaktadır. Kalpteki sevgi nereye akmış ve hangi noktada toplanmış ise insan o anda o şeyin rabıtasını yapmaktadır. Kendisini bir kahraman ya da sanatkâra benzetmeye çalışan, onun hayaliyle yatıp kalkan, ona ait her şeye ilgi duyan, her haberinden heyecanlanan bir insanın yaptığı da şekil olarak rabıta ile aynıdır. Farklılık, rabıtaya konu olan kişide ve neticededir. Geçici ve mecazi de olsa, bir derece aşka düşenler bunu bilirler. Kalp bir kimseyi samimi olarak sevince öyle bir kabiliyet kazanır, hayal gücü öyle gelişir ki göz nereye baksa gönül orada sevgilinin hayalini bulur, âdeta uzaklık ortadan kalkar; insan her vesileyle sevdiğini hatırlar. Bu samimi sevgi bir Allah dostuna olunca sonuç rahmet olur. Ete kemiğe veya geçici şeylere olunca, kalbe ağırlık ve zahmet verir. Çünkü ilâhî sevgi ziyan olmaz. Kalbi perişan, seveni pişman etmez. Oysa fâni şeylerin zevki ise yarımdır, hemen zeval bulur, insana asla yetmez.
Sayfa 299 - Semerkand yayınlarıKitabı okudu
“Zaman hem dost, hem düşmandı. Hem mazlum, hem zalimdi. Aktıkça köpüren bir nehir, durdukça kuduran bir şehir…Özlem ve sevdanın tuzağı. İyi ile kötünün, iyilik ile kötülüğün yolunu ayıran bir despot. Bazen rahmette zahmet, bazen zahmette rahmet… Hayırda şer, şerde hayır…”
Ne diyeceğimi bilemedim bu güzel alıntıya.
Hem mü'mine der: "İhtiyarın cüz'î ise; kendi mâlikinin irade-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, Kadîr-i Mutlak'ın kudretine itimad et. Hayatın az ise, hayat-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa ise; ebedî bir ömrün var, merak etme. Fikrin sönük ise; Kur'anın güneşi altına gir, imanın nuruyla bak ki: Yıldız böceği olan fikrin yerine herbir âyet-i Kur'an, birer yıldız misillü sana ışık verir. Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa, nihayetsiz bir sevab ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz arzuların, makasıdın varsa, onları düşünüp muztarib olma. Onlar bu dünyaya sığışmaz. Onların yerleri başka diyardır ve onları veren de başkadır." Hem der: "Ey insan! Sen kendine mâlik değilsin. Sen, kudreti nihayetsiz bir Kadîr, rahmeti hadsiz bir Rahîm-i Zât-ı Zülcelal'in memluküsün. Öyle ise sen, kendi hayatını kendine yükleyip zahmet çekme; Çünki hayatı veren odur, Sözler - 635
"Ne zahmeti? Hem zahmetle rahmet arasında bir tek nokta farkı var. Zahmetin noktasına katlanırsan rahmete dönüşür.” Bilge, Derviş Nuri'yi salona buyur ederken, eski Türkçe’de rahmet ve zahmet kelimeleri arasında gerçekten bir tek nokta farkı olduğunu hatırladı.
Sayfa 102Kitabı okudu
435 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.