Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İslâm'ın halklara hızlı nüfuzunu sağlayan özelliklerinden biri de açıklığı ve hoşgörüsüdür. Zaten Kur'ân, kendilerinin de ortak kaynağı oluşturan Hz. İbrahim'in inancının mirasçıları Kitap Ehline, yani Museviler ile Hıristiyanlara saygı göstermeyi ve onları himaye etmeyi emrediyordu. Bu hoşgörü, Fars'taki Mecusilere ve daha
Genel itibariyle Zerdüştçü teologların neşeden elde edecekleri çok şey vardır. Somurtkan pişmanlık , şeytani bir şey kabul edilir .
Reklam
Manicilik Orta Asya'nın doğusuna dördüncü yüzyıldan sonra Batı'daki Zerdüştçü İran'ın ve Hristiyan Roma'nın zulmünden kaçan mültecilerle gelmiş ve Uygurların döneminde serpilip gelişmişti. [Oçur] Kutluğ Bilge Kağan'ın hükümdarlığı sırasında (790-5), daha sonraki yüzyıllarda Türk hükümranlığının ayırt edici bir kurumu haline gelecek, [il] ögesi" bir başka deyişle "sadrazam" [veya "veziriazam"] makamına ön ayak olmuştu. Başkent, Orhun Nehri kıyısındaki eski Türk [Göktürk] başkenti Karabalgasun'du ve eserler oradaki Uygur yazıtlarına kazınmıştır. Karabalgasun'u, 821'de şehrin çoğunluk dini Manicilikken [Uygur sarayına giden] Arap seyyah Tamim ibn Bahr tarif eder. Bir başka önemli Uygur şehri Selenga Nehri kıyısındaki Bay Balık'tı.
Sayfa 65 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Geleceğimizde İslam Var'dan Alıntılar - 13
İslâm'ın halklara hızlı nüfuzunu sağlayan özelliklerinden biri de açıklığı ve hoşgörüsüdür. Zaten Kur'ân, kendilerinin de ortak kaynağı oluşturan Hz. İbrahim'in inancının mirasçıları Kitap Ehline, yani Museviler ile Hıristiyanlar; saygı göstermeyi ve onları himaye etmeyi emrediyordu. Bu hoşgörü, Fars'taki Mecusilere ve daha
Bizans ile Sasaniler arasındaki savaşların, kısa süren barış dö￾nemleri dışında, altıncı yüzyılın son yarısı ile yedinci yüzyı￾lın ilk üçte biri arasında tüm hızıyla devam etmesi İslam'ın ortaya çıkmasına yaradı. İki süper güç arasındaki rekabet her iki imparatorlukta da değerli insan ve malzeme kaynakları￾nın yok olmasına yol açtı; bu, Müslümanların ilk zamanlarda kazandığı zaferlere katkıda bulunan unsurlardan biriydi. Bu savaşlar aynı zamanda her iki imparatorluğun içinde ve öte￾sinde geç antikçağ mantalitesini yönlendirdi. Kendi dinsel öğ￾retileri çerçevesinde birçok Zerdüştçü, Musevi ve Hıristiyan gözlemci yaşanan askeri ve politik krizleri kıyamet alametle￾ri olarak yorumladılar. Onlara göre bu çekişme ve felaketler dünyanın sonunun geldiğini gösteriyordu ve her grup bunu kendince yorumladı; Davut Mesih'in gelişi, İsa'nın muzaffer dönüşü ya da kozmos ile kaosun, aydınlık ile karanlığın'. ger￾çek ile yalanın çalışması gibi. Hatta çaresiz kalan bir Bizans imparatoru kıyametin yaklaşlığıru ileri sürerek Pers kafirlere karşı Kutsal Savaş ilan etmeye bile kalkışlı. Bu girişimi tam da Muhammed hareketinin başlamasına denk geldi. Geç antik￾çağı kaplayan bu kıyamet korkusu ve Kutsal Savaş ideolojisi İslam'ın doğuşunda etkili oldu. Bu, bir imparatorluğun çev￾resinde ona karşı oluşan direnişin merkezi bir emperyal ide￾olojiyi içerebileceğini ortaya koyuyor; üçüncü bölümde Urar￾tularda gözlemlediğimiz gibi, yani ateşe ateşle karşı koymak.
Sayfa 420Kitabı okudu
Devirdikleri 450 yıllık yarı bağımsız beyliklerden oluşan Arsak Pers devletinin aksine, 16 Sasaniler tümüyle merkezden ve şahların şahı tarafından yönetilen bir imparatorluk kurdu￾lar. Şahların Şahı I. Hüsrev (saltanatı 531-579) kurulan sistemi şöyle özetlemekteydi: Krallık orduya, ordu paraya dayanır; para arazi vergilerinden, arazi
Sayfa 402Kitabı okudu
Reklam
Ezgi Evi(cennet) Zerdüştçülükte kağıt üzerinde herkese açık olmakla birlikte aslında yalnızca erdemliler buraya ulaşabiliyordu. Buradan öteye giden yol Çinvat Köprüsü'nden geçiyor, iyilerle kötüler burada birbirinden ayrılıyor ve günahkarlar son­suza dek Kötülük Evi'nde kalıyorlardı... ölümden sonra yaşam, yeniden diriliş, yargı, cennet ilkin hep Zerdüştçü düşüncelerdi; tıpkı cehennem ve şeytan gibi.
Sayfa 170 - Yapı Kredi Yayınları.
Daha sonra sözlerine şöyle devam eder: Bir Sufi dost, bize şems Divanı’nda Mevlana’nın dile getirdiği şu küresel anlayışı içeren sözleri hatırlatmıştır: “Hak yolunun yolcusu küfürden de, dinden de beridir. Gönlüme baktım: Allah’ı orada buldum. Yoksa başka yerde değil. Ben ne Hristiyan’ım, ne Musevi, ne Zerdüştçü, ne de Müslüman. Ne şarktanım, ne garptanım, ne topraktan, ne de denizden. İkiliği bir yana attım. İkinin bir ettiğini gördüm. ‘Bir’i arar, ‘Bir’i yaşar, ‘Bir’i çağırırım ben.”
47 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.