Murat Gürvardar Herkese merhaba!
Bugün size çok farklı ve benim için çok özel bir kitabın yorumu ile geldim. Şimdiden söylüyorum bu kitabı okumalısınız. Zulme dur diyebilmek, hayatları ellerinden çalınan kız çocuklarının sesini duyabilmek ve bir farkındalık yaratabilmek için okumalısınız. Ayrıca kitabın ilk sayfasında da belirtildiği gibi bu
İyiki bilmiyor kalabalıklar
Yağmura bakmayı cam arkasından
İnsandan insana şükürki fark var
Birine cennetse birine zindan
İyiki bilmiyor kalabalıklar
Sezai Karakoç🌈
Birkaç, dakikalığına yalnız kalmak bile onu huzursuz eder, ruhu sıkılırdı, sanki daha şimdiden herkesin onu terk ettiği duygusuna kapılır, kötü bir önseziyle en geniş mekanı bile zindan hücresi gibi daracık bulurdu.
...
Nasıl ki yıllan buldu
Bir mısra dolu maceram
Biz ki yarınıyız halkın.
Umudu, yüz akıyız.
Hıncı, namusu,
Şafakları,
Taa şafakları Hey canım,
Kalbim dinamit kuyusu
Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı
Macera değil
Yaşamak, sade yaşamak’
Yosun, solucan harcıdır.
Bu memlekette de bir gün sabah olursa, Haluk,
Eğer bu memleketin sislenen alın yazısı
Dirençli, dinç bir elin güçlü, canlılık verici
Dokunmasındaki titremle silkinip, şu donuk,
Şu paslanan yüzü halkın biraz gülerse... - O gün
Ben ölmemiş bile olsam, hayata pek ölgün,
Pek az ilişkim olur kuşkusuz; - o gün benden
Ümid
Tevfik Fikret i kes; beni kötrüm ve boş muhitimde
Bütün acımla unut; çünkü kör, topal, tükenik
Bakışlarım seni geçmişte görmek ister; sen
Bütün etin, kemiğin, kimliğinle yarısın:
Ve şarkılar gibi hep hep kulaklarımda sesin...
Evet, sabah olacaktır, sabah olursa, geceler
Geçer, kıyamete dek sürmez; en sonunda bu gök
Bu mavi gök size bir gün acır; usanma sakın.
Hayata neş'e güneştir, usanç içinde kişi
Çürür bizim gibi... Siz, ey yarın uzaylıların
Küçük güneşleri, artık birer birer uyanın!
Tükenmez özlemi vardır ufukların ışığa,
Işık, ışık... Bugünün işte ruhu, özlemi bu;
Silin bulutları, silkin o korku gölgesini,
Koşun ışıklar içinden o kutlu kurtuluşa.
Ümidimiz bu; ölürsek de biz, yaşar mutlak
Vatan sizinle şu zindan karanlığından uzak!
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...