Ey er-Rahman ey er-Rahim, Ey İman edenlerin Rabbi!
Ey kâinatın Maliki, ey Din Gününün sahibi, zalimler, yeryüzünde bütün ahlak kaidelerini ve bütün vicdanların reddettiği ve nefretle kınadığı, bir zulmü işliyorlar.
Rabbim! Sen kullarına merhametle baktın ve onların merhametinle istedikleri din ve hayat tarzı üzerine kalmalarına izin verdin.
Çoğumuz suçlu gibiyiz, evlerimiz zindan! Ne soran var, ne kapıyı aralayan... unutulduk, kanıksandık; hatırlanmaz olduk. Çürüyoruz bak, yavaş yavaş...
her adımda biraz daha yaklaşıyoruz,
Gerçekliğin tenine...
Toprağa düşeceğiz ansızın;
bir suçlu gibi, halimiz acı heyhat!
Rüya, bütün çektigimiz.
Rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu,
Bir mısra boyu maceram...
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
Bilmezler nasıl sevdik,
İki yitik hasret,
İki parça can.
Mutluluk pıhtılaşan birkaç damla kan gibi
Kovulduğum her yürek mağrur bir zindan gibi
Oysa nice denizler getirmiştim terimden
Nice kuşlar uçmuştu bulutlu gözlerimden
Rüya, bütün çektiğimiz..
Rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu..
Bir mısra maceram
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi..
Bilmezler nasıl sevdik..
İki yitik hasret,.
İki parça can...
"İçi boşaltılmış özgürlüğe kavuşmuştum artık. Kör hücrelerden, konuşmayan duvarlardan sıyrılarak insanların arasına düşmüştüm. Taş duvarlar dinler, cevaplamazdı. Oysa insanlar öyle mi, yargı ilkinden önce gelmekteydi. Sonra durdum ve düşündüm... zindan, gerçek evimdi!"
Z.a
“Dünya da insan birbirini sevmeli! Sevmezse günler tükenmez! Sevmezse dünya zindan olur. Sevmezse yaşadığının farkına varamaz. Sen somurt, komşun somurtsun, ne olacak sonu? İnsan dediğin dünya da sevişmeli kızım!..”
Zindanın ne demek olduğunu bilseydin, bütün o katlandığın zahmetleri, böyle bir dinlenmeye yeğlerdin. Yollarda, o yollar bitmeyen cinsten yollar olsa da, yürümenin ne demek olduğunu, ne mutluluk olduğunu anlardın.