Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
zariföztürk
zariföztürk
@zov8990
öğretmen
yL
24 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Ders kitabı
Konuları biraz dağınık buldum. Baştan okuyarak öğrenebileceğiniz bir kitap değil bence. Öncesinde video, online eğitim ile beraber ders kitabı olarak ilerleyebileceğiniz bir kitap. Konulara göre tekrar yapmak adına okumalar yapılabilir.
Yabancılaşma
Yozlaşmış aile ilişkileri, modern iş yaşamına eleştirel bir bakış.Ekonomik nedenler sebebiyle kişinin kendine ve emeğine yabancılaşması kitapta Gregor karakteri üzerinden anlatılıyor. Yıllarca ailesine emek veren Gregor,böceğe dönüştüğünde bile tek düşündüğü şey kaybedeceği işi ve ailesinin ekonomik durumu oluyor. Yıllarca ailesine maddi fayda sağlayan Gregor, bu dönüşünden sonra hiçbir fayda sağlayamıyor aksine zarar vermeye başlıyor.Bunun üzerine ailesi bile onu dışlıyor, kötü davranıyor. en yakın çevresindekilerin bile tavırlarındaki değişimleri hayretle izleyen gregor hayal kırıklığı içinde yok oluyor. Aslında Gregor’un değişen sadece dış görüntüsü,içinde hala kendisi...
Gregor dönüştüğünde ona yine diğerlerinden daha yakın davranan kız kardeşi, abisinden bir çıkarı kalmayınca saygısı da sevgisi de git gide azalmakta.
Aslında karakterler ve olaylar üzerine o kadar çok yorum çıkartılabilir ki...
Bir kere değil bir kaç kere okunması gereken bir kitap...
“bülbülü öldürmek günahtır”
Kitap ırkçılık üzerinden ilerlese de cinsiyet ayrımcılığına ve adalet kavramına da değinmekte. Scout adlı karakter üzerinden kız çocuklarına verilmeye çalışılan, dayatılan rolleri de eleştiriyor. İki bölümden oluşuyor; birinci bölümde çocuk karakterlerin iç dünyası, Afacanlıkları üzerine odaklanıyor. İkinci bölüm Atticus adlı avukat olan karakterin siyasi bir adamı savunması üzerinde duruyor.
Özellikle ilk bölüm oldukça vasat! Minik bir çocuk romanı gibi ve üçte ikisi bu ilk bölümü kapsamakta. İkinci bölüm tam sararken sona eriyor hikaye. Birden bitmiş, yarım kalmış gibi bir his bırakıyor okuyucuda.
İşlediği konular bakımından güzel, fakat işlenememiş havada kalmış her şey.
Ödül almış oldukça yüksek puanlaması var. Bu nedenle okuma listeme ekleyip okudum. Fakat umduğumu bulamadım. Kitabın abartıldığını düşünüyorum.
Okur Takip Önerileri
kendi maceranı kendin yarat
Kitabın başladığı fikir süper! Seçtiğiniz yola göre bir bölüme yönlendiriliyorsunuz. Yani seçimlerinizle kaderinizi değiştiriyorsunuz. FAKAT İçerik, anlatım, olay kurgusu berbat!
Tek başlangıç, bir sürü farklı son ve hepsi kötü son. Kötü sonlarla bir alıp veremediğim yok ama bütün hikayeler bölümler çok basit. Örneğin birinci bölümü oku, ikinci bölüme git, ikinci bölümde anlatılan şey “araba çarptı öldü” neyse geri dön, birinci bölüme git, oku, sonraki bölüme git “ağaçtan düştü öldü.” Abartım yok! Gerçekten hikayeler bu vasatlıkta.
Zaman kaybı...
Bir distopya mı? Abartı mı?
Kitap iyilik ve kötülük kavramlarını şiddet, suç ve ceza üçgeninde değerlendiren bir roman.
Kahramanımız Alex, üç kankası ile birlikte geceleri sokakta terör estiren şiddetin her türlüsünü üreten bir ergendir. Çetesinin de lideridir. Çete için değişen liderlik çatışması Alex’in hapse girmesi ile son bulur ve asıl hikaye başlar. “Suçluları yeniden topluma kazandırma programı” kapsamında laboratuvar çalışmasına alınan Alex’in başına gelenler ve sonrası kitapta ayrıntılarıyla anlatılır.
Kitapta alexin yaptıkları oldukça rahatsız edici. Yine Alex’in müziğe yaptığı eleştiriler ise oldukça iyi ve tanıdık geliyor:) Tüm roman boyunca alexin aykırılıklarına tanık olup arada siz de ağzınızı Alex’e karşı bozuyorsunuz.
Kitabı okurken argo kelimelere Alex’in yaptıklarına dayanamıyorsunuz, resmen suç makinesi olan bu ergenin sonradan başına gelenlere de açmıyorsunuz!
Genel olarak bakılırsa benzersiz bir ürün. Anlatım, eleştiriler oldukça iyi. Distopya olmasına rağmen gerçeküstü olaylar yok (sanırım Alexe uygulanan tedavi yöntemi nedeniyle distopya olarak geçiyor.) fakat abartılar mevcut ve yerinde.
Burgess, Kitabı üzerinden hepimiz “otomatız”fikrini vermeye çalışmış bence. Aslında haksız da değil. İnsan değerinin azlığı ve bireyselliğin sindirildiği kitapta oldukça çok vurgulanmış.
Tavsiye ederim güzel bir kitap...
Bir Yaşam Tarzı Olarak “Oblomovluk”
Kitap Oblomov Karakteri üzerinden hiçbir şey yapmayan fakat çok şey hayal eden, toprak zenginliği ile idare etmeye çalışıp, hiçbir atılım yapmayan rus aristokrasisine ve memurluk hayatına getirilmiş bir eleştiridir. Karakter edebiyatta tembelliğin simgesi haline getirilmiştir.
Ömrü boyunca hiç iş yapmamış sadece emretme ve şikayet etmeyi öğrenmiş uyuşuk ve idaresiz bir karakterdir Oblomov. Pek çok şey yapmayı hayal eder fakat hiçbir teşebbüsü yoktur.Alman asıllı olan Stolz İse tam tersi bir karakter olarak karşımıza çıkarılmaktadır. Stolz’un Ve bir dönem sevgilisi olan Olga‘nın tüm çabalarına rağmen Oblomov Bu tembelliğinden vazgeçemez.
Kitap yaşamımıza “Oblomovluk” kavramını sokacak ve üzerinde “Acaba bunlar benim hayatımda var mı?”diye düşündürecektir. Etkisi derin bir eser. Okurken Oblomov’un iradesizliğine ve tembelliğine resmen çığlık atıyorsunuz.
Yeryüzüne gelmiş tembellerin Şah-ı Oblomov...
Okuyun ve okutturun:) Ben çok beğendim.
Bulmaca gibi kitap
Bu kitabında Nietzsche, düşüncelerini Zerdüşt karakteri üzerinden anlatmış.Sembolik ve dolaylı anlatım oldukça yoğun.Hemen anlaşılması kolay olmayan, Zerdüşt’ün karşılaştığı kişiler üzerinden; toplumdan, çevrenizden örnekler bulabileceğiniz, hikayelerle dolu bir kitap.
Her okuyan kişi farklı bir şey anlayabilir kitaptan, olaylardan veya karakterlerden... Örneğin ben kitaptaki bir karakteri “tanrı” olarak yorumlarken, bir arkadaşım “öteki ben” bir başkası ise “bilinçaltı” olarak yorumlamıştı.
Kitabı okurken her sayfada dönüp bir nefes almanız, okuduklarınız üzerine düşünmeniz gerekiyor.
Önerim bu kitabı grup okumaları şeklinde yaparsanız ve belli aralıklarla tartışırsanız size katkısı daha çok olacağıdır.
“Ama önce sen kendini inşa etmelisin, dimdik bir beden ve dimdik bir ruhla.”
Kişisel Gelişim Zamanı
Kitabın amacı iki hafta içinde(4 günde) insanlara yaşamlarını değiştirecek eşsiz bir deneyim yaşatmak. Birbirinden farklı bir çok teknik var kitapta. Ana tema çok: —_Sorumluluklarınızı üstlenin!
_Bazı şeyler değişmez,değiştirmeye çalışırken kendinizi yorarsınız.
gibi telkinlerde bulunuyor aslında. Bunları EST‘ye katılanlar üzerinden anlatıyor.
Okuduğum iyi bir kişisel gelişim kitabı.Kendinizde farkındalık yarattığını göreceksiniz.Küçük ipuçlarıyla hayatınızın değişeceğine inanıyorum.Ben çok beğenmiştim. Okumaya değer...
Zaman kaybı nasıl yapılır=Konstantiniyye Oteli
Kitapta birbirinden farklı onlarca karakter bir araya getirilmeye çalışılmış.Kitabın başında açılış davetiyesi ile okuyucunun görkemli bir davete girmesi amaçlanmış. Neredeyse bütün masalar ve bu masada olan kişilerin, hatta çalışanların hayatına ayrı ayrı dokunmaya çalışılmış. Tabi esas kızımız da var:Zehra...
Kitapta anlatılan kişiler birbirlerine dokunamıyor. “Anlattın o kadar bari bir yerde yolları kesişse.” diyorsunuz ama olmuyor.Bütün herkesin hikayesi havada kalıyor.Arada birkaç tarihi,siyasi bilgi var. Bunlar da alakasız ve havada kalıyor. Minik minik hikayecikler okur gibi oluyorsunuz. Kitaba yedirilememiş bir kaç bilgiden öteye de gidemiyor anlattığı tarihi, siyasi şeyler.
Yine kitabı okurken sürekli “Bunu niye anlattı şimdi?Bu tarihi bilgiler de nereden çıktı? Bu siyasi görüşler nereden geldi.”diye düşünüyorsunuz.Çünkü her şey kopuk kopuk...
Özellikle bitişte “O kadar anlattın noldu şimdi?Onca şeyi ne anlattın?” diye kendi kendinize konuşuyorsunuz kitapla!
Ben Livaneli kitaplarını ağır bir kitap okuduktan sonra, zihnimi dinlendirmek için okuyorum.Bir şey öğrenmıyorsunuz kitaplarından. Öyle oku geç,üzerinde çok düşünmenize gerek kalmıyor fakat en azından hoş bir hikaye okumuş oluyordunuz. Fakat Kostantiniye Oteli tam bir hayal kırıklığı ve zaman kaybı. Ne düzgün bir hikaye var ne de sizi geliştirecek minicik bir ışık!!!
Eğer okumayı düşünüyorsanız rotayı başka bir kitaba çevirmelisiniz...
okuma sebebini bilmenin önemi
Herkes yazmış bu kitap “Eğitim nedir?Hizmet ettiği amaç nedir? bu sorulara cevap veriyor...” falan diye. Bu yorumlar “Ben kitaptan bir şey anlamadım.”demenin farklı bir versiyonu ... sonuçta eğitimin tanımını, amacını belirleyen bir sürü akım var . Yani kime göre neye göre tanımlamış, amaçları hangi görüşe göre belirlenmiş bilinmesi gerekir.
Aslında böyle kitapları okurken belli bazı konuları bilmek ve yine belli Sorular sormak ve bu soruların cevaplarını aramak lazım.
Kitabı okumadan önce Emile’nin ortaya attığı fikirlere dayanan işlevselcilik teorisinin varsayımlarını bilmek gerekir.Bunlar hakkında bilgi birikimine sahip olduktan sonra Emile’nin varsayımlarından hareketle ortaya çıkardığı toplumsal işbölümünün ne olduğunu öğrenmek amacıyla bu kitabın okunması gerekir. Böylece okuduğunuz kitap anlamlı hale gelir. Yoksa adamın zaten ders notları sonuçta. pat diye kesiliveriyor,bölük pörçük kalıyor hersey diye düşünürsünüz.
Bir kitabı yarım bırakmaktan hoşlanmadığım için okudum ama gitmedi kitap bir türlü.Önceki kitapları mükemmel ötesi olduğu için sürekli şans verip durdum aslında.Karısını öldürme suçundan hapishaneye giren bir adamın hikayesi diyeceğim ama o da değil.Sürekli oradakileri anlatmış,betimlenmiş,psikolojik yandan ele almış vs.Yani aslında bir otobiyografi sürekli “şimdi bir şeyler geliyor” diye düşünülen ama gelmeyen bir kitap. Doğrusu beni çok yordu.
Betimlemeler tabii ki olağanüstü, film izler gibisiniz ve çok iyi canlanıyor zihninizde ama her betimlemede “Hadi artık ya!” deme noktasına geliyorsunuz.
Bence yazarın önce diğer kitaplarını okuyun. Bu kitapla başlarsanız Dostoyevski hakkında çok iyi şeyler düşünmeyebilirsiniz.
“Nasıl olursa olsun insan denen varlık her şartta yaşamaya devam ediyor...”
