“İki tip insan yaşıyor bu ülkede: Düzenden yararlanarak köşeyi dönmek isteyenler ve gidişattan acı duyarak, toplumu değiştirmeye çalışanlar.
Birinciler hiçbir şeyden rahatsız değil!..
...Toplumun zevkini geliştirme, niteliğini yükseltme, kibarlık, nezaket, insanca yaşam, onur, merhamet, olgunluk gibi kavramlardan uzaklar...
....Bir de köşelerine çekilmiş insanlar var.
Acı duyuyorlar. Her haber seyredişte, her gazete okuyuşta Bu ülkeye ne oldu böyle?" diye düşünüyorlar, yarınlardan kaygılanıyorlar ve içinde büyüdükleri Türkiye'yi tanımakta güçlük çekiyorlar...
....Sağcı, solcu, milliyetçi, enternasyonalist, tarikatçı, Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı, genç-yaşlı, kadın-erkek, köylü-şehirli, Doğulu-Batılı, zengin-yoksul
olmanız fark etmez.
Yeter ki düzgün insan olun!
Maçlarda birbirinizi döner bıçaklarıyla doğramayın!
Kadınları, çocukları dövmeyin!
Bakan sıfatı taşırken; kesilmiş sığır kellesinin kanlı burun deliklerine iki parmağınızı sokarak, uzağa fırlatma yarışı yapmayın.
Belinize taktığınız silahla, birer barbarlık örneği gibi dolaşmayın.
Teke gibi kokmayın!
...Yalan söylemeyin!
Rüşvet vermeyin!
Kısacası: Düzgün insan olun!
DÜZGÜN İNSAN OLUN!