"Kıyamet sonrası edebiyatı" olarak isimlendirilen edebi tarzın ilk örneklerinden ve kurucu metinlerindendir "Kızıl Veba".
Kitapta henüz bu kadar büyüğüne rastlamadığımız bir salgın hastalıktan bahsediliyor. Hastalığa kızıl veba denmesinin sebebi ise yakalanan kişinin yüzünün kırmızıya boyanmasıdır. Ayaklardan başlayarak 15-20 dakika içerisinde kalbe kadar tırmanan uyuşukluk ve hissizlik ile kalbin durmasına yol açan hastalık yayılma hızıyla eşine rastlanmamış bir durumdur.
Ve kitaptaki dünyayı, kıyamet sonrası dünya diye adlandırmamızın sebebi ise hastalığın günler içerisinde tüm dünyaya yayılması ve birkaç kişi haricinde herkesi dakikalar içinde öldürmesidir.
Söylediğimiz gibi anlatıcımız ve birkaç kişi dışında dünya nüfusu yok olmuştur. Öyle ki kalan kişiler; nüfusun artması için yeni doğan bebeklerin karşı cinsleri ile sözlenmesini, yeterli olgunluğa eriştikten sonra da bahsi geçen kişiler ile evlenmesi yönünde çözüm bulmuştur.
O tarz bir dünyada etik kurallarının geçersiz olduğunu sanırım söylemeye gerek yok. Tamamiyle ilkelleşen insan ırkı ise uygarlıktan tümüyle sıyrılmıştır.
Evet barut tekrar bulunucaktır. Uygarlık dediğimiz toplum sözleşmesi ise üç başlıkta toplanacaktır. Kimisi savaşacak, kimisi yönetecek, kimisi dua edecektir. Bir tane de ben eklemek istiyorum ki çoğunluk yönetilecektir.
Bir Jack London klasiği olarak kütüphanenizde bulunması gereken kitaplardan. Okuyacaklara keyifli okumalar dilerim.
18.07.23