Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünya, gürültülü bir gayya kuyusu. Sözün bile kıymetini yitirdiği yer. Sistemli bir şekilde bebeklerin öldürülmesi sadece izlediğimiz ve ne yazık ki giderek alıştığımız bu yerde, kendimize bakmaktan, kendi sözümüze dönmekten, öfke duymak ve küfretmek ve boykot etmekten başka bir şeyin elimizden gelmediği rezil bir yer. Hatırlayalım ki canımız acısın.
"yaparken öldüğün takdirde rahatsız olmayacağın işlerle meşgul ol"
Reklam
Kitapta 103 o kere geçen o kelime...
Sonra başını ona doğru çevirip, Kör, sana söylemem gereken bir şey daha var, dedi, bu koskoca dağ silsilesinde ne bir tahıl ne de bir sıçan kaldı artık, üç gün içinde öyle bir aç kalacağız ki ağzımızdan tek bir kelime bile çıkarabilecek dermanımız kalmayacak, işte o zaman hayatta kalmak istiyorsan beni parçalara ayırarak yemek zorundasın, sonra da bu mısır sapını korumalısın, köylüler geri dönünce onlara yerini göster de mısır koçanını alsınlar; şu dört-beş aydır seni beslediğim için bana minnettarlığını göstermek ve benim şu dünyada yaşamaya devam etmemi istiyorsan seni ye meme izin vermelisin, böylece hasat zamanına kadar yaşa yabilirim. Kör, kararını ver, diye devam etti sonra ihtiyar konuşmasına, eğer yaşamak istiyorsan, bu gece buradan ayrılıp bir yerlerde saklanmalısın, ben üç beş gün içinde açlıktan ölürüm nasılsa. İhtiyar bunları söyledikten sonra, iki elini yüzüne kapatıp gözyaşlarını sildi, yanaklarından süzülen iki sıra gözyaşı avuç içlerini ıslattı.
Yaş ilerledikçe anlıyordu insan. Mutluluk gökten zembille inmiyor, itina istiyordu.
Ya şimdi ya hiçbir zaman. En nihayetinde umuttur bizi yaşatan.
Kimliklerimiz hiçbir zaman olmadığı kadar belirsiz ve kırılgan. Kendi fikirlerimi ifade etmekten korkuyoruz ya da daha kötüsü, kendi fikirlerimi oluşturma kabiliyetinden yoksunuz.
Reklam
“Namaz, müminler üzerine, vakitleri belirli bir farzdır.” (Nisa,103)
Daha güzel anlatılamazdı..
Zorunlu askerlik hizmeti, emek, zaman ve kaynak israfıdır. Erlik, derhal bir meslek statüsü kazanmalı ve profesyonel ordunun bir parçası haline gelmelidir. Her üç ayda bir toplanan yüz binlerce genci askere dönüştürmek için harcanan çabanın onda biriyle ordunun işlevselliği on kat arttırılabilir. Sosyo-ekonomik açıdan geri bırakılmış toplumun zorunlu askerlik hizmeti yoluyla olumlu anlamda biçimlendiği düşüncesi asla geçerli değildir. Bunun kanıtı, nesillerdir askerlik hizmetini tamamlamış erkeklerin yönlendirdiği günümüz toplumunun mevcut dü- zeyidir. Askerliğin insanı adam ettiğine ilişkin inanç, bütünüyle temelsizdir. On dokuz yaşına kadar cahil bırakılmış genç erkekleri dayatma yoluyla, on beş ay içerisinde bilinçlendirmek mümkün değildir. Dolayısıyla, 460 gün boyunca izmarit toplayarak mıntıka temizliği yapmış olanla, kanalizasyonu denize akıtan aynı kişidir. Dolayısıyla, 460 gün boyunca vatan sevgisi aşılanan insanla, devletine kazık atan aynı kişidir. Dolayısıyla, 460 gün boyunca vatandaşını adam etmek için uğra- şanla, insani gelişmişlik endeksinde dünya 84'üncüsü olan aynı ülkedir. Ordu, zorunlu katılımlara ihtiyaç duyamayacak kadar ciddi bir kurumdur. Aldığımız eğitimin süresi on haftadır. Çağdaş hiçbir ordu on haftalık erlere güvenerek varlığını sürdüremez. Kahramanlık şiirleri okuyan ve komando üniforması giymiş beş yaşındaki çocuklar kadar asker olan bizler, bu vatan için öleceğiz. Çünkü ne savaşmayı biliyoruz ne de hayata dair bir umudumuz var!/Syf.103
103.
Dünyanın acılarından uzak tutabilirsin kendini, bu sana kalmış olup doğana uyar, ama tam olarak bu uzak duruş belki kaçınabileceğin yegâne acıdır.
Sayfa 103Kitabı okudu
ayrı not: Allah’ın hiçbir şekilde dünyada görünemeyeceği mevzusudur. Mutezile ile ehli sünnet arasındaki temel ayrım konularından biridir. En’âm 103) “Gözler O’nu idrak edemez ama O, gözleri idrak eder. O, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.”
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.