Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
31 Mart Vak'ası veya 31 Mart Hadisesi olarak tarihe geçen olay yakın tarihimizin en tartışmalı konularından biridir. (...) 24 Temmuz 1908'den itibaren iktidar, resmen ve hukuken olmasa da, fiilen İttihat Terakki'ye geçmiştir. Her ne kadar doğrudan iktidar olamasa da dolaylı yollardan, çeşitli yönlendirmelerle, iktidarın
16/17 OCAK MUHAREBESİ RAPORU (25 OCAK 1912)
... Arap mücahitler genellikle cahil ve şeyhler tarafından kolaylıkla aldatılabilen kimselerdir. İçlerinde ciddi olarak ölümden korkmayan pek az cesur mevcut olmakla beraber çoğu korkaktırlar. Yapılacak muharebenin tehlikeli olduğunu anlarlar veyahut şeyhler tarafından kendilerine söylenirse o muharebeyi ya hiç yapmazlar veyahut yanda bırakırlar. Bu nedenle, teorik olarak elde edilmesi mümkün ve düşünülen konunun böyle bir vasıtayla sağlanabileceğine tam bir emniyette bulunulamaz. ... Mustafa Kemal Kurmay Binbaşı Derne Doğu Kolu Kumandanı
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
16/17 OCAK MUHAREBESİ RAPORU(25 OCAK 1912)
... Şeyhler, böyle bir kuvvetle neticeli ve zor bir muharebe yapamayacakları inancında olduklarından topa ve istihkâma karşı ve gece harp etmekten korkarak muharebeye engel olmakta ve fakat diğer taraftan bunlar sayesinde bizden birçok paralar almakta bulunduklarından, kandırıcı bir tutum takınmaktadırlar. Bu halin devamını, sonuç umduklarından ve hamiyet icabı olarak değil, bilakis bir ticaret kaynağı buldukları için arzu etmektedirler. ... Mustafa Kemal Kurmay Binbaşı Derne Doğu Kolu Kumandanı
Sayfa 134Kitabı okudu
HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER DOĞUM YERİ VE YILI Hamdullah Suphi, İstanbul Aksaray'da Horhor'daki Abdüllatif Suphi Paşa Konağı'nda doğmuştur. Bu konak onun ölümünden sonra İstanbul Üniversitesi tarafından satın alınarak, muhafaza altına alınmıştır. Doğum tarihi ile ilgili olarak muhtelif tarihler 1884, 1885 ve 1886 yılları
DR. RIZA NUR Hekim, siyasetçi, yönetici, siyasi müzakereci, araştırmacı, dergi yayıncısı olarak Osmanlı Devleti'nin son dönemi ile Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında unutulmaz hizmetleri olan, milletimizin yetiştirdiği değerli bir isimdir. AİLESİ, DOĞUMU, TAHSİL HAYATI Dr. Rıza Nur'un baba tarafı yaklaşık 1750
Devşirmelerin, Enderun Mekteplerinde yetişenlerin ekserisi devletin bütün kadamelerini işgal etmiştir. Rum, Ermeni, Slav, Arnavut, Boşnak, Hırvat ve Yahudiler (Sabatay Sevi kesimi) Osmanlı'daki değişimde önemli rol oynamışlardır. Bu model milli kimliğin dokusunun yozlaşmasına sebep olmuştur. Türk aydınının günümüzdeki hali budur. Kemal
Reklam
Eşref'in bahsettiği taarruz, Mustafa Kemal tarafından 16-17 Ocak 1912 tarihlerinde yürütülen Kasr-ı Harun taarruzudur. Mustafa Kemal'in İtalyan tabyalarına yaptığı bu baskın istenen sonucu vermemiştir: Mustafa Kemal, 25 Ocak 1912 tarihinde kaleme aldığı muharebe raporunda emrindeki kuvvetlere 22 şehit ve 27 yaralıya mal olan çatışmada İtalyanların çok az kayıp verdiğini belirtir. Aynı raporda, başarısızlığın sebepleri arasında zaviye ve kabile şeyhlerinin taarruza itirazlarını, Hase kabilesinin taarruza katılmaktan kaçınmasını, baskının gece planlanmış olmasına karşın gündüze bırakılmasını ve Arap mücahitlerinin düşmanın gücünü görmeden saldırıya geçmemesini zikreder. Rapora göre taarruzun başarısızlıkla sonuçlanmasını bir diğer sebebi, taarruza destek vermek üzere gönderilen Eşref Bey kolunun sadece küçük bir bölümünün, üstelik düşmana oldukça uzak bir mevkiden birkaç el ateş etmekle yetinmesidir. Yani Mustafa Kemal bizzat kaleme aldığı bu raporda, Eşref'in bırakın kendisini kurtarmayı, taarruzun başarısızlıkla sonuçlanmasında büyük pay sahibi olduğunu ifade eder.
Sayfa 110 - Kasr-ı Harun Taarruzu, Çölde Bir Serap:Kahraman EşrefKitabı okudu
Sulh anlaşmasında Türkiye'nin yeni hudutları için Enez-Midye şeklinde belirsiz, yetersiz, hatta Edirne'yi bile Bulgarlara bırakan bir hat üstünde konuşuluyordu. Hatta 3 Aralık 1912'de mütarekenin imzası üzerine, Londra'da, 13 Aralık 1912'de, Osmanlı devleti ile diğer muharip devletler arasında barış müzakereleri açılmıştı. Buna paralel olarak 17 Aralık 1912'de gene Londra'da büyük devletlerin elçileri arasında da müzakerelere başlandı. Meydana gelen yeni durum karşısında bu devletler, kendi aralarındaki anlaşmazlıkları ve menfaat kavgalarını uzlaştıracak bir yol arıyorlardı. Bu arada Arnavutluk’un kuruluşu da fiilen kabul edildi. Fakat büyük devletler bu konuşmalar içinde iken, asıl barış konferansı bir sonuca varmadan 6 Ocak 1913’te kesildi. Osmanlılar bir Makedonya muhtariyeti ile Doğu Trakya topraklarının ve Edirne'nin Türklerde kalmasını isterlerken, Balkanlılar Türklere, Tekirdağ kuzeyinden Karadeniz'e çekilecek bir hattın doğusunu teklif ediyorlardı. Gelibolu yarımadası gene Türklerde kalacaktı. Gerçi Türkler, 1 Ocak 1912'de Edirne'nin batısındaki toprakları bırakmaya razı oldular. Fakat bu sefer de Bulgarlar Edirne üstünde dayattılar. Türkler bir aralık Ege adalarını da istedilerse de, büyük devletler konferansı bu adaları 2 Ocakta Yunanlılara bıraktı. İşte Istanbul hükümeti bu konularda ve Balkan devletleriyle beraber büyük devletlerden ve bu arada Almanya ve Avusturya'dan gelen baskılara cevap hazırlamakla meşgul iken, 23 Ocak 1913 günü öğleden sonra başta Enver Bey olmak üzere İttihat ve Terakki Cemiyeti anî darbesini vurdu. Bir baskınla Babiâli'ye girildi. İmparatorluk çökünceye kadar elinde tutacağı iktidarı aldı.
Gözünden Yaralanması
16-17 Ocak 1912 tarihinde Harun Kasrı harabeleri içinde yapılan çarpışmalar sırasında Mustafa Kemal'in yanında patlayan şarapnelden sıçrayan bir kireçtaşı sol gözüne girerek, gözünde ve çevresinde yara oluşturmuştu.
Sayfa 208 - Alfa,2008Kitabı okudu
Genelkurmay yayınına göre Mustafa Kemal'in ilk göz yaralanması Derne'de 16 - 17 Ocak 1912 tarihinde komutasındaki yerli kuvvetlerin İtalyanlara karşı baskın taarruzu sırasında olmuştur.
Reklam
Naciye Sultan'ın Enver Paşa'ya yazdığı, 1919, 2 Kânûnısânî [Ocak] 336 (1920), 14 Kânûnısânî 336 (1920) tarihli mektuplarda: “Bana gel diyorsun, fakat düşünmüyorsun ki, yaşadığım muhit eski İstanbul değil. Bir cehennemdir. Muhakkar, metruk bir kadının yardımcısı Allah'tan başka kimse olamaz. Zamanında bana tapan insanlar, şimdi beni tarassutla
Müteakip hadiseler, resmiyette Balkan Savaşları’ndan sonra kurulacak (Eşref daha sonra yeniden kurulduğunu söyleyecekti) ve imparatorluğun son yıllarında ekseriyetle dramatik ve trajik sonuçları olan kritik bir rol oynayacak Teşkilat-ı Mahsusa’nın ortaya çıkışında Libya’daki sürecin mühim bir aşama olduğunu gösterecekti. Enver, Eşref gibi fedaî
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.