Kadın haklarına yönelik bulabildiğim en erken tarihli ilkeli tartışma, on dokuzuncu yüzyılın büyük Osmanlı yazarı, Genç Osmanlılar'ın lideri Namık Kemal tarafından 1867'de Tasvir-i Efkâr gazetesinde yayınlanmış bir makalede yer almaktadır:
Kadınlarımızın insanlığa çocuk doğurmaktan başka faydası yokmuş gibi görülüyor; müzik aletleri veya mücevherat gibi sadece bir hizmet nesnesi olarak görülüyorlar. Ancak cinsimizin yarısını hatta belki de daha fazlasını kadınlar teşkil etmektedir. Onları başkalarınin maişetini ve gelişimini sağlamaktan alıkoymak halk iştirakinin temel kurallarını ihlal etmektedir. Sanki milletimiz yarısı felçli bir vücuda benzemektedir. Ancak kadınlar zihni ve fiziki yeterlilikleri bakımından erkeklerden aşağıda değildir. Kadim zamanlarda kadınlar savaş dahil bütün erkek faaliyetlerine iştirak ediyordu. Köyde kadınlar hâlâ tarım ve ticaret işinde ortaktır ... kadınların aramızda böyle ayrı tutulmasının sebebi onların tamamıyla cahil, hak ve sorumluluk, fayda ve zarara dair hiçbir şey bilmedikleri yönündeki algıdır. Kadınların bu konumu dolayısıyla birçok kötü sonuç doğmaktadır. En temelde bu durum, çocuklarını kötü yetiştirmelerine yol açmaktadır.
Sayfa 84 - Kronik KitapKitabı okudu
İngiltere'de oy hakkı (süfraj) hareketi ise kadınların Parlamentoya 1499 imzalı bir dilekçe sunduğu 1866'da başlar. Dilekçenin reddi, Ulusal Kadın Süfraj Derneğinin kurulmasına yol açmıştır (1867). Hareketin öncüsü Lydia Becker, Avam Kamarasındaki sol liberallerin desteğini sağlamışsa da, tasarı her seferinde geri çevrilmiştir.
Sayfa 19
Karl Marks
Bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marks, 5 Mayıs 1818’de Almanya’nın Rhine Eyaletinin Trier kasabasında doğdu. Ortaöğrenimini Trier’de; hukuk, felsefe ve tarih üzerine yükseköğrenimini Bonn ve Berlin Üniversitelerinde tamamladı. “Demokritos ve Epikuros’un Doğa Felsefeleri Arasındaki Fark” konulu teziyle, 1841’de Jena Üniversitesinden felsefe
Diyaloğu canlı tutmak, kamuoyunun ilgisini sürdürebilmek için, 'sosyal realite'yi işlemek zorunluydu ve öyle görünüyor ki Türkiye'nin meselelerine Türkiye dışından bakmak daha elverişli bir ortam hazırlıyordu.
Tanzimat Fermanı, 'devlet- vatandaş' münasebetlerini yeni bir anlayışla düzene koymak bakımından ileri atılmış iyi niyetli bir adım olarak ele alınabilir.
Sayfa 15
Tevfik FİKRET (1867-1915)
* Öğrenimini Mekteb-i Sultanide (Galatasaray Lisesi, 1877-1888) bitirdi.
* Sultani ilk kısmında Türkçe öğretmenliği yaptı.
* Batılılaşma ve batılı sanat anlayışının tutunmasında büyük rolü olan Tevfik Fikret, Servetifünun şiirinin en önemli temsilcisidir.
* 1901'den sonra daha çok vatan millet sevgisi, memleketin durumu, toplum davaları üzerine sosyal şiirler yazarak didaktik-lirik plana geçti.
* Evi Aşiyan Müzesi olan şair üzerine kırka yakın kitap yazıldı.
Sayfa 19 - TEVFİK FİKRET (24 Aralık 1867-19 Ağustos 1915)Kitabı okudu
"14 Şubat 1867 (9 Şevval 1283) tarihinde Dolmabahçe Sarayı'nda dünyaya gelen Nazime Sultan'ın doğum haberi gelenek olduğu üzere bir irade ile sadarete bildirilerek bu haberin kamuoyuyla paylaşılması istenir."
Sayfa 26 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Ey acı! ey acı! Zaman ömrü yiyor,
Ve kalbimizi kemiren sinsi düşman
Kaybettiğimiz kanla gelişip büyüyor!
Charles Baudelaire (1821-1867)
Sayfa 552 - Türkçesi: Ahmet Muhip DıranasKitabı okudu
Gazetelerin çoğalması Osmanlı Devleti'nde kamuoyu kavramının ortaya çıkmasına ve gazetelerin bir baskı unsuru haline gelmesine yol açtı. Aktarda bulunanlar bir şekilde gazeteleri kontrol altında bulundurma ihtiyacı hissettikler. Bu iki şekilde yapılıyordu. Yöntemlerden Birincisinde gazeteleri maddi destek verilerek istendiği tarzda yayın yapılmaz sağlanıyordu. II yöntem ise şuydu hoşa gitmeyecek yazılar yazılması önleyecek bir mekanizma olarak sansür müessesesi çalışılıyordu. Nitekim sadrazam Ali Paşa 1867 çıkarttı bir kanunla hükümet kararıyla gazete kapatılabilmesi ne imkan sağlamıştı.
Sayfa 173 - yeditepeKitabı okudu
Charles Baudelaire (1821-1867)
Ey acı, ey acı! Zaman ömrü yiyor
Ve kalbimizi kemiren sinsi düşman
Kaybettiğimiz kanla şişip büyüyor.
