Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
şeriat diye zırlayan kadınlar ne diyecek buna acaba
Evlilik 1951'de oldu. Furuğ'un ilk kitabı Tutsak 1952'de yayımlandı ve oğlu Kamiyar 1953'te doğdu ve 1954'te ise boşandı ve daha sonra hiçbir zaman oğlunu göremedi. Şeriat kanunlarına göre evlat babanındı ve Şapur bu yasal ve fakat insanlık dışı hakkını Furuğ'a karşı kullandı. Güya Furuğ ömür boyu evladını gözden çıkarmalıymış!
1953 kışında ve 1954 baharında askeri durumun ana hatları bunlardır. Tüm cephelerde 112.000 düşman askerini etkisiz hale getirdik ve 177 uçağı yere indirdik veya imha ettik. Dien Bien Phu'da, yerleşik kampın tüm kurmayları, bir general, 16 albay, 1.749 subay ve astsubay da dahil olmak üzere 16.200 düşman askerini etkisiz hale getirdik, her türden 62 uçağı düşürdük veya imha ettik, düşmanın tüm uçaklarını, silah, mühimmat ve teçhizat, 30.000'den fazla paraşüt ele geçirdik.
Sayfa 268 - Yar Yayınları
Reklam
ORDUMUZUN SAVAŞMA VE ZAFERİ KAZANMA KARARLILIĞI
Ordumuz hiçbir zaman, 1953 kışında olduğu kadar uzun bir süre savaşmamıştı. 1954 baharında, düşmanı 3.000 kilometreden fazla kovalayan ve ardından yaya takip eden birlikler vardı. Truong Son'da Vietnam-Laos sınırı boyunca Kuzeyden Güneye uzanan dağ silsilesi üzerinde, uzak bir savaş alanında çarpışmak üzere gizlice 1.000 kilometreden fazla yol kat eden başkaları da vardı. Dien Bien Phu savaş alanındaki birlikler deltadan dağlara taşındı ve bir anda tutkuyla çalışmaya başladı, aynı zamanda hazırlık çalışmalarını sürdürmek ve korumak için de savaştılar. Sonra savaş başladı ve askerlerimiz ormanda üç ay zorluk çektikten sonra iki ay siperlerde yaşadı ve savaştı.
Sayfa 234 - Yar Yayınları
208 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yazar, "Sözcükler" adını verdiği özyaşamöyküsünü 1953 yılında yazmaya başladı, 1954 yılında büyük bir bölümünü bitirmişti. 1964 yılında "Sözcükler"i yeniden, bu kez daha yumuşatılmış, ayrıntılara daha çok önem veren bir üslupla yeniden kaleme aldı. Yazarın amacı, geçmişi yeniden canlandırmak değil, ona anlam kazandırmaktır. Gereksiz ayrıntılardan kaçınır, Marksçı düşünceden, belirli ölçüde de ruh çözümlemesinden yararlanarak bize, öznelliğin ağır bastığı çocukluk çağında, kendini nasıl edebiyata verdiğini, edebiyatta mutlağı bulduğunu anlatır. Kendi örneğini bize, bir kuşağın ve bir toplumsal sınıfın örneği olarak sunar.Gfnel anlamda kitabı begendigimi söylemeden geçemeyeceğim.Okuyacaklara keyifli okumalar diliyorum, kitapla kalıın ^^
Sözcükler
SözcüklerJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 20201,532 okunma
BARIN KATLİAMI (5 Nisan 1990)
Tarih boyunca Müslüman-Türk Milletine karşı olan kin ve nefretini saklama ihtiyacı duymayan ve her zaman psikopat bir davranış sergileyen Çin; her fırsatta dünyaya verdigi mesajlarında 5000 yıllık bir tarihe ve medeniyete sahip olduklarını ileri sürerek bazı devletleri etkilemeyi başarmışlardır. Çinliler, dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip
Üvercinka meselesi ve Seniha ile evliliği kısmı...
Üniversite yıllarında Cemal Süreya'nın hayatını etkileyen bir diğer nokta da, ortaokuldan beri mektuplaştığı Seniha ile ailesinden gizli gizli nişanlanmasıdır. Daha önce babasıyla hiç kavga etmeyen Cemal Süreya'nın bu haberden sonra babasıyla arası bozulur. Hüseyin Bey sinirlenir. Erken olduğunu, önce okulunu bitirmesi gerektiğini söyler. Cemal Süreya ise babasının bu evliliğe karşı gelmesine içerlenir ve o meşhur şiiri yazar: "Sizin hiç babanız öldü mü / Benim bir kere öldü kör oldum." Her şeye rağmen Seniha ve Cemal Süreya 1953'ün sonlarında yine herkesten habersiz nikâh kıyarlar. Seniha Eskişehir'de, Cemal Süreya ise okul için Ankara'da olsa da sık sık Eskişehir'de buluşurlar. 1954 yılında okulunu iyi notlarla bitirince Maliye Bakanlığı'na başvurarak tayinini Eskişehir'e ister ve Eskişehir Vergi Dairesi'ne stajyer olarak başlar. Yıllardır birbirini bekleyen çift, sonunda kavuşmuştur ama bu defa da sık sık kavga etmeye başlarlar. Cemal Süreya, bir süre sonra dayanılmaz bir noktaya gelen evliliği bitirmek istese de Seniha'nın hamileliği bu yaralı ilişkiyi biraz daha uzatır. Huzursuz evliliğinden kaçarken çalıştığı Vergi Dairesi'nde, zamanla Türk edebiyatında herkesin tanıyacağı isimlerinden biri olacak sarışın ve genç bir kız tanır: Üvercinka. Kâbus dolu günlerinde Üvercinka ile daha bir değere biner soluk almak.
Sayfa 3 - Betül Şükür / ANADAN DOĞMA ŞAİR: CEMAL SÜREYAKitabı okudu
Reklam
1953 yılında, Ulusal Parti 'nin lideri Ali Sastro­ Amidjojo'nun başkanlığında yeni hükümetin kurulması ve Komünist Parti'nin politik yaklaşımları Sukarno'nun Sovyetler Birliği ve Çin'Ie diplomatik ilişkiler kurmasını sağladı. 1954'de, Sukamo Hollanda'yla, Hollanda - Endonezya Birliği'ni fesheden bir anlaşma imzaladı. Endonezya 'nın dış politikasında yaşanan bu değişiklik, Nisan 1956 'da, Batı Java eyaletinin merkezi olan Bandung şehrinde toplanan, Bandung Konferansı'yla daha da pekişti. Sukamo rejimi, giderek sola yönelmeye başladı. Bandung Konferansı, Endonezya'nın Üçüncü Dün­ya Ülkeleri arasında etkin yer edinmesini sağladı.
134 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hepimiz Godot'yu Bekliyoruz
Absürt tiyatronun en önemli örneklerinden Godot’yu Beklerken, 1948'de Fransızca olarak yazılmış ve 1953'te Paris’te sahnelenmiş. Oyunun yazarı Samuel Beckett tarafından 1954 yılında bazı değişikliklerle İngilizce çevrilmiş. Yazıldığı günden bugüne ününe ün katmış, dünya çapında tanınmış ve klasikleşmiş. Oyunun odak noktası, beklenenin
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Kabalcı Yayınları · 20218bin okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yazar, "Sözcükler" adını verdiği özyaşamöyküsünü 1953 yılında yazmaya başladı, 1954 yılında büyük bir bölümünü bitirmişti. 1964 yılında "Sözcükler" yeniden, bu kez daha yumuşatılmış, ayrıntılara daha çok önem veren bir üslupla yeniden kaleme aldı. Yazarın amacı, geçmişi yeniden canlandırmak değil, ona anlam kazandırmaktır. Gereksiz ayrıntılardan kaçınır, Marksçı düşünceden, belirli ölçüde de ruh çözümlemesinden yararlanarak bize, öznelliğin ağır bastığı çocukluk çağında, kendini nasıl edebiyata verdiğini, edebiyatta mutlağı bulduğunu anlatır. Kendi örneğini bize, bir kuşağın ve bir toplumsal sınıfın örneği olarak sunar.
Sözcükler
SözcüklerJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 20201,532 okunma
Öte yandan 1953'te Hulan Jack Manhattan'in ilk Afro-Amerikan ilçe başkanı olarak seçilmesine rağmen New Yorklu siyahlar hâlâ temsil edilme şansı bulamamıştı. Sözgelimi 1954'te eyaletin on dört milyonluk nüfusunun bir milyondan fazlası Afro-Amerikan olmasına rağmen, New York'un kırk üç Kongre üyesinden sadece biri, elli sekiz eyalet senatöründen sadece biri, yüz elli eyalet meclis üyesinden sadece beşi ve yüz seksen dokuz yargıçtan sadece onu Afro-Amerikandı..
Sayfa 158 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yassıada mahkemelerinde DP'ye yöneltilen Anayasa ihlali suçları:
1951 ve 1953'de Cumhuriyet Halk Partisi'nin mallarına el konulması; 2. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne çok oy kazandırdığı için 1954 de Kırşehir ilinin ilçe haline getirilmesi suretiyle, vatandaşların siyasal inançlarından ötürü cezalandırılması; 3. 1953'de, hükumete istediği anda yirmi beş yılık hizmet süresini dolduran yargıçları emekliye ayırma hakkını tanıyan bir kanun çıkarmak suretiyle adliyenin bağımsızlıgının ihlali; 4. 1954 ve 1957'de seçim kanunlarında demokrasiye aykırı değişiklikler yapmak, 5. 1956'da, her çeşit toplantı için önceden hükümetten izin alınmasını gerektiren, demokrasi dışı toplantı ve gösterileri kısıtlayıcı kanunlar çıkarılması; 6. 18 Nisan 1960'da, muhalefetin faaliyetini incelemek üzere kurulan «Tahkikat Komisyonunun kuruluşundaki maksat ve komisyonu kurmak için alınan karardaki art niyet; 7. 27 Nisan, 1960'da, Meclisin veremeyeceği olağanüstü yetkilerin, Tahkikat Komisyonuna verilişi; 8. Bu olağanüstü yetkilerle Anayasanın fesih ve ilgasına yeltenmek.
Leyla Erbil anlatıyor
Sait Faik'le 1953 Nisan sonu ile 1954 mayısına kadar baba-kız gibi ahbaplık ettik. O sıra arkadaşlık ettiğim mimar Nevzat tanıştırdı bizi. Bir süre üçümüz Pera'da buluşup meyhanlerde dolaşmaya başladık. Giderek Sait'le ben daha çok kaynaştık. Bu Nevzat'ın hoşuna gitmedi yavaş yavaş aramızdan çekildi. İkimiz kalınca Sait'in dostluğu renk değiştirmeye başladı. Ben o sıra aklı bir karış havada bir genç kızım. Öyle ciddi ilişkilere falan takılmıyorum. Zaten Sait'in anladığı ciddi evlilik ilişkisi de şu : evleniyoruz , güneye yerleşiyoruz , orada bir kahve açıyoruz, ben ocakta çalşıyorum, o da kahve dağıtıyor. Geceleri ikimizde kağıda kaleme sarılıp günün hikayelerini yazıyoruz. Olurdu olmazdı demeye vakit kalmadı Mayıs ayında vefat etti. İçkiye çoktan başlamıştı. Tanıştığımızda adadan inmiş, ağzına damla koymayacaksın diyen doktorları dinlememiş , ölümü ararcasına içer olmuştu. Vefatından sonra yakın bir arkadaşının Yeditepe dergisinde "onu siz öldürdünüz" diye yazması ağlatmıştı beni. Mayıs 2013
Sayfa 42 - Türkiye İşbankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"güneye yerleşiyoruz, orada bir kahve açıyoruz..." Leyla Erbil Sait Faik'le 1953 Nisan sonu ile 1954 Mayıs'ına kadar baba-kız gibi ahbaplık ettik. O sıra arkadaşlık ettiğim mimar Nevzat tanıştırdı bizi. Bir süre üçümüz Pera'da buluşup meyhanelerde dolaşmaya başladık. Giderek Sait'le ben ben daha çok kaynaştık. Bu Nevzat'ın hoşuna gitmedi yavaş yavaş aramızdan çekildi. İkimiz kalınca Sait'in dostluğu renk değiştirmeye başladı. Ben o sıra aklı bir karış havada bir genç kızım. Öyle ciddi ilişkilere falan takılmıyorum. Zaten Sait'in anladığı ciddi evlilik ilişkisi de şu: Evleniyoruz, güneye yerleşiyoruz, orada bir kahve açıyoruz, ben ocakta çalışıyorum, o da kahve dağıtıyor. Geceleri ikimizde kaleme kağıda sarılıp o günün hikayelerini yazıyoruz. Olurdu olmazdı demeye vakit kalmadı mayıs ayında vefat etti. İçkiye çoktan başlamıştı. Tanıştığımızda Ada'dan inmiş, ağzına damla koymayacaksın diyen doktorları dinlememiş, ölümü ararcasına içer olmuştu. Vefatından sonra yakın bir arkadaşının yeditepe dergisinde "onu siz öldürdünüz" diye yazması ağlatmıştı beni. *Sait Faik severlere bir kitap önerisinde bulunayım. Yalnız hatta Yapayalnız/ Özlem Esmergül
259 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.