Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Üzülme gitti diye, bu yılın modası böyle! 3 gün sever sonra bezer, senin aradığın Aslı ile Kerem 21. yüzyılda ne gezer.
Bugünkü görüntü, 14 milyon Yahudi'nin DÜNYALIĞI, bir milyar Protestan Hristiyan'ın -500 milyonu Evanjelist- CENNETLİĞİ için fundamantalist Yahudiler ile fundamantalist Evanjelik Hristiyanlar var gücü ile birlikte çalışıyorlar. * Tarihçi Dr. Alfred M. Lilientbal'in deyimi ile ikisi de gerçekte birbirlerini sevmiyorlar. (Çünkü Hz.İsa Yahuiler tarafından öldürüldüğü için) Mesele DİNİ değil SİYASİ. * Ancak dünyayı idare eden güçler bir "hesaplaşma" için karar vermiş durumdalar. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda "DİN COĞRAFYASI" yeniden düzenlenerek yeni devletler ve sınırlar ihdas edilecektir. * TÜRKİYE tam bu operasyonun merkezindedir.
Sayfa 263Kitabı okudu
Reklam
Otorite ve merasimlerle çevrili 21. yüzyılda, özgürlük boğulmak isteniyor. Görmüyor musun? Dünyanız güvenli hale getirilmek isteniyor, özgür değil.
Sayfa 147
"Türkiye'ye 21. yüzyılda tam bir "kent toplumu" deme olanağı yoktur. Çünkü, nüfusun çoğunluğu artık kentlerde yaşamakla birlikte, ne bu kentler bildiğimiz anlamda "kent"tir, ne de nüfus klasik anlamda "kentli"dir."
"Atatürk, siyasal gücü yalnızca kendi elinde toplamakla yetinmemişti. Aynı zamanda, dini ve geleneği, bir siyasal güç kaynağı olarak baskı altına almış ve toplumu bu açıdan yeni devrimlere hazırlamıştır. Bu yaklaşımdan dolayı, Atatürkçülük, dine karşı bir öğreti olarak damgalanmıştır. Oysa ki Atatürkçülüğün, bir siyasal güç kaynağı olma niteliğini almaktan başka, islam dini ile bir ilişkisi yoktur. Bu yaklaşım çağdaş bir kişiye çok olağan gelirse de, o günkü koşullar altında, islam dinine yapılan en büyük saldırılardan biri niteliğini taşıyordu. Çünkü islam dini, siyasal iktidarı da düzenleyen bir kurallar bütünü olarak doğmuştu. Ayrıca tüm Osmanlı İmparatorluğu ve onun geleneksel düzeni, islam dininin kurallarından çok etkilenmişti. İşte bu yaklaşımdan dolayı, Atatürkçülük, toplum içindeki yerini ve gücünü yitiren din adamlarının gözünde dinsiz bir öğreti niteliği kazandı."
Sayfa 111Kitabı okudu
Meslek ve kariyer seçimi sonuçları itibariyle hayatın geri kalan kısmına çok önemli düzeyde etki ettiği için evlilik seçimi gibi önemlidir denilebilir.
Reklam
"Gerek Atatürk İhtilali, gerekse 27 Mayıs eylemi, gençliğe, Türk toplumunda siyasal olarak özel bir yer, özel bir önem kazandırmıştı. Türk gençliği, siyasal yaşam içinde sanki geleneksel bir yer sahibi olmuştu. Atatürk, 1927 yılındaki Söylev'inde, "Cumhuriyet'i Türk gençliğine emanet etmişti". Çünkü o sırada, yeni kurulmuş olan Cumhuriyet'e sahip çıkacak ve onun gelişmesi için çalışacak başka güçlü bir toplumsal-ekonomik grup ya da sınıf yoktu. Bu nedenle, Cumhuriyet ilkelerine göre iyi eğitilmiş bir gençlik, Cumhuriyet'in koruyucusu olabilirdi."
Sayfa 171Kitabı okudu
"Hükümet, şiddet eylemlerini, yargı organlarına, üniversitelere, basına, radyoya ve 1961 Anayasası'nın yarattığı öteki kuruluşlara karşı kendisini güçlendirecek Anayasa değişikliklerinin bir gerekçesi olarak kullanmak istiyordu. Bu yaklaşımın ardında yatan temel yanlış, Adalet Partisi hükümetinin, iktidar dönemi hakkındaki beklentisiydi. Planlar, Adalet Partisi sanki iktidardan hiç ayrılmayacakmış gibi yapılıyor, hükümet, bütün öteki kurumlar karşısında güçlendirilmeye çalışılıyordu."
Sayfa 173Kitabı okudu
"Aslında, herkesin kendi düşüncesini doğru kabul etmesi çok doğaldır. Çünkü, doğru olduğuna inanmasa, o düşünceyi savunmaz, başka düşünceleri arardı insan. Fakat buradaki sorun, insanın düşüncesinin doğru olduğuna inanması değil, bu düşüncesinin belki de yanlış olacağı ihtimalini hiç aklına getirmemesidir. Bir başka deyişle, insan, bir düşünceye, bir tanrısal kural, bir "dogma" olarak bakıyorsa, artık o insanla konuşmak ve tartışmak bile olanaksızdır."
Sayfa 201Kitabı okudu
Reklam
"Pek doğal olarak "ölmeye hazır olmak", hemen beraberinde "öldürmeye hazır olmak" eylemini de getirmektedir."
Sayfa 201Kitabı okudu
"Siyasal varlıklar, demokrasiye ancak kendilerini iktidara getiren bir yöntem olarak bakmışlardır. Dolayısıyla da, aynı yöntem, yani demokrasi, iktidarı yitirmelerine yol açar duruma gelir gibi olunca, ona saygısızlık etmekte bir an tereddüt etmemişlerdir."
Sayfa 202Kitabı okudu
"Türkiye çapındaki bir araştırmanın bulgularına göre halkın 3'te 2'si çocuklarını dövüyor. Eşlerini döven erkeklerin bulunduğu aileler ise halkın yarısı. Yine ailelerin yarısının çocuğu, okulda öğretmenlerinden dayak yemiş. Halkın yarısı çocukların dövülmesini gerekli görüyor, 4'te 1'i de erkeklerin karılarını dövmesini olağan karşılıyor.Bir başka biçimde söylemek gerekirse, "seçmen vatandaşlarımız" dayakla büyüyor ve dayağı günlük yaşamın ve eğitimin bir parçası olarak görüyor. Türkiye 21. yüzyıla, böyle bir aile yapısının yetiştirdiği seçmenlerle, demokrasiyi işletmek ve insan haklarını yaygınlaştırmak savıyla giriyor."
Sayfa 601Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.