Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İstanbul-29 Ağustos 1947
Seni tanımasaydım herhalde başka türlü bir insan olurdum. Daha mı iyi olurdu bilmiyorum; ama herhalde daha az bedbaht olurdum.
İngilizler savaş sırasında övünülecek bir yönetim sergilememişlerdi. Demokrasiye hazırladıklarını iddia ettikleri bir ülkeyi askeri diktatörlük ile yönetmişlerdi. İnsanlık tarihinin gördüğü en berbat kıtlıklarından biri olan 1943 tarihindeki Bengal kıtlığına sebep olmuşlardı. Bizzat Churchill'in talimatı ile açlıktan ölmek üzere olan
Reklam
1967’deki “6 gün Savaşı” ve 1973’teki “Yom Kippur savaşlarında, Türkiye Arap ülkelerini İsrail’e karşı desteklemiştir. Bu olumsuz gelişmelere karşı, iki ülke ilişkilerini özellikle askeri, istihbari ve savunma düzeylerinde devam ettirmiş, bunda her iki ülkenin Batı ekseninde yer alması temel bir rol oynamıştır. Türkiye Batı savunma konseptine, Yunanistan’la birlikte, 1947 Truman Doktrini çerçeve sinde kabul edilmiştir. 1952’de yine Yunanistan’la birlikte, NATO’da üyeliği onaylanmıştır. İsrail’in doğuşu genellikle Batı ülkeleri tarafından desteklenmiştir. NATO üyesi Türkiye ve ABD müttefiki İsrail ortak noktalarda buluşsa da, çelişkiler yıllar içerisinde devam etmiştir. ABD müttefikliği Ortadoğu’da Batılı bir ekseni teşvik etmiştir. 1955’te Türkiye, İran, Pakistan, Irak ve Britanya Bağdat Paktı’nı kurmuşlardır. Irak, 1958’deki askeri darbeden sonra, SSCB’ye yanaşınca, Pakt’tan ayrılmış ve örgüt CENTO’ya dönüşmüştür. İsrail, her iki oluşumda da yer alamamıştır. Ancak başka bir gelişme, Türkiye-İsrail arasında 1958’de imzalanan “Çevresel Pakt”tır. 29 Ağustos 1958’de Menderes ve Ben Gurion tarafından imzalanan gizli anlaşmayla, Trident istihbarat ağı kurulmuştur.
22 Eylül'de her iki taraf da kendi karakollarından hareketle el-Auja'da birbirlerine saldırmaya başladılar. Çarpışmalar kasım ayı başına kadar sürdü. Mısır İsrail'e karşı Sherman tanklarını kullandı. Neticede, İsraillilere göre, Mısır gayri askeri bölgeden çıkarıldığı gibi, 50 ölü verdi. Kendisinin kaybı ise 4 ölü, 19 yaralıydı.
Sayfa 142 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Mülteciler meselesi ilk olarak 1948 Ağustos'unda Güvenlik Konseyi'nde ele alındı. Fakat birkaç gün tartışılmasına rağmen, herhangi bir karar alınamadı. Bilhassa Arap ülkeleri bu mültecilerin evlerine ve yurtlarına dönmelerinin sağlanması üzerinde ısrar ederken, Sovyet delegesi, mülteciler meselesinin yükünün Amerika, İngiltere ve Arap ülkeleri tarafından paylaşılması gerektiğini, çünkü Genel Kurul'un 29 Kasım 1947 taksim planını bu ülkelerin sabote etmeye çalıştığını söylemiştir.
Sayfa 111 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Filistinli mülteci sorunu ve göç eden Filistinli sayısı
BM Genel Kurulu'nun İsrail'i üyeliğe kabul ederken sözünü ettiği 29 Kasım 1947 ve 11 Aralık 1948 tarihli kararlanın tatbikatında iki mühim konu kalıyordu Toprak meselesi, mütarekelerle geçici de olsa bir statüye bağlandığına göre, geriye kalan iki konudan biri mülteciler meselesi, diğeri de Kudüs meselesidir. 1948-49 Arap-İsrail savaşı,
Sayfa 110 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Reklam
Mütareke anlaşmalarıyla Filistin meselesi bir barışa kavuşmuyor, ama birinci Arap-Israil savaşı sona ermiş oluyordu. Şüphesiz, bu savaşın en kazançlısı İsrail'di. Ürdün hariç, diğer bütün Arap ülkelerini muharebe meydanlarında yenen İsrail, bu savaştan topraklarını daha da genişleterek çıkıyordu. 29 Kasım 1947 tarihli BM taksim kararının Yahudilere verdiği toprağın miktarı hakkındaki rakamlar birbirinden biraz farklıdır. Bir kaynağa göre, taksim kararı Yahudilere Filistin'den 5.600 milkare toprak vermiş, fakat İsrail savaş sonunda buna 2.500 milkare (6400 kilometrekare) daha toprak ilave etmiştir. Bazı kaynaklar ise, BM taksim kararının, Filistin'in 10.000 milkarelik (26.000 km²) toprağından 6.000 milkaresini (15.500 km²) Yahudilere vermesine karşılık, savaş sonunda İsrail'in bu miktarı 8.000 milkareye (20.500 km²) çıkardığını belirtmektedir ki bu nisbet tüm Filistin topraklarının 9677'si demektir. Filistin Uzlaştırma Komisyonu'nda Arapların 29 Ağustos 1949'da ileri sürdükleri bir iddiaya göre de, BM taksim kararı Yahudilere 14.700 km² toprak vermişken, Yahudiler bu miktara savaş sonunda 17.000 km² daha ilave etmişlerdir. (Sınırların durumu için 6 ve 7 no'lu haritalara bak.)
Sayfa 108 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Okuma Listem
DÜNYA EDEBİYATI 📚 *HOMEROS İlyada Destanı ✓ Odysseia Destanı ✓ *DANTE ALİGHİERİ Yeni Dünya✓ İlahi Komedya✓
1947 yılına gelindiğinde Necip Fazıl'ın CHP karşıtlığı Atatürk'e hakaret boyutuna ulaşmıştı. 29 Ağustos 1947 tarihli bir arşiv bel­gesi Necip Fazıl'ın Atatürk'e hakaret içeren yayınlar yaptığını ve buna bütün yurttan tepkiler geldiğini gösteriyordu. Tepkiler öyle büyümüştü ki Türk milleti Ata'sına edilen hakarete karşı protesto mitingleri düzenlemişti.
Sayfa 36 - Kripto Yayınları · 2021Kitabı okudu
1947 yılına gelindiğinde Necip Fazıl'ın CHP karşıtlığı Atatürk'e hakaret boyutuna ulaşmıştı. 29 Ağustos 1947 tarihli bir arşiv bel­gesi Necip Fazıl'ın Atatürk'e hakaret içeren yayınlar yaptığını ve buna bütün yurttan tepkiler geldiğini gösteriyordu. Tepkiler öyle büyümüştü ki Türk milleti Ata'sına edilen hakarete karşı protesto mitingleri düzenlemişti.
Sayfa 36 - Kripto YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün imzasını taşıyan 1947 tarihli 6067 sayılı Bakanlar Kurulu kararında; “Türkiye’ye gelecek yabancı Yahudiler hakkında alınacak tedbirlere dair olan 30/1/1941 tarihli ve 2/15132 sayılı kararın kaldırılması” kararlaştırılmaktadır. Prof. Dr. Çağrı Erhan’dan alıntılıyorum: “Bu kararı okuyunca ne anlarsınız? Demek ki, 1941’de yabancı uyruklu Yahudilerle ilgili alınan bir karar varmış ve bu karar 1947’de yeni bir kararla kaldırılmış. Söz konusu kararın neden kaldırıldığını anlayabilmeniz için evvela metni okumanız lazım gelir. Ama burada bir sürpriz sizi bekliyor. 1947 tarihli kararı devlet arşivlerinin internet sitesinden kolayca bulduğunuz gibi, 1941 tarihli olanı da bulabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Hayret verici ama 81 yıl önce çıkarılmış olmasına rağmen 2/15132 sayılı Bakanlar Kurulu kararı hâlen gizli. Tıpkı 29 Ağustos 1938 tarihli ve 2 / 9498 sayılı, Yahudilerin ülkeye girişlerine ilk kısıtlamayı getiren kararnamenin gizli olduğu gibi.”
Prof. Dr. Çağrı Erhan şu soruları yöneltmekte ve cevap aramaktadır: Türkiye İkinci Dünya Savaşı sırasında soykırımdan kaçan Yahudilere kucak açmamış mıydı? Türkiye Nazi mezaliminden kurtulmak isteyenler için “güvenli bir sığınak” olmamış mıydı? Mültecilerin karaya çıkmalarına niye izin verilmemiş olmasının cevabı arşivlerde saklıdır. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün imzasını taşıyan 1947 tarihli 6067 sayılı Bakanlar Kurulu kararında; “Türkiye’ye gelecek yabancı Yahudiler hakkında alınacak tedbirlere dair olan 30/1/1941 tarihli ve 2/15132 sayılı kararın kaldırılması” kararlaştırılmaktadır. Prof. Dr. Çağrı Erhan’dan alıntılıyorum: “Bu kararı okuyunca ne anlarsınız? Demek ki, 1941’de yabancı uyruklu Yahudilerle ilgili alınan bir karar varmış ve bu karar 1947’de yeni bir kararla kaldırılmış. Söz konusu kararın neden kaldırıldığını anlayabilmeniz için evvela metni okumanız lazım gelir. Ama burada bir sürpriz sizi bekliyor. 1947 tarihli kararı devlet arşivlerinin internet sitesinden kolayca bulduğunuz gibi, 1941 tarihli olanı da bulabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Hayret verici ama 81 yıl önce çıkarılmış olmasına rağmen 2/15132 sayılı Bakanlar Kurulu kararı hâlen gizli. Tıpkı 29 Ağustos 1938 tarihli ve 2 / 9498 sayılı, Yahudilerin ülkeye girişlerine ilk kısıtlamayı getiren kararnamenin gizli olduğu gibi.” Devlet arşivlerinin dışından bu gizli kararnameye ulaşılma öyküsü ise son derece ilginç. Türkiye’de Yahudi Ajansı’nın temsilciliğini yapmış olan Haim Barlas 1970’te İsrael’de yayınlanan bir kitabında gizli kararnamenin tam metnine yer veriyor.
29 Ağustos 1947
Bundan sonra mektuplaşmamız da tuhaf olacak. Kaderleri ta başlangıçta ayrılmış,her biri ayrı birer kıtada kalmış iki eski sevgilinin ömürlerinin sonunda birbirlerinden haber alması gibi.Sen bundaki acılığı duymuyor musun? Ben çok duyuyorum.
Sayfa 83 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.