“En zeki öğrenciler tıp ve mühendisliğe gidiyorlar. İkinci derece mezunlar ise iş idaresi ve iktisat gibi bölümlere giderek birinci derece mezunların yöneticisi oluyorlar. Üçüncü derece mezunlar ise siyasete yöneliyorlar ve ülkenin siyasetçileri olarak birinci ve ikinci derece mezunlara hükmediyorlar.
Fakat eğitimde tamamen başarısız olanlar ise ordu ve emniyete katılarak siyaset ve iktisata tahakküm ederek, onları mevkilerinden indirip, isterlerse öldürüyorlar.
Gerçekten dehşet verici olansa asla hiçbir okula gitmeyenler din adamı oluyorlar ve herkesin kendilerine itaat etmesini sağlıyorlar.”
Aklın yolu bir:
Osmanlı Devleti zamanında, kasaplardan, içlerindeki merhamet duygusunun kaybetmemeleri için 6 ay kasaplık yaptıktan sonra 1 ay bahçıvanlık yapmaları istenirdi. Böylece sürekli can alan ve kan gören insanların, belirli bir süre boyunca canlı yetiştirerek içlerindeki öldürme güdüsünü köreltmek ve insani güzelliklerini korumak amaçlanırdı.
Zavallı insan dehşet içinde hayatı anlamaya çalışırken çevresinde, kendi yaşamında olup biten gizemli şeylerin anahtarını hayal dünyasında arardı.
Belki de uyku, uyuşuk bir yaşamın sonu gelmez sessizliği, hareketsizlik ve her türlü gerçek korku, serüven, tehlike insanı gerçek dünyanın yanında başka bir hayal dünyası yaratmak ve yarattığı bu yeni dünyada özgür yaşamayı, eğlenmeyi hayal etmek, olağan olayların birbiriyle bağlantısını, aralarındaki bağlantıların nedenlerini anlayamaya çalışmak zorunda bırakmıştır.
Hegel bir yerde, şöyle bir gözlemde bulunur: tarihsel bütün büyük olaylar ve kişiler, sanki iki kez yinelenir. Hegel eklemeyi unutmuş: ilkinde trajedi olarak, ikincisinde komedi olarak.
Herkesin farklı bir hikayesi vardır;
Hayatta kimsenin ne yaşadığını, nelerle mücadele ettiğini, içinden geçenleri hiçbir zaman bilemezsiniz siz sadece dışını görürsünüz önemli olan içini görebilmektir...
...F.A... #19.11.2023#