Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cavitas

Cavitas
@Arda_kan
198 syf.
6/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Amerikan edebiyatı-19
Savaş sonrası Beat kuşağının önemli temsilcilerinden sayılan J.D.Salinger’ın (1919-2010) en önemli eseri. Hala herhangi bir kitapçıya girip sorsanız büyük ihtimal bulma sıkıntısı çekmeyeceğiniz bir kitaptan bahsediyorum. 40’ın üzerinde baskı yapmış, milyonlarca adet satmış. Konusu ne derseniz, Holden Caulfield adlı 16 yaşındaki ergenin isyankar tavırları, aile, okul ve arkadaş ilişkileri. Kitap, kahramanımızın okuldan kovulması ile başlayıp en son evine dönüşü ile bitiyor. Yazıldığı dönem ve o dönemki toplum düşünüldüğünde gençlerin kendilerine rol model alabileceği veya özenebileceği eseri şimdi okuduğumda bana fazla bir şey kattığını söyleyemem. Pek beğenmedim. Çok meşhur olması ve Amerikan edebiyatı tarihinde geçtiği için okunabilir.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,3bin okunma
Reklam
140 syf.
2/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Amerikan edebiyatı-18
Beat kuşağının diğer önemli temsilcilerinden sayılan William S.Burroughs (1914-1997) zengin bir aileden geliyor. Para ve zaman bolluğunu uyuşturucu kullanarak, fahişelerle hatta marihuana yetiştirerek harcıyor. Bir ara akıl hastanesine yatırılıyor ama dönüm noktası William Tell’e özenip karısını yanlışlıkla öldürmesi oluyor. Bunun üzerine kendini yazarlığa veriyor. ‘’Joan’ın ölümü olmasa asla yazar olamazdım...’’ Kitaba gelirsek, ‘’cut-up’’ tekniğiyle yazılmış, bir üçlemenin ilk kitabıymış. Kaydettiği farklı teyp bantlarının kesilip rastgele yapıştırılmasıyla oluşturduğu, kolaj şeklinde yazma şekli denemiş. Tek kitabı ile değerlendirmek yanlış olsa da bana hiç hitap etmeyen, vakit kaybından öteye gitmeyen, bol eşcinsellik, uyuşturucu kullanımı, küfür içeren bir eserdi. Bir önce okuduğum ‘’Yolda’’ bunun yanında Nobel ödüllü sayılırmış. Kesinlikle tavsiye etmesem de Amerikan edebiyatı tarihinde adı geçtiği için okunabilir.
Yumuşak Makine
Yumuşak MakineWilliam S. Burroughs · Sel Yayıncılık · 201197 okunma
464 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Kitap, gerçek bir olaydan yola çıkılarak, bir iç dökme amacıyla kaleme alınmış. Meşa Selimoviç’in Partizan olan abisi 1944 yılında askeri mahkeme sonucu haksız yere kurşuna diziliyor. Yazar tarafından ‘uğrunda mücadele ettiğimiz devrimin kurbanı olduk’ şeklinde dile getiriliyor olay. Tabi sadece bir ölüm değil romanın yazılmasını sağlayan. Ölüm
Derviş ve Ölüm
Derviş ve ÖlümMeşa Selimoviç · Timaş Yayınları · 20141,730 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
496 syf.
6/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Amerikan edebiyatı-17
‘’Dean'le ben, Amerikayı ve Amerikalı insanın özündeki iyiliği bulmak için Whitman sonrası Amerika'da yolculuğa çıktık ... Bu aslında Tanrıyı bulmak için ülkede gezinen iki Katolik arkadaşın hikayesiydi. Sonunda onu bulduk.’’ Jack Kerouac – Mektuplar Kitap, Büyük Buhran ve 2. Dünya Savaşı sonrası 1940-1950’li yıllarda, görece istikrara kavuşan Amerika’nın tabuları yıkmaya çalışan, farklılık arayan, ‘’Beat’’ kuşağı yazarlarından olan Jack Kerouac’ın en önemli eseri. 1957 yılında yayınlanan kitap Beat Kuşağının kutsal kitabı sayılıyor. Adından anlaşılacağı üzere bir yol-yolculuk hikayesi. Ana karakterimizin, Dean (Neal Cassady) ile ABD’yi baştan başa gezmelerini, maceralarını okuyorsunuz. Düz yazıyla, bilinç akışı şeklinde yazılmış, edebi kaygı içermeyen bir kitap. Gereksiz ayrıntılarla uzatılmış kısımları beni çok sıksa da son Meksika gezileri hoşuma giden tek yeriydi diyebilirim. Uyuşturucu, seks, marihuana kullanımı çokça geçse de hiç pornografiye kaçmadan, ‘yolda’ olmanın önceliğine ağırlık verilmiş. Dikkatimi çeken bir şey de Meksika gezisinde genelevde Stan’ın 15 yaşında kızla birlikte olmasını yazmasıydı. Şimdilerde olsa suç sayılıp ifadesi alınırdı sanırım. Kitabı çok beğenmesem de Amerikan edebiyatında yeri olduğu için okunabilir.
Yolda
YoldaJack Kerouac · Ayrıntı Yayınları · 20121,661 okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
Kitap, 2002 Nobel Edebiyat Ödüllü İmre Kertesz’in otobiyografik bir eseri. Yazar henüz 14 yaşında iken Auschwitz ve Buchenwald toplama kamplarında kalıyor. Kendisi Macar Yahudilerinden. Kitabın başından itibaren Yahudilerin yaklaşmakta olan kötü günleri tahmin etmeye başladıklarını, hatta kahramanımızın babasının dükkanını güvendikleri Yahudi olmayan bir tanıdıklarına devir etmelerini, toplama kamplarına getirilişlerini, eşyalarının ellerinden alınmalarını, saçların kesilmesini, gaz odaları, dikenli teller, çizgili mahkum elbiseleri... daha önce yazılan kitaplardan ve çekilen filmlerden tanıdık olarak okuyorsunuz. Farklı olan hatta tepki çeken, bu yaşananları, objektif olarak, saf kötülüğün anlatılması olarak değil de arada minik umutlar, mutluluklar (dinlenebiliyorsa veya yemek geldiği zaman), kıskançlıkları da yazmış olması. Yahudilerin de kendi aralarında ırkçılık denebilecek hareketler göstermeleri kitapta oldukça ilginç geldi bana. Yani dini aidiyetten önce herkesin kendi dilini konuştuğu yerlerden gelenlerle birlikte olmaya çalışması, belli ülkelerden gelenlerin hakir görülmesi gibi. Dönem ve konuya ilgisi olanlara tavsiye ederim.
Kadersizlik
KadersizlikImre Kertesz · Can Yayınları · 2021518 okunma
Reklam
292 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Abdulrazak Gurnah’ın okuduğum ikinci kitabı. İlk okuduğum ‘’Sessizliğe Hayranlık’’ kitabını çok sevmiştim. Arada kalmışlık, ait olamama, göç... çok güzel tarif edilmişti. Bu kitap da aynı konular ve hisler üzerinden ilerleyince beklentimi karşılamadı. Bir de girişte Shakespeare'nin ‘Kısasa Kısas’ adlı oyununa atıf yapınca önce bu oyunu okuyup sonra romana başladım ama okunmasa da olurmuş. Zaten kitapta olaylara değiniyor. Hatta değinmese daha da iyi olurmuş gibi geldi. Sanki yazar kitabında kendine güvenememiş de Shakespeare'i arkasına almak istemiş gibi hissettim. Onun dışında dili çok güzel, akıcı, sıkılmadan okunuyor ama bana yeni bir şey hissettirmedi. Nobel ödülü hatırına tek bir kitabını okumak kafi gibi.
Kumdan Yürek
Kumdan YürekAbdulrazak Gurnah · İletişim Yayınları · 20211,398 okunma
200 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Amerikan Edebiyatı - 16
1.Dünya Savaşı sonrası kısa süreli refah döneminde birçok güneyli Afro-Amerikalı daha iyi hayat şartları nedeniyle Chicago ve New York’a göç ediyorlar. Manhattan’daki Harlem mahallesi de kültürel bir merkeze dönüşüyor. Bunların sonucu olarak 1915-1929 yılları arasında Afrikalı-Amerikalı yazar ve eserlerin artışı, ‘’Harlem Rönesansı’’ olarak adlandırılan bir dönemi başlatıyor. Zora Neale Hurston (1891-1960) da Harlem Rönesansı yazarlarından. En ünlü kitabı da ‘’Gözleri Tanrı’yı Seyrediyordu’’. Hatta Time dergisinin 1923-2005 arasında yayınlanmış en iyi 100 romanının içinde yer alıyor. 2005 yılında da Halle Berry’nin başrolde oynadığı filmi çekiliyor. Kitap, güneyli melez Janie’nin başından geçen olayları ve yaptığı üç evliği anlatıyor. Başları durağan giderken sonlara doğru biraz daha merak uyandırıyor. Kitapta geçen Eatonville (Florida), yazarın çocukluğunun geçtiği yer ve ABD’de sadece siyahilerden oluşan ilk kasaba. Haberlerden duyduğumuz Florida kasırgalarının bu kitapta anlatılması kitabı bir parça ilginçleştirmiş. Onun dışında fazla beklentiye girmeden okunabilir.
Gözleri Tanrı’yı Seyrediyordu
Gözleri Tanrı’yı SeyrediyorduZora Neale Hurston · İthaki Yayınları · 2021137 okunma
352 syf.
4/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Nobel ödüllü yazar Jon Fosse’nin okuduğum ikinci kitabıydı. Daha önce ‘Sabahtan Akşama’ kitabını okumuştum ve beğenmiştim. Fakat bu kitabını sevmedim. Norveçli ressam Lars Hertevig’in yaşamından ilhamla kurgulanmış. Hertevig’in zihninde yapılan yolculuklar, bilinç akışı tekniği ile verilmiş. Benzer cümlelerin defalarca tekrarlanması, her ne kadar akıl ve ruh sağlığı bozuk bir hastanın düşünce akışında olağan görülse de okurken çok zorlayıcı olabiliyor. Benzer teknikle yazılmış ve okuması zor kitaplardan sayılan Faulkner’in -Ses ve Öfke-’si kesinlikle bundan kat kat güzeldi. Tavsiye etmiyorum.
Melankoli 1-2
Melankoli 1-2Jon Fosse · Monokl Edebiyat · 202192 okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Nobel ödüllü yazar Olga Tokarczuk’un adını William Blake’in dizelerinden alan kitabında kahramanımız Janina adlı yaşlı bir kadın. Polonya’nın bir köyünde yaşayan, komşuları gidince onların evleri ile ilgilenen, astroloji ile uğraşan ve Blake çevirileri yapan kahramanımız ayrıca bir hayvan dostudur. ‘Koca ayak’ lakaplı komşusunun ölümü ile başlayan ve devam eden ölümleri, hayvanların intikamı olarak görmektedir. Çünkü ölenlerin hepsi yasal veya kaçak avcılık yapan toplumun farklı kesimlerinden kişilerdir. Polisiye gibi ilerleyen, arada felsefi cümleler de içeren kitabı beğendim, tavsiye ederim.
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri ÜzerindeOlga Tokarczuk · Timaş Yayınları · 20201,862 okunma
232 syf.
9/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
Nobel ödüllü Kenzaburo Oe’nin 1964 yılında yayınlanan romanının kahramanı bir dershane öğretmeni olan Bird. En büyük hayali Afrika’ya gitmek olan kahramanımız, bebeğin beyin anomalisi ile doğduğunu görünce büyük bir şok yaşayıp gerçeklerden ve sorumluluklarından kaçmak için alkole ve Himiko adlı eski arkadaşına sığınıyor. Kitabı sarsıcı yapan, gerçekte yazarın da özürlü bir çocuğunun olması yani otobiyografik öğeler içermesi. Yazım ve çeviri dili çok güzel, rahat okunuyor. Tavsiye edilir.
Kişisel Bir Sorun
Kişisel Bir SorunKenzaburo Oe · Can Yayınları · 2020924 okunma
Reklam
236 syf.
7/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Bir ‘ilk kitap’ olan Soytarı, Everest yayınlarından çıkmış. Kitap, uzun yıllardır Paris’te yaşayan orta yaşlı Gönül’ün, genç yaştaki komşusuna aşık olmasını ve sonrasındaki ilişkileri üzerinden ilerliyor. Arada alıntı yapılabilecek güzel cümleler var. Birçok başka yazara, sanatçıya atıf yapması yazarın dersine çalıştığını hissettiriyor ama yine de okurken bir şeyler havada kalmış hissi uyandırdı (yazılanları tamamen gerçek olmuş olaylar saysak bile.) Çok beğenemesem de okuduğuma memnum oldum.
Soytarı
Soytarıİdil Başural · Everest Yayınları · 014 okunma
888 syf.
6/10 puan verdi
·
5 günde okudu
2007 Nobel Edebiyat Ödüllü Doris Lessing’in 888 sayfalık yapıtı. Kitap, tek kitabı ile başarıyı yakalayıp ünlü olan hatta kitabı için film teklifleri yapılan yazar Anna Wulf üzerinden ilerlerken aynı anda yazarın tuttuğu, her rengine göre farklı içerikleri olan siyah, kırmızı, mavi, sarı ve en sonda da altın defter olarak adlandırdığı günlükler olarak iki kulvarda ilerliyor. Kitaba başlamadan yorumları okuyunca büyük beklentilere girmemek elde değil. Fakat okuyunca (aralarda) bu kadar sıkıldığım, bitse artık dediğim nadir kitaplardan oldu. Cümleleri öyle karışık falan değil ama sık tekrara düşüyor hissinden dolayı sanırım zor okudum. Tek sevdiğim bölüm, İngiltere’deki komünizm ve komünistlere bakış açılarını, içeriden bir bakışla yazmasıydı. Bu kısımları sevdim.
Altın Defter
Altın DefterDoris Lessing · Can Yayınları · 2017137 okunma
736 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
Kitap, Kopenhag’da soykırım araştırmaları merkezinde çalışan İben, Malene, Anne Lise ve Camilla adlı dört kadın üzerinden ilerliyor. Ana olaylar, merkeze gelen tehdit mailleri ile kendi aralarındaki gerilimler ve psikolojik baskıyı içerirken arka planda çalıştıkları merkezin amacı olan büyük çaptaki katliam ve soykırımların psikolojik çözümlemelerini yapmaya çalışıyorlar. Yazar, dört kişilik bir çalışma ortamındaki baskılar ile soykırım gerçekleştiren büyük toplulukların psikolojilerini güzelce birleştirmiş. İnsan psikolojisini, davranışlarını, gücün ve ittifakların nasıl el değiştirdiğini çok güzel yazmış. Sayfa sayısının fazlalığına rağmen merakla okunuyor, hızlı ilerliyor. Tek eleştirebileceğim kısım artrit (eklem yangısı) hastası kadının uzun süre ağrı çekmesi, hayat kalitesinin düşmesi en son Metotreksat adlı ilaca geçilmesi oldu. Kitap 2014 yılında yazılmış. O tarihten daha öncesinde Mtx ana ilaç olarak romatoid artrit hastalarında kullanılıyordu. Hatta eklem erozyonlarının oluşmaması için en kısa sürede başlanması öneriliyor. Ya yazar bu konuda fazla araştırma yapmamış ya da ülkesinin sağlık politikası olabilir net olarak bilmiyorum.
İstisna
İstisnaChristian Jungersen · Ayrıntı Yayınları · 202190 okunma
460 syf.
9/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Svetlana Aleksiyeviç’ten ‘Çernobil’ felaketi üzerine bir kitap. Tabi burada nasıl oldu? kimin suçu? politik sonuçları nasıldı? gibi soru cevaplar yerine, yazarın alışılmış tarzında, itfaiye eri, fizikçi, yaşlı köylü teyzeler, bölge yöneticisi.. gibi sıradan insanlar ile yapılmış röportajlar şeklinde yazılmış. Gerçek olmadığını bilsek bilim-kurgu sayılabilecek olaylar. Görünmeyen ve binyıllarca sizinle savaşmaya devam edecek bir düşman. Yakındaki canlı veya cansız her şeyin radyoaktif madde olarak sayıldığı, toprağın bile kazınıp tekrar gömüldüğü bir distopya!. Tek eleştirebileceğim şey kitap biraz daha kısa olabilirmiş. Kitabı okuduktan sonra da HBO’nun Çernobil mini dizisini tavsiye ederim.
Çernobil Duası
Çernobil DuasıSvetlana Aleksiyeviç · Kafka Kitap · 20171,076 okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Daha önce Cezayir Savaşı ile ilgili okuduğum ‘Yaralı Dostlarımıza’, ‘Susan Çocuk’ ve ‘Kaybetme Sanatı’ kitaplarının ardından, o dönemle ilgili okuması zevkli bir kitap oldu. Çizimler ve konunun işlenişi gayet güzel. Aslında oldukça karışık durumlar var. Cezayir, sadece uzakta sömürülen bir ülke değil. Başta Fransızlar olarak birçok Avrupa’lı Hristiyan ve Yahudi göçmen Cezayir’e göç ediyor, bağımsızlığa giden yolda Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) ile çatışan Fransa, zamanında buraya göçmüş, burada yaşam kurmuş ‘kara ayaklar’ da denilen ve Cezayir’in Fransa’ya bağlı kalmasını isteyen bu Avrupalı yerleşimcilerle de uğraşmak zorunda kalıyor. Bir de ‘harki’ ler var. Fransızların yanında savaşan, sonrasında hain olarak nitelendirilen Cezayirliler. Tarihe meraklı kişiler için kesinlikle öneririm. Arkasından da 2022 Dublin Edebiyat Ödülünü kazanan ‘Kaybetme Sanatı’ adlı eseri okumalarını tavsiye ederim.
Cezayir Savaşının Resimli Tarihi
Cezayir Savaşının Resimli TarihiBenjamin Stora · Alfa Kitap · 201820 okunma
273 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.