Şimdi konuşmuyorum, seneler sonra da konuşmayacağım.
Hiçbir zaman karşılarına geçip intikam almayacağım.
Düştüklerinde iyi olmuş bile demeyeceğim.
Benim kelimelerim sesimden çıkıp kimseye çarpmayacak.
Keşke bunun anlamını biraz olsun bilseydiniz.
Fırtına felaket.Uçak öyle bir türbülansa girmiş ki, her yer zangır zangır sallanıyor.Korkudan sapsarı olmuş yolcu, bakmış yanında bir Rahip oturuyor;
- "Bir şeyler yapsanıza peder" demiş, yalvarır gibi. Rahip istifini bozmadan cevap vermiş.;
- "Ben yönetimde değil, pazarlamadayım."
Daha ilk günden tutsak ettin
Mor Beyaz bulutlarına Güneş'i. Nisan'ın doğurup
Ağustos'un kavurduğu,
Takati kalmamış yaprakların akıbeti Hoyrat rüzgarlarının elinde artık. Sevenin pek yoktur bilirim
"Ama doğmak için ölmek gerekir." Bunu da bilirim,
Eski bir kitap'tan.
Sefa geldin,
Hoşgeldin.
#Eylül
Daha ilk günden tutsak ettin
Mor Beyaz bulutlarına Güneş'i.
Nisan'ın doğurup
Ağustos'un kavurduğu,
Takati kalmamış yaprakların akıbeti
Hoyrat rüzgarlarının elinde artık.
Sevenin pek yoktur bilirim
"Ama doğmak için ölmek gerekir."
Bunu da bilirim,
Eski bir kitap'tan.
Sefa geldin,
Hoşgeldin.
#Eylül
Kasap iki hafta önce öldü. Vitrinindeki etler çürümeden dükkanı başkası devraldı, tabelayı değiştirdi. Kasap toprağın altında çürümeye devam etti. Bıçağıyla ustaca doğradığı etler artık kendisinden bile tazeydi.
Eski bir rus geleneği vardır; Yola gidecek yolcu, kapının eşiğinden dışarı adım atmadan önce birkaç dakika sessiz durur, geride bıraktığı eve, dağılmış olan ruhunun toparlanıp bedenine girmesini bekler.
Bir insanı anlamak için onu sevmek gerekir. Peki ama sevmek için ne gerekir? İşte tam bu noktada nedensizliğin arsız kuşları üzerinize pisler. Ciddiyim, bir de bakmışsınız, seviyorsunuz. Biri çıkar karşınıza, balkon yıkamanın çok güzel bir şey olduğunu söyler, seversiniz. Bir başkası çıkar, çocukluğundan beri bir gülümsemenin dudaklardan, yüzden nasıl silindiğini takip ettiğini söyler, seversiniz. Bütün çocukların okuldan koşarak çıktığını fark edip etmediğini sorduğunuzda, "evet, üstelik kışın, paltolarını giymeden yalnızca kapşonlarını başlarına geçirip öyle koşarlar." yanıtını veren genç bir kadını, güzel domates kesen orta yaşlı bir adamı, Oktay Rıfat'ın "bir uykuda" şiirini çok seven birini, ispirto ocağını cezvesini ve fincanını yanından ayırmayan bir kahve tiryakisini, kızının saçlarını tarayan bir babayı, "bal kavanozu" diyemeyip "bal kavanözü" diyen bir anneyi, herkesi herkesi sevebilirsiniz. İnsan sevilecek bir canlıdır. Gezegenimizdeki en güzel şeydir. Yattığım yerden biliyorum bunu.