Beyazıt

Beyazıt
@Beyazit72
(م~ع)
يا ديمومي یا دهري یا اول یا اخر يا ظاهر یا باطن اسمع ندائي كما سمعت نداء عبدك زكريا ! حضرت شاذلي
Reklam
İnsanlar bir nekbete, bir yeise uğradıkları vakit olanca öfkelerini madunlarındaki zuafadan çıkarmak, güçleri erdiği mahlûkatı o gayz u hiddetle bi-insafane ezmek cibilletindedirler.
Sayfa 63 - DergahKitabı okudu
Hem dua bir ubudiyettir. Ubudiyet ise semeratı uhreviyedir. Dünyevi maksatlar ise o nevi dua ve ibadetin vakitleridir. O maksatlar, gayeleri değil. Mesela, yağmur namazı ve duası bir ibadettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir. Yoksa o ibadet ve o dua, yağmuru getirmek için değildir. Eğer sırf o niyet ile olsa o dua, o ibadet hâlis olmadığından kabule lâyık olmaz. Nasıl ki güneşin gurûbu, akşam namazının vaktidir. Hem güneşin ve ayın tutulmaları, küsuf ve hüsuf namazları denilen iki ibadet-i mahsusanın vakitleridir. Yani gece ve gündüzün nurani âyetlerinin nikablanmasıyla bir azamet-i Ilahiyeyi ilana medar olduğundan, Cenab-ı Hak ibadını o vakitte bir nevi ibadete davet eder. Yoksa o namaz, açılması ve ne kadar devam etmesi, müneccim hesabıyla muayyen olan ay ve güneşin hüsuf ve küsuflarının inkişafları için değildir. Aynı onun gibi yağmursuzluk dahi yağmur namazının vaktidir. Ve beliyyelerin istilası ve muzır şeylerin tasallutu, bazı duaların evkat-ı mahsusalarıdır ki insan o vakitlerde aczini anlar, dua ile niyaz ile Kadir-i Mutlak'ın dergâhına iltica eder.
Sayfa 213 - Envâr neşriyatKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Alman feylesoflarından Hartmann, azâb-ı hayattan pek bîzar kalmış ve kendi başına da intihara cesaret edememiş olduğu için şöyle diyor: "Bir gün gelecek, ilim ve fen o derece terakki eyleyecek ki gâye-i keşfiyyâtta insanlar cesîm bir bomba imaliyle onu ka'r-ı arzda patlatıp bütün mahlukat ve insaniyeti berhava ederek derd-i hayâttan hep birden kurtulacaklardır." Koca feylesof elem-i rûhunu böyle bir temenni ile teskine uğraşıyor.
Sayfa 350 - PapersenseKitabı okudu
İlmin bir karakteri de determinizm yani muayyeniyete dayanmasıdır. Determinizm aynı sebeplerin, aynı şartlar içerisinde, daima aynı neticeleri doğurmasıdır... Determinizm düşmanlığının uzaklarda misâlini aramaya hâcet yok; Bugünkü cemiyetin, mukadderatını piyangoya bağlıyan insanı ile, orta çağların bütün kıymetsiz madenleri altına tahvil edecek taşı arayan Arşimisti arasında mahiyet farkı görmüyorum. Daha acı bir determinizm bilgisizliği: Memleket ve millet kurtarmak için nice nesillerin politikada soluğu almaları da aynı hataya dayanmaktadır. Zira kurtarıcı olduğuna inandığınız ruh ve kültür, nesillere aşılanmadan, sandalyelerin şahıs değiştirmesinde ne fayda umulur? Meselâ mekteplerimizde maarifin islâhı ve buhranın izalesi için sık sık konuşmalar yapılır; tedbirler aranır. Ama tuhaf değil mi? Ortada muallim meselesinden başka bir mesele olmadığı, zira bütün kuvvet, bütün yapıcı sebep muallim olduğu halde, binbir tele doku- nulur da yalnız ona temas edilmez ve tabii neticelerde hiçbir değişiklik olmaz.
Sayfa 44 - DergahKitabı okudu
Reklam
Reklam
117 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.