Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilge aslan

Bilge aslan
@Bilgegocli
10 okur puanı
Ocak 2024 tarihinde katıldı
En sonunda öleceğim için umutsuzca mutluydum, ölümde serindir ve gölgesinde hiçbir tanrı barınmaz.
Reklam
İnsan, ülküsünün ve amacının kendi dışında, bulutların üstünde, geçmişte ya da gelecekte olduğuna inandığı sürece, hep kendi dışına çıkacak ve mutluluğu bulunamayacağı bir yerde arayacaktır. Böylece o, çözümleri ve yanıtları bulunabilecekleri tek yer -yani kendisi-dışındaki her yerde aramayı sürdürecektir. 
Bizler, herkesi aynı yol üstünde gördüğümüz için izlediğimiz yolun bizi bir amaca götürmesi gerektiğine inanmakta olan bir sürüyüz. Karanlıktayız ve cesaretimizi koruyoruz; çünkü herkesin de bizim gibi ıslık çaldığını duymaktayız. 

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Japon ressam Hokusai
“ Altı yaşımdan beri nesnelerin biçimlerini çizmeye aşırı bir tutkum vardı. Elli yaşıma girdiğimde, sonsuz sayıda diyebileceğim kadar çok resim yapmıştım. Ama yetmişimden önce yapmış olduklarımın hiçbiri sözü edilmeye değer resimler değildir. Yetmiş üçümde iken artık doğanın, hayvanların, bitkilerin, kuş, balık ve böceklerin gerçek yapılarına ilişkin bazı şeyler öğrenmiştim. Bunun sonucu olarak seksenime girdiğimde daha fazla gelişme göstermiş olacağım. doksanımda nesneleri gizini kavrayabilecek; yüz yaşımda ise kesinlikle olağanüstü bir evreye ulaşmış olacağım. Yüz on yaşıma geldiğimde ise ister bir nokta isterse bir çizgi olsun yaptığım her şey canlı olacak. Bu söylenenler, bir zamanlar Hokusai şimdi ise Gwokio Rojin olan yetmiş beş yaşındaki, diller gibi resim tutkunu yaşlı adam tarafından yazılmıştır.”
Havadaki İç Çekiş
Biz şarkılarız. Bizi söylemiş olman gerekirdi. Yüreğinin derinliklerinde Umutsuzluk bizi kırdı. Uzandık ve bekledik. Ama bizi hiç çağırmadın. Sana binlerce kez Lanet olsun!
Reklam
Çiğ Damlaları
Biz gözyaşlarıyız, Hiçbir zaman dökülmemiş olan. Tüm yürekleri ürperten Sivri buz damlacıkları. Eriyebilirdik, Ama şimdi keskin uçlarımız İnatçı bir yürek içinde dondu. Yara kapandı; Gücümüz yitip gitti.
İnsanın özgelişiminin hiçbir zaman tamamlanamaması, insansal duruma ilişkin trajedinin bir bölümüdür. Giderek en iyi koşullar altında bile, insanın gizli güçlerinin yalnızca bir bölümü gerçekleştirilir. İnsan, her zaman tam anlamında doğmadan önce ölür.
“ Ondan sonra Simiadae, Yeni Dünya Maymunları ile Eski Dünya Maymunları diye iki büyük gövdeye ayrıldı. Çok daha sonraki bir dönemde ikinci gövdeden, evrenin harikası, şanlı ve şerefli insan türümüz türedi.” Charles Darwin
“Ay’a sordular: ‘Neyi isterdin en çok?’ Cevap verdi: ‘Güneş’in kaybolmasını, ve ebediyen bulutlarla örtülü kalmasını.”’ Ferideddin-i Attar
Amerikalı bir sosyalist lider, bir işçi kongresinde bir gün, “ben sizi sosyalizmin kapısından içeri sokabilirim, ama bir başkası, sizi aynı kolaylıkla dışarı çıkarabilir,” demişti. Kahramanlar, bizi sakatlayarak yönetirler. Totaliter bir toplum, kahramansız olamaz. Özgür bir toplum ise kahramanlarla var olamaz.
Reklam
Günümüzde cehennem kendine inananların, cennet ise paralı askerlerin mekanıdır.
Sorun şiddetin kendisinden çok, insanların içlerindeki şiddeti gizleyebilmek için harcadığı çabanın büyüklüğüydü. Homo Sapiens sabahları bir canlıyı öldürebileceği bilgisi ile uyanan ilkel bir avcıydı eskiden. Şimdiyse sabahları bir şey satın alabileceği bilgisiyle uyanıyordu yalnızca.
Sayfa 185Kitabı okudu
Ama çiçekler güzeldi. Çiçekler, aşktan sonra, Dünya gezegeninin çıkardığı en iyi işti.
Sayfa 179Kitabı okudu
İnsanları anlamak zaman alıyor çünkü onlar kendilerini anlamıyorlar. Çok uzun zamandır kıyafet giyiyorlar. Metaforik kıyafetler. İşte bunu anlatmaya çalışıyorum. İnsanlar medeniyetlerinin bedelini böyle ödemiş, medeniyeti yaratmak için gerçek benliklerinin kapılarını kapatmışlar. Bu yüzden de kaybolmuşlar. Sanat da bu yüzden var. Kitapları, müziği, filmleri, tiyatroyu, resmi, heykeli, hepsini bunlar kendilerine, asıl kimliklerine dönen köprüler olsun diye icat etmişler. Ama ne kadar yaklaşırlarsa yaklaşsınlar sonsuza dek uzaklar artık.
Sayfa 127Kitabı okudu
Tanrılar Sisifos’u bir kayayı durmamacasına bir dağın tepesine kadar yuvarlayıp çıkarmaya mahkum etmişlerdi; Sisifos kayayı tepeye kadar getirecek, kaya tepeye gelince kendi ağırlığıyla yeniden aşağı düşecekti hep. yararsız ve umutsuz çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünmüşlerdi, o kadar haksız da sayılmazlardı.
Sayfa 137Kitabı okudu
İnsan yüreğinde öyle yılmaz umutlar vardır ki. En yoksun insanlar bile bazı bazı sonunda yanılsamaya boyun eğerler. Esenlik gereksiniminin zorla benimsettirdiği bu doğrulama, varlıkçı razı oluşun kan kardeşidir. Böylece, ışıktan tanrılar ve çamurdan putlar vardır. Ama bizim bulmak istediğimiz, insan yüzlerine götüren orta yoldur.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Her insan kimi anlarda kendini bir tanrının eşiti gibi duymuştur. Hiç değilse böyle söylerler. Ama bu, bir anlık bir sürede, insanın tinsel varlığının şaşırtıcı büyüklüğünü duymuş olmasından gelir. Fatihler kendilerini insanlar içinde sürekli olarak bu yüksekliklerde ve bu büyüklüğün tam bilinci içinde yaşayacak kadar güçlü bulan kişilerdir yalnız. Bu bir aritmetik, artı ya da eksi sorunudur. Fatihler en fazlasını yapabilirler. Ama insanın isteyince yaptığından fazlasını yapamazlar. İşte bu nedenle insan kavşağını hiç bırakmaz, devrim ruhunun en yakıcı noktasına dalarlar. Sakatlanmış yaratığı bulurlar orda ama sevip hayran oldukları biricik değerlerle, yani insan sessizliğiyle de orda karşılaşırlar. Aynı zamanda hem yoksunlukları hem de zenginlikleridir bu.
Sayfa 104Kitabı okudu
Birey hiçbir şey yapamaz, gene de her şeyi yapabilir. Bu çok güzel hazır bulunuş içinde, neden onu bir yandan göklere çıkarırken, bir yandan da ayaklar altına aldığımı anlıyorsunuz. Onu ufalayan dünya, kurtaran da ben. Ona tüm haklarını sağlıyorum.
Sayfa 103Kitabı okudu
“Ruhum, ölümsüz yaşamın ardından koşma, olanaklar alanını tüketmeye bak.
Ah! Dünyaya sığamayan bir ruhtan ne kaldı! Bir başkasının dağınık, yarım yamalak birkaç dizesi, tam bir dörtlük bile değil.
Sayfa 344Kitabı okudu
Beden çözülüp dağılınca “ruh” diyebileceğimiz bir şey kalacak mı geriye? Yoksa ölümsüzlük baharına duyduğumuz o sönmeyen özlemimimiz mi gerçek olan? Hangisi doğru? Ölümsüz oluşumuz mu, yoksa o kısacık yaşamımız boyunca bir takım şeylerin buyruğunda kalışımız mı?
Sayfa 306Kitabı okudu
Tanrı bir sabah, cinleri başına toplanmış halde uyandı. ‘Ben ne biçim Tanrıyım ki’ dedi, ‘vaktimi geçirmek için, bana günlük yakacak ve küfredecek insanlarım yok? Baykuş gibi yalnız yaşamaktan bıktım artık! Tuuh!’ Avuçlarına tükürdü, çamur yaptı, iyice yoğurdu; küçük bir insan yapıp güneşe bıraktı. Yedi gün sonra aldı, pişmişti. Tanrı ona bakıp güldü: ‘Hay şeytan alsın beni!’ dedi. ‘Bu düpedüz domuz be! Başka şey istiyordum, başka şey oldu. Hapı yuttum, ama oldu bir kere…’ Sonra, ensesinden yakalayıp bir tekme attı: ‘ Haydi bas!’ dedi. ‘Git başka domuz yavruları da yap. Dünya senindir; yürü! Biir iki maarş!…’ Fakat o, domuz değildi iki gözüm. Başında fötr şapka, omuzlarına rasgele atılmış bir ceket, ütülü bir pantolon ve kırmızı tüylü çarıkları vardı. Belinde de, - ona şeytan vermiş olmalı- üstünde, ‘Seni yiyeceğim!’ Yazılı bilenmiş bir laz bıçağı taşıyordu… Bu insandı; Tanrı öpsün diye elini uzattı ona, ama insan, bıyığını burarak dedi ki: ‘Yol ver be moruk, geçeyim!’ “
Sayfa 182Kitabı okudu
Reklam
Her din ve sahtekarlıktan öksüz kalmış, artık hiçbir şey beklemeyen, hiçbir şeyden korkmayan son insanın tüm toprağı, ruh halini almıştır ve ruhun artık beslenmek için köklerini salıp emeceği yer yoktur… Son insan da kendini boşalttı; artık ne tohum ne gübre ne de kan. Her şey sözcüklere dönüştü.Her sözcük topluluğu da müzik hokkabazlığına yöneldi. Şimdi son insan daha da ileri gidiyor; yalnızlığının ucunda oturuyor ve müziğin çözümünü, sağır matematik ölçülerle yapıyor.
Sayfa 162 - CanKitabı okudu
Ah diyordum, elimde olsa da şu yeni yıl içinde hayatımı böyle isterik sabırsızlıklar olmadan ayarlayabilsem! Kendisini canlandırmak için acele etmiş olduğum o kelebekçik hiç durmadan önümde uçsa, bana yol gösterse! Böylece, zamanından önce ölmüş bir kelebeğin elinde olsa da bir kardeşinin, bir insan ruhunun, acele etmeyip ağır bir tempoyla kanatlarını açacak zamanı bulmasına yardım etse…
Sayfa 148Kitabı okudu