Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşegül K.

Ayşegül K.
@BirgaripAyse
... Koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar. İncelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti. Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu. Gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara, ne aşk, ne özgürlük, ne barış anlatılabilirdi. ...
Reklam
Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Yenilen herkesin boğuntusuydu kaybolduğum uzaklık, yüzün her bulutlandığında. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde. Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine. Gökkuşağının altından geçen çocukların şımarıklığıydı, kâküllerini her araladığımda gövdemdeki ürperti. Ağzımdaki meneviş sendin insanlara şiir okurken. Bütün öküzlerin kederiyle baktım yüzüne, ne zaman geleceği düşündüysem. Bir haksızlığı haykıran herkese senin soluğunu verdim. Bütün hapislerin penceresi yaptım seni. Sonra tuttum kenar mahallelerin yalnızlığını gösterdim, bir özür, bir bağışlanma umuduyla. Kirpiklerinin ömrüme açtığı yolda yaptım bütün kavgalarımı. Söze inandım, gövdene ondan çok. Dönüp dönüp sana geldikçe anladım özgürlüğün aşk olduğunu. Alışkanlıklara yenilmedim ben, seni bir alışkanlığa dönüştürmek istemedim yalnızca. ...
"Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte... İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İşte asıl katastrof bu baba: Yarınsızlık! Ne yazık! Vakit de yok kurtarmak için geleceği. Düşünsek bile şimdiden -düşünemiyoruz ya.
Sayfa 247Kitabı okudu
Reklam
Çünkü Osman'ı bağışlamam gerekiyordu. Başka türlü olamazdı. Başka türlü onunla olamazdım. Allah'tan kolayca bağışlayabiliyordum. Hep kolayca bağışlamıştım. Bağışlayıp unutmak hesaplaşmaktan çok daha kolaydı. Bağışlıyordun ve bitiyordu. Başını alıp gitmen, hayatını değiştirmen gerekmiyordu. Kaldığın yerden aynen devam ediyordun. Stopless mind oluyordun. Lekesiz zihin. Ne güzeldi. Sonsuz gün ışığı!
Sayfa 152Kitabı okudu
... Ama Ushan artık bir şeyden çok emindi. Galen'in ölümü çok yakındı. Aslına bakılırsa Galen çoktan ölmüştü. Çünkü sahip olduğu her şeyi artık bir başka vücut için yapıyordu. Dünyanın en büyük ihanetlerinden birini yaparak kendi varlığını gözden çıkarmıştı. İşte bu ihanet asla affedilmeyecek bir günahtı...
Sayfa 408Kitabı okudu
Bir çiçek açmadığında yetiştiği çevreyi düzeltirsin, çiçeği değil. Alexander Den Heijer
Sayfa 390Kitabı okudu
Ruhsal sıkıntıların kaynağında, anlamsız insanlarla anlamlı ilişkiler yaşama isteği ve çabası yatar. Viktor Emil Frankl
Sayfa 185Kitabı okudu
Kapattığınız kapıların anahtar deliklerinden bakmayın.
Reklam
Ne yani böylesi korkunç bir dünyanın, bir de cehennemi mi var? Umberto Eco
Sayfa 303Kitabı okudu
Anılar eğer acı verici ise onlarla yaşamak zordu. Tıpkı ayakkabında bir çakıl taşı ile dolaşmak gibi...
Sayfa 185Kitabı okudu
Eğer hayat gerçekten güzel bir yer olsaydı herkes büyük bir sevinçle uyanır ve hiç istemeyerek uyurdu; oysa durum bunun tam tersi...
Sayfa 145 - Arthur SchopenhauerKitabı okudu
Dünyanın bütün nimetleri elinde bile olsa, onları tadabilecek bir ruh gerekir. Çünkü bizi mutlu eden; bir şeyin sahibi olmak değil, tadına varabilmektir. Michel de Montaigne
"Neye odaklanırsan onu çektiğine göre neyi istemediğine değil, neyi istediğine odaklan."
Sayfa 377 - MaKitabı okudu
Reklam
"... 'Şimdi ne yapabilirim?' de. Etki ol. Yeni bir başlangıç için etki ol. Tepki vererek eski hikayeyi doğrulamak ve tekrarlamak yerine, her sorumluluk alıp, yeni bir olasılık için etki olmayı seçtiğimizde, çakma benliğin kabuğuna bir darbe indirir ve onu çatlatırız. Kabuğa vurduğumuz her bir çekiç darbesinde, kabuğun o bölümü kırılıp dağılırken, o yanmayı duyacaksın belki evet, ama korkmayıp içinden sıyrılabildikçe, bu yanmalar seni korkutmayacak. Aksine birazdan, biraz daha gerçeğini yaşayabileceğini ve özgürleşebileceğini müjdeleyen haberciler olarak tanımlayacaksın onları. ''
Sayfa 360 - MinaKitabı okudu
Her şey ben böyle olduğum için böyle...
Sayfa 117Kitabı okudu
Hayat sonsuz seçenekleriyle uçsuz bucaksız, şahane bir bilinmezlik olarak önünde uzanıyorken, garip bir kibre kapılıyor insan. Kibir denemez aslında, cehalet. Başına kötü şeylerin gelme ihtimalini düşünememe cehaleti!
Sayfa 105Kitabı okudu
... gerçeğin amacına ulaşması için çoğu kez yalanlarla maskelenmesi gerekiyordu...
Tam anlamıyla insan gibi yaşayamıyorsak, en azından tam anlamıyla hayvan gibi yaşamamak için elimizden geleni yapalım...
Sayfa 123Kitabı okudu