Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Afşin
Afşin
@Bozkurt1923
Avukat
Üniversite
276 okur puanı
Nisan 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Dikkat Kitap Hakkında Erken Bilgi İçerir
Yazarın ilk okuduğum kitabı idi. Babamın 1974'de aldığı kitabı tavan arasından yıllar önce çıkarmıştım. On seneye yakın da benim kütüphanemde bekledikten sonra nihayet okuyabildim.
Son derece akıcı bir kitap. Romanlarda çok da rastlamadığım birinci tekil şahıs anlatımı var. Gayet hızla başlayıp hızla bitse de kitabın sonuna geldiğinizde mantıksal hatalar görmek işin büyüsünü bozuyor. (BURASI ERKEN BİLGİ İÇERİYOR)
Örneğin; daha önce birbirlerinden kuşkulandıkları için birinin diğerini yaraladığı insanların kitabın sonunda aynı tarafta olduklarını öğreniyorsunuz ve neden yaraladı o zaman diye düşünüp duruyorsunuz. Açıkçası biraz zaman kaybı oldu.
İyi okumalar...
UNUTULMUŞ BİNLERCE KATLİAMDAN BİRİ
Anneannesi tarafından Edeköy'lü olan yazarın kendi ifadesiyle "Anneannem Nigar Kocaman, kış geceleri soba başındaki uzun aile sohbetlerinde doğum yeri Edeköy'den bahsederdi. Dedesi Hacı Mehmet Ağa'nın, halaları Nigar ve Şaziye'nin, ailemizden daha bir çok kişinin 'kesildiğini' söylerdi." diyerek kitabın konusuna giren yazar için bir
Muhammedi Bulgarlar :)
Yazar'ın gerek kendi ülkesi Bulgaristan ve gerekse Türkiye'de yaptığı araştırmalar ile daha önce yapılan araştırmalardan derlediği bilgilerin olduğu bir kitap.
Pomaklar'ın etnik kökeninin ne olduğu gibi bir kısır tartışmaya girmeyen yazar Osmanlı'da yaşadıkları mutlu hayatı kabul ederek 93 Harbi ile yerlerinden edilmeye başlanan Pomaklar'ın
Okur Takip Önerileri
Saramago'nun yazı uslûbu (paragrafsız upuzun cümleler, nokta ya da satırbaşı yerine virgüller vs.) sebebiyle okumanın çok zor olduğu kitapları arasındaki başyapıt. Ne zamandır okumak üzere kütüphanemde dursa da bir türlü cesaret edip okumaya başlamamıştım. Karantina günlerinde bir cesaret okudum.
Kitap benim beklentilerimi karşılayamadı. Belki de fazla abartılı yorumlar sebebiyle beklentimi yüksek tuttum. Körlük şahsen en büyük korkularımdan biri de olsa körlüğü bu kitapta tam olarak hissedemedim. Yine de kargaşa dönemlerinde toplumun ya da bireylerin nasıl olabileceklerini ya da davranabileceklerini hissettirmesi bakımından ilgi çekiciydi. Çok büyük beklentilerle okumaya başlarsanız biraz sukût-u hayale uğrayabilirsiniz.
TOPAL KASIRGA - TOPAL ŞEYTAN
Üstadın ölümünden önce yazmayı planladığı ancak yetiştiremediği, yazacağını kamuoyuna da duyurduğu bir eser "Topal Kasırga". Ölümünden sonra ortaya çıkan notlarının derlenmesi ile oluşturulan kitap Cengiz Yazoğlu ve Baykan Sezer'in çok değerli bir "önsöz"ü ile başlıyor. Hemen takibinde bizzat üstadın el yazısı ile bu müstakbel
Yazarın daha önce "Plevne" romanını okumuş ve hayran kalmıştım. Olay kurgusu, anlatımı çok iyiydi. Romanda abartı var mı acaba diye de bana absürt gelen konuları araştırmış ve en absürt gelen konu ile ilgili olarak doçentlik tezi bulup okumuş sonuçta da hiç bir abartı bulamamıştım. Biraz da bu yüksek beklenti ile bu kitaba başladım.
Osmanlı Devleti'nin duraklama döneminde geçen romanda yer alan bütün yer, kişi ve olaylar gerçek olmasının yanında kişilere atfedilen yüksek şahsiyet bana abartılı geldi. Mesela herkes ölmek için birbiri ile yarışıyor, kimse en ufak maddi bir beklenti içinde değil vs. İnsanın sorası geliyor "Biz neden bu hale düştük?"
Kanuni'nin fethettiği ve stratejik önemi olan Kanije Kalesi'nin daha sonra Avusturyalıların eline geçmesi ve tekrar fethedilmesi sonrasında haçlıların kaleyi tekrar ele geçirme girişimlerinin anlatıldığı kitapta geçen yer ve mekanların resim ve tarihçelerine internetten ve harita üzerinden bakarak romanı okudum ve müthiş zevkli geldi. Tavsiye ederim.
İyi okumalar...
Yazarın romanlarından uyarlanan iki film izlemiştim ve kurgusu beni etkilemişti. İkinci el kitapçıda gözüme çarpan kitabı aldım ve okumaya başladım.
Kitabın hacmen kabarık olmasının yanında ortalama dört - beş sayfada bir bölüm değiştiği için çok kolay ilerliyor. Daha ilk sahnesinde bile sizi olayın içine çekiyor, bir solukta okunuyor. Çok yoğun şekilde sanat tarihi anlatıldığı için biraz yorsa da İtalya'ya gitmeden oraları gezmiş kadar oluyorsunuz.
Ben kitabı okurken sık sık adı geçen sanat yapılarını ya da objelerini internetten arattım ve bilgi sahibi oldum. Bu da kitabı benim için daha bir gerçekçi hale getirdi. Hızla başlayan kitap yine hızla bitti. Dili akıcı, tasvirlere boğulmamış ama sizi yine de orada hissettirmeyi başarmış.
Yıllar önce "Ramses" serisini okurken kitabın edebi değerinin çok olmadığını ancak buna rağmen güzel bir reklam ile çok okunmasının sağlandığını görmüş ve Mısır Turizm Bakanlığı'na "Helal olsun" demiştim. O zamandan beri de içimde hep ukde idi. "Neden bizim hükümetler de o kadar geniş kültür yığınının ortasında olan memleketimiz için böyle bir çalışma yapmazlar" derdim. Bu kitabı okuyunca kendi kendime "Dan Brown'a kaç para verdiler ki bizimkiler?" diye sordum.
İyi okumalar...
Yazar'ın kitaplarından bir kaçını kitap fuarından almış ve kitapları imzalatma imkanım da olmuştu. Kendisi ileri yaşına rağmen dimağ ve beden olarak son derece sağlam ve sağlıklı. Öz geçmişini okuyunca büyük bir adam ile karşı karşıya olduğumu anladım.
Yazar'ın Afrika kıtası konusunda uzmanlığını bizim ülkemizde pek bilen olmasa da yurtdışında ve özellikle kara kıtada kendisi bir hayli meşhur. Zaten ülkemizdeki bu vurdumduymazlıklara da kitapta bir kaç noktada sitem ediyor.
Yazar'ın akademik çalışmalarından bir özet ve hatta not denebilecek bu kısa kitapta Afrika'nın kısa tarihi, önemi ve emperyalizmden başına gelenler kısaca anlatılıyor.
Yazar kitapta özetle emperyalistlerin "Afrika'yı keşfettik" yalanına "Keşfedilen bir yer varsa bu belki Avustralya olabilir ama zaten yüzlerce yıldır ticaret yaptığınız yeri keşfedemezsiniz", "Afrikalı vahşileri medenileştirmek için oraya gidiyoruz" yalanına "Vahşi olan, yaptığınız katliamlarla sizsiniz, zaten yüksek bir medeniyet sahibi olan insanları medenileştiremezsiniz" cevaplarını ve bunların örneklerini veriyor.
Kitapta Güney Afrika'daki ırkçı rejim tarihçesi, Kongo'da Belçika'nın yaptığı katliamlar, İtalya'nın beceriksiz Habeşistan işgal girişimi gibi ilginç konulara da değinilmiş. Kitap içinde siyah-beyaz da olsa zengin görsel içerik de mevcut.
İyi okumalar...
Olduğu Gibi Atatürk
Bir istanbul gazetecisi, bir Osmanlı gazetecisi ve bir siyasetçi olarak devrinde yaşanan önemli meselelere tanıklık eden yazar, uzun hayatı boyunca yaşadıklarını bilgi ve tecrübe süzgecinden geçirerek kitabı yazmış.
Kitabı yazmasındaki amacı; "Atatürk devrinde yaşamış olan bazı kişilerin Ata hakkında yaptıkları yorumların ve aktardıkları rivayetlerin yanlışlığını, hatasını ve bu rivayeti anlatanların kötüniyetlerini görmesi" olarak açıklıyor. Atatürk hakkında anlattıklarının tek şahitleri ölüler olan kişiler diye tabir ediyor. Aynı şekilde iyi niyetli ama Atatürk'ü tanımayan kişilerin bir defa şahit oldukları konuşmadan Atatürk hakkında yargıya varmalarına da isyan ediyor.
Yazar'ın 2.Abdülhamid devri, 2.Meşrutiyet devri ile Balkan Savaşları ile Birinci Dünya Savaşı ve Mütareke dönemi İstanbul'unu bizzat gözlemlemiş olması ve buna dair de hatıralar nakletmesi eserin bir zenginliği olmuş.
Atatürk hakkında çıkan menfi-müspet bütün kitapları bir tarafa atın, bu kitabı okuyun.
Asker Atatürk'ün dehasını, Siyasetçi Atatürk'ün zekasını, Devrimci Atatürk'ün inadını, Tüccar Atatürk'ün zararını, İnsan Atatürk'ün zaafını görüp O'nu olduğu gibi kabullenmek için mutlaka ve mutlaka okunması gereken bir başyapıt.
İyi okumalar...
Yazarın üçüncü hikaye kitabı da anılarından oluşuyor. Kitapta bulunan onbir hikayenin onu kendisine biri ise kızına ait. Bu yönüyle de ilginç.
Yazar; Hatay, Muş, Eskişehir, Afyonkarahisar, Manisa, Adıyaman ve Şanlıurfa'dan insan manzaraları, toplum yapısı ve yaşantılarını üst düzey idareci gözünden ziyade bir sosyolog gözüyle aktarırken kendi şahsında da insan denen varlığın korkularını, hasretlerini, kahırlarını ve umutlarını görüyorsunuz.
Hikayelerinde kâh yazarın çocukluğunda kâh emekli günlerindesiniz. Hayat denen kavramın ne kadar uzun, ne kadar kısa ne kadar acı olduğunu usta kaleminden bizlere söylüyor. Konsomatrislerden hakimlere, teröristlerden muhtarlara, okuma-yazma bilmeyen bebelerden emekli bürokratlara herşeyi anlatmış.
İyi okumalar...
Birinci Balkan harbinin sonunda ama İkinci Balkan Harbi da henüz başlamadan önce Çektiğin resimleri koyduğu güzel bir albüm.
Fotoğraflara bakınca insanın içi acıyor savaş sonrası yıkılan minareler ve kubbeler ile mahzun bir şekilde kenardan fotoğrafçıyı izleyen genç yaşlı Türkleri görüyorsunuz.
Fotoğrafların altına düştüğü notlar ise anlayana bambaşka şeyler ifade ediyor. Mesela resmini çektiği bir caminin yerli hristiyan halk tarafından daha önce kilise olduğu fakat Türklerin camiye çevirdiği yönünde beyanlarının olduğunu, bu şekilde camiyi kiliseye çevirmek istediklerini ancak caminin yapı şekli ve kullanılan malzeme itibarıyla kilise olamayacağını Türkler tarafından yapılan bir cami olduğunu not düşmesi veya yerli pomakların toplu halde vaftiz edildiğini not düşmesi gibi.
Bu notlar okurlara savaştan bir şekilde galip çıkan hristiyan halkın Müslümanları zorla hıristiyanlaştırma ve Müslümanların ibadethanelerini kiliseye çevirmek istediğini anlatıyor.
Bugünkü Türkiye sınırları içinde yer alan Edirne vize Babaeski Silivri gibi birçok yerleşim yerinden de resimler var.
İyi okumalar...
Bogdan Filov'un Balkan Savaşları (1912-1913) FotoğraflarıKolektif · Türk Tarih Kurumu · 20145 okunma
Kitabı derleyen yayıma hazırlayan Sevengül Sönmez.
Kitapta daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış 11 ve yarım kalmış 7 hikaye var. Hikayelerin birçoğu ölümünden sonra notlarından bulunarak ortaya çıkarılmış. Bitmiş olan hikayeler her zamanki gibi çok sürükleyici ve akıcı iken yarım kalmış olanlar ise hikaye nihayet ermediği için aynı tadı vermiyor Kemal Tahir'i biraz daha iyi anlamak için okunabilecek bir kitap.
Osmanlılar ve Tatarlar Arasında
Kitabın isminin "Osmanlılar ve Tatarlar Arasında" olması gerekirken "Türkler ve Tatarlar Arasında" olarak tercüme edilmesi bence tam bir feceat. Alman olan yazar kitabın ismini doğru düzgün koyarken tercüme eden Türkün bunu bu şekilde çevirmesi kötü niyet değilse tam bir aptallık.
Yazar için tarihteki ilk türkolog deniyor.
Yazar Niğbolu savaşında Yıldırım Bayezid'e esir düşüyor ve 30 yıllık esaret de başlıyor.
Yazdıklarının çok büyük bir kısmı tevatürden ibaret de olsa gerçek olan kısmını duymak bile insanı değişik duygulara sürüklüyor. Mesela bugün dağlık karabağ olarak bilinen yerin o zaman da adının aynı olduğunu ve nüfusunun müslüman olduğunu söylemesi tarihe bir not düşme olmuş. Türklerin kelime-i şehadet getirirken "Tanrı birdir" diye başlamaları ve 600 yıl önce dahi kelime olarak "Tanrı" kelimesini kullanmaları çok ilginç.
Ancak gözüyle gördüğünü iddia ettiği bazı sahnelerin gerçek üstü olması ve bir müslüman olarak bizim bildiğimiz temel bilgileri dahi çok yanlış not etmesi hem de 30 yıl müslümanlarla beraber yaşamış bir kişi olarak yanlış yazması kitapta yazan bilgilerin güvenilirliğini bir hayli sorgulattı bana.
Iyi okumalar...
Bu Milleti Arkadan Vurmaya Kalkanlar Bu Kitabı Okusun ANITKABİR'den Ayrılmazlar
Kitap, Süryanilerin 1930'lardaki liderlerinin göçmen olarak bulunduğu Amerika'da yazdığı, onları kitapta anlatılan acı sona sürükleyen İngiliz ve Fransızlara lanet okuyan ve kendilerini kabul eden ABD'ye şükranlarını göstermek için yazılmış.
Bin yıldır Türklerin gölgesinde rahat içinde yaşarken (kitaptaki ifade böyle) "Size Süryani devleti
Türkiye Gazetesi tarafından bilmem kaç kupona verilen bir ansiklopedi. Yanlış hatırlamıyorsam Sultan Tuğrul ile başlayıp Sultan Vahdettin ile biten Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Devletinin tüm sultanlarına ortalama ikişer sayfa ayırarak anlatıyor. Tabi bunu yaparken Sultan Alparslan, Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim gibi sultanlara biraz daha geniş yer ayırıyor.
Ansiklopedide sultanların hep iyi yönlerine yer verilirken olumsuz hiç bir yönlerine değinilmiyor. Örneğin akıl hastalığı sebebiyle beş ay padişahlık yapan 5.Murat, Vahdettin'in durumları ortadayken bile hep olumlu söz ediyor.
Türk Sultanlarının sıralamasını ve dönemlerindeki önemli olayları önce babamdan sonra da bu ansiklopediden öğrenmiştim.
Küçük okuyucular ve nostalji yapmak isteyenler için güzel bir kaynak.
İyi okumalar...
