Bu kadar fırtınaya sonunda bir fırtınaya dönüşmek için mi katlandım? Yoksa onca fırtınadan sağ çıkmış ama yaşamayı da beceremeyen bir kuru dal mı olacaktım?
Tanrı her şeyden yücedir denizleri o yaratmıştır, yeryüzünü ve gökyüzünü, yıldızları ve güneşi ve aydedeyi o yaratmıştır. O her şeyi yapabilir her şeyi, her şeyi .Hayır. Her şeye kadir değildir, yapamayacağı bir şey var. Her şeye kadir olanın yapamayacağı şey ne?
Her şeye kadir olan Tanrı bir günahkârı terkedemez....
Sonra, bu umutsuzluğu, bu melankoliyi yutmak, kendi kendine olduğun gibi katlanmak -kenara çekilip vazgeçmek için değil, tüm eksiklerine, kusurlarına ve bunların üstesinden gelebileceğinin şüpheli olmasına karşın çabalamaya devam etmek ...
Neredesin? Meğer ne doldurulmaz bir derinlikmiş yokluğun. Kaderde bu sensizlik de varmış. Her insanın yüzünde sana benzeyen bir şey aramak da varmış. Sesini duymak varmış şarkılarda, bütün kitaplarda seni okumak varmış. Meğer ne dayanılmaz bir şeymiş yokluğun.
Tek erdemimiz bu: başlamak her gün yaşama - toprağın önünde,
susan bir göğün altında - bir yeniden uyanışı bekleyerek .İçimizden biri şaşırıyor şafağın bunca yorucu olmasına...