benim yagmurumda gezinemezsin usursun
dagitir gecelerim sarisinligini.
uykularimi uyusan nasil korkarsin
hicbir dakikami yasayamazsin.
aysel git basimdan ben sana gore degilim
benim icin kirletme aydinligini.
hem kotuyum,karanligim biraz cirkinim…
“Ah, Küçük Prens! Kısa ve hüzünlü hayatını işte böyle,
yavaş yavaş anladım. Epeydir tek eğlencen gün batımlarının
o dinginliğine dalıp gitmek olmuştu demek. Bu ayrıntıyı, dördüncü
günün sabahı, "Günbatımlarına bayılırım, haydi günbatımını görmeye
gidelim," dediğinde öğrenmiştim.
"Ama, beklemek gerek..."
"Neyi?"
"Günesin batmasını."
Bir an şaşırıp kalmış, sonra da basmıştın kahkahayı.
"Yine kendimi gezegenimde sandım!"
Doğru ya... Herkes bilir ki, Amerika'da öğlen olduğunda, Fransa' da güneş batıyordur.
Bu durumda, insan bir dakika içinde Fransa'ya gidebilse, günbatımına tanık olabilir. Ne yazık ki, Fransa çok çok uzakta. Senin küçük gezegenindeyse, sandalyeni birazcık geri çektin mi, tamamdı, alacakaranlığı dilediğin an seyredebiliyordun...
"Bir gün, günbatımını tam kırk dört kez izledim!" demiştin bana. Sonra da bir süre susup, "Biliyor musun... İnsan günbatımlarını çok kederliyken seviyor..." diye
eklemiştin.
"Su kırk dört günbatım izlediğin gün de çok kederliydin demek?"
Ama, karşılık vermemiştin soruma.”
“Gece burada tek başına bir adam düşün, işte ya kitap okuyor ya da bir şeyler düşünüp öylece oturuyor. Bazen
düşüncelerini birine söylemek ister doğru mu yanlış mı diye ama kimsesi yoktur işte. Bir sey görünce bile onu gördüğünden tam emin olamaz gösterecek kimsesi
olmadığından...”
aysel git basimdan ben sana göre degilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanligim biraz çirkinim
aysel git basimdan istemiyorum
benim yagmurumda gezinemezsin üsürsün
dagitir gecelerim sarisinligini
uykulanimi uyusan nasil korkarsin
hicbir dakikami yasayamazsin
aysel git basimdan ben sana göre degilim benim için kirletme aydiligin
hem kötüyüm karanligim biraz cirkinim
“..ve ben onun acılarını çok iyi hissediyorum: hissetmiyor muyum sanıyorsunuz yoksa? Hem de ne kadar çok içersem, o kadar iyi duyuyorum. İçmeminde nedeni bu zaten: İçkide acıma ve duygu arıyorum ben…”
“Ölüm niye bir ‘üzüntü’ konusu olsun ki?
-Birisinin ölümüne sevinilemez mi
Ne bir “vah vah” ne de bir “oh olsun”…
—Ya da, kendi ölümüne sevinemez mi insan?
—Mutlu bir intihar - - olamaz mı?”
Vera büyük bir ferahlık hisseti,içi huzurla dolmuştu.
Sonunda bitmişti işte.
Korkuları sona ermişti,artık her an tetikte olmayacaktı.
Sinirleri gerilmeyecekti…
Adada tek başınaydı..
Dokuz cesetle yalnız..
Ne önemi vardı ki? O yaşıyodu.