Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Hilal Ku
Hilal Ku
@HilalKu
acaba bu hesabın şifresini bir miras gibi kime bırakacağım?
219 okur puanı
Mayıs 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Kaçacak Yer Yok
Okuduğum ilk Nermin Yıldırım kitabı "Unutma Dersleri" oldu. Yazarın diline, olayları ele alış tarzına, üstünde durduğu konulara alışmam çok uzun sürmedi. Akıcı, günlük dil ve anlatımla, üstüne çok düşünülmüş benzetmelerle zekayı harmalayan yazarı şimdiden sevdim.
Kitapta birçok kişinin aklından 1 kez de olsa geçirdiği "her şeyi unutma isteği" ve bu isteğini bilimsel yollarla çözmeye çalışan ana karakteri görüyoruz. Kendisi tam bir antikahraman. Ailesi, eşi, işi, en çok korktuğu kişiye dönüşmesi, travmaları ve yüzleşmeleriyle psikolojik sayılabilecek bir roman karakteri karşımıza çıkıyor. Yazar kitabı yazarken bir psikologtan danışmanlık almış ve bu kitabın pek çok yerinde hissedilen isabetli bir karar.
Yasak aşkının kalbinde bıraktığı acıyı unutmak mı daha iyi yoksa her şeyi en doğru biçimde hatırlamak mı? Beyin öyle bir organ ki sahibini korumak için bazen onu bile yanıltabiliyor. Alınan bir karar belki de sonradan olabilecek pek çok şeyi etkiliyor. İyi ya da kötü yönde.
Kedinin Olduğu Evde Heykele Gerek Olmaz
Herkese merhaba,
Profilimi incelerseniz kedi kitaplarına olan düşkünlüğümü fark edersiniz. Paloma Yayınları'ndan çıkan bu kitap bir süre yeni baskıya gitmediği için bulmakta oldukça zorlanmıştım. Sonrasında devam kitabı olan 2. kitabı ile birlikte baskıya girdiğini görünce hemen satın alıp okudum.
Kediler gibi düşünüp onlar gibi yaşasaydık hayatımızda neleri değiştirmemiz gerekirdi? buna değinen bu kitap uluslararası çok satanlar arasında yer alıyor. Kedileri iyi gözlemleyen ve onlarda insanlar için alınacak dersler bulan Stépgane Garnier kitabı kedisi Ziggy'ye ithaf ediyor.
Ünlü düşünürlerin, yazarların kediler hakkında sözlerine, bir kedinin günlük rutinlerine, kedinin ağzından sözlere yer veren kitap, okuması eğlenceli ve kapak tasarımındaki dokusal sürpriziyle de gülümseten bir yapıya sahip.
Kediler... Onlarla beraber yaşayınca artık onlarsız olamayacağımızı anladığımız o büyülü canlılar...
Bir kediyi sevip onunla yaşamaya başladığımızda bir süre sonra bir şey fark ederiz: artık dünyadaki tüm kedileri seviyoruzdur.
Bize dostluk eden, gururlu, karizmatik, meraklı, bağımsız, hayır demeyi bilen, ihtiyatlı bir patron olan kediler tam da biz insanların sahip olması gereken özelliklere sahiptir. Çatışmadan kaçınmayı bilirler ve olan her şeye uyum sağlarlar. Ne istediğini bilen ve istemeye cesaret eden bu güzeller güzeli canlılar her zaman eğlenmeyi de bilir. Daha ne isteyebiliriz ki! Şu özelliklere sahip bir insan hayatı nasıl yaşardı bir düşünün. Bu kitap bize tam da bunu düşündürüyor.
Yalnızca Cesaret Edenler Uçabilir
Okyanustaki petrole bulanan martı Kengah kara kedi Zorba'nın yanına ulaşıp yumurtlamayı başardığında aynı zamanda son nefesinde ondan bir söz aldı. Yumurtaya ve içinden çıkacak yavruya sahip çıkmak, ona uçmayı öğretmek. Bir liman kedisi olan gözü pek Zorba limanın diğer kedilerinden de yardım alarak küçük yavrunun kaderini belirleyecekti.
Okuması ve mesajları çok keyifli olan bu kitap 2 bölümden oluşuyor. İçinde sadece kediler ve martının hikayesi değil aynı zamanda insanın ve onun doğal dengeye verdiği zararın da anlatılması özellikle çocukların okuması için çok önemli.
Kedilerle birlikte yaşayan yavru martı Şanslı'nın kedi olmak istemesi, onu bir martı olarak çok sevdiklerini söylemeleri, değişmesini istememeleri beni duygulandırdı. Kitaptaki kedilerin her birinin farklı karakter özelliklerine sahip olması da kedileri yakından tanıyan herkesin eğleneceği bir detay.
Hem güldüren, hem hüzünlendiren bir de üstüne düşündüren bu kitabı her yaştan çocuk ve yetişkine tavsiye edebilirim.
Okur Takip Önerileri
Hiçbir Şey Yolunda Gitmediğinde
Ailesi tarafından kendisine kalan mirası yok ederek bir domino taşını deviren Fugui'nin hikayesi. Kitabın içinde yaşanmışlıklar, yaşanamamışlıklar, yoksulluk ama dibine kadar yoksulluk, imparatorluktan Mao devrimine uzanan Çin tarihi, kaderin ağları neler neler yok ki. Okurken ruhum sıkıldı, içim daraldı.
Bir kadın düşünün ki hastalığının tedavisi olmadığını öğrendiğinde "iyi oldu yoksa tedavi için masraf etmeye kalkardık, zaten paramız da yok" diyecek durumda. Ben bütün kitap boyunca en çok da bu Jiazhen'e üzüldüm, en çok onu eleştirdim, onu anlayamadım. Her şeye boyun eğen, kocasının her yaptığını hoşgörü ile karşılayan bu kadın neden kendine ait bir duruş sergilemedi diye düşünüp durdum.
Baştan sona komünizm rejimine ciddi eleştiriler getiren kitap aynı zamanda bir karakter üzerinden Çin tarihini de incelememize fırsat tanıyor. Bu adamın başına da dünyada gelebilecek ne kadar felaket varsa geliyor. Kişisel kayıplarının yanında bir de savaşın berbat yüzüyle tanıştığında başına gelenler de bir kez daha savaştan tiksinmeme sebep oldu.
Bütün bunlar olurken Fugui için üzülememem beni kendimle ilgili şaşırtan şey oldu. Çünkü gerek karısına ve çocuklarına, annesine davranış biçimi gerekse hatalarından asla ders almaması ona sinir olmama sebep olmuştu. Ben sadece onun çevresinde olup onun yaşadıklarından olumsuz etkilenen herkese üzülmekle yetindim. Bütün kitap boyunca bu adamın yaptığı saçmalıklara karşı duracak bir kişinin çıkmasını bekledim ama olmadı.
Tamirci Kadir Bey
Kitabın başında ana karakter sandığım ciğerci Muammer Bey iddiacı, alıngan, çokbilmiş bir adamken asıl kahraman olduğunu sonradan anladığım kardeşi Kadir Bey çalışkan, arabulucu, mütevazı bir adam. Kardeşlerin hayata bakışları ve karakterleri birbirinin tam tersi ama kitabı güzel yapan özelliği de bu.
Behiç Ak daha önce başka kitaplarını da okuyup hayran kaldığım, çok sevdiğim bir yazar ve bu kitapta da beni yanıltmadı. Yine çocukların severek okuyacağı, yetişkinlerin yüzünde tebessüme sebep olacak bir kitap.
Kitapta tüm eski eşyaları tamir eden, onların hatıraları olduğunu, atılmayıp kullanılması gerektiğini düşünen Kadir Bey ve onun bu bakış açısı yüzünden işlerinin yolunda gitmemesinden şikayetçi olan beyaz eşyacı, mobilyacı, nalbur gibi kişilerin çatışması var. Herkes eşyalarını yenilemek isterken tüketim çılgınlığından, eşyanın ruhuna, birikim yapmaktan, kırık kalpleri onarmaya kadar pek çok konuda mesaj var.
İnsanı düşünmeye sevk eden bu kitabı okuyup kapattığımda aklımda şöyle bir soru vardı: "Yenilememiz gereken eski eşyalarımız mı, kendimiz miyiz?"
Canım hayvanlar
Hayvanları seven ve onların dünyasına merakı olan herkesin okuyup faydalanabileceği bir kitap. Çeviri ve dil çok güzel, sade, anlaşılır.
Farklı türde hayvanların (kedi, keçi, fil, balina vb.) yakınlarının ölümü üzerine davranışlarında görülen tuhaf değişimlerden yola çıkılarak yazılan kitap size hayvanların bu şekilde yas tuttuğunu söylemiyor. Tutuyor olabileceklerini söylüyor siz neye inanmak isterseniz serbestsiniz diyor.
Dikkatimi çeken bir konu yas davranışı gösteren hayvanların (yemek yememe, çok uyuma, hırçınlaşma, hastalanma vb.) yanlarına başka bir hayvan geldiğinde zamanla iyileşmesiydi. Birini kaybettiklerinde hayattan geri çekiliyorlar ama onları kabuğundan çıkaracak başka bir hayvanla karşılaştıklarında tekrar yaşama dair umutlanıp devam ediyorlar. Muazzam bir olay.
Müge Anlı Göreve !
Okuduğum ilk Haruki Murakami kitabı ve Japon edebiyatı hakkında çok az bilgi sahibiyim. Yazarın çok sevilen, tavsiye edilen kitapları olduğunu biliyorum. Ama sanırım ben yanlış kitaptan başladım.
Kitapta sadece kitabın anlatıcısı olan karakterin bir derinliği, amacı, bağları ve sebepleri var. Diğer karakterler temelsiz ve sığ kalıyor. Ordan oraya savrulup duruyorlar, şımarıklar, bir görünüp bir kayboluyorlar. Konu bir yerlere bağlanamıyor, olaylar akmıyor.
Kitabın arka kapağında "büyüleyici bir aşkın hikayesi" olarak bahsedilen bu romanda herkes her an birbirinden etkilenebiliyor. Kimin yaşadığı büyüleyici aşk?
UYANMAK İSTEYİŞ
Modern feminist edebiyatın öncülerinden biri olarak kabul edilen Kate Chopin, bağımsızlık özlemi çeken kadınların erkek egemen dünya ile çatışmalarını, o dönemde pek de hoş görülmeyecek bir açık sözlülükle işliyordu. Onun düşüncelerinin ve yazdıklarının bu açıdan değerlendirilmesi ve değerinin anlaşılması çok uzun zaman aldı.
Uyanış romanının çok kolay okunan, akıp giden bir kitap olduğunu söyleyemem. Ama o dönemin şartlarında değerlendirildiğinde oldukça açık görüşlü olduğunu her okur fark eder.
Çocuklarına karşı sorumlulukları olan bir kadın bu durumu ayağına vurulmuş bir pranga olarak görmesi ile kendi başına kararlar alıp yaşamak istemesi ikilemi arasında kalır. Bu iki seçenek arasında kaldığında yaptığı seçimi kitabın en son bölümünde görebiliyoruz. Umarım kendi hayatında sıkışıp kalmış hiçkimse onun yaptığı seçimi yapmaz.
Aşk, evlilik, aldatma, ebeveynlik, sanat, bağımsızlık gibi pek çok alt metni olan bu romanı en çok da kadınların okumasını isterim.
Talihsiz Talihli Oliver Twist
Hem öksüz hem yetim olarak hayatına başlayan, yetimhanede büyüyen, hırsızlık çetelerinin eline düşen, 7 gün boyunca durmadan yürüyen küçük Oliver Twist'in başından neler geçti neler?
-- tat kaçıran ipucu içerir --
Kesinlikle Türk dizisi olabilecek konusuyla zaten birçok sinema filmi de bulunan bu kitap Charles Dickens'ın yazmayı sevdiği 'yaşam mücadelesi' teması etrafında şekilleniyor.
Küçük, masum Oliver o kadar temiz yüzlü bir çocuk ki onu görenler hem iyi hem de suçsuz olduğuna kanaat getiriyor. Defalarca kez dayak yiyen, itilip kakılan, hapse düşmekten hep son anda yırtan bir çocuk. Ama nihayetinde çocuk işte. Çevresinde olan olayları hemen idrak edememesi, isyan etmeyen ağırbaşlılığıyla tam bir çocuk gibi davranıyor ve yaşıyor.
Kitabın sadece Oliver'in ailesi ile ilgili düğümün çözülmesi kısmını çok temelsiz buldum. Hep bir tesadüfler silsilesi arka arkaya gelerek birden olayın akışı değişiyor. Bu kısım biraz acele ile ve atlanarak aktarılmış gibi duruyor.
NOT: İçerisinde iyi ve kötü karakterler barındıran bu kitap 1 cinayet içermesi sebebiyle ilkokul seviyesi çocuklara uygun değildir.
Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Bir Ölüm
Halit Ziya Uşaklıgil'in mai bir gecede başlayıp siyah bir gecede biten, yayımlandığı dönemde büyük ses getiren ilk romanı Mai ve Siyah'ı okumam zaman aldı. Kolay ve akıcı bir kitap değil. Üstelik yazar işleri daha da zorlaştırmak için erkek karakterlerin adlarını öyle bir seçmiş ki bir ara kafamdan dumanlar çıktı. Ahmet Cemil, Ahmet Şevki, Ali Şekip, Sait, Raci, Hüseyin Nazmi... Bir yerden sonra evet kimin kim olduğunu anlamaya başlıyorsun ama kimin adının ne olduğu kafanda karman çorman bir hâl alıyor. Kişileri ayırt edebileceğimiz bir kolaylık sağlamıyor yazar.
--- Tat kaçıran ipucu içerir. ---
En büyük hayali bir matbaanın sahibi olmak olan başkarakter Ahmet Cemil ne uzayan ne kısalan hayatında aslında memnun ve mutluyken birden kız kardeşinin talibi çıkmasıyla hayatında pek çok şey değişiyor. Bu arada bir de aşka düşen Ahmet Cemil aslında her şeyi yapmak için hep geç kalan bir adam. İşten kovulmadan önce istifa edemiyor, kardeşi ölüme sürüklenmeden boşanmasını sağlayamıyor, sevdiği kıza açılamıyor, bir şiir yazıyor onu devam ettiremiyor vs. vs. derken adamın tabiki de hayatı elinden kayıp gidiyor.
Çok sevdiğim, bayıldığım bir kitap olmamakla beraber Türk Edebiyatı Klasiklerini sevenler için günümüz Türkçesiyle basılmış olması bir nimet.
Tek Bir Hatanın Domino Etkisi
Kitap bir lisede ortaya çıkan ve lise 1. sınıftaki bir kızla son sınıftan 2 ve 1 mezun olmak üzere 3 erkeğin malum kasetinin ortalığa düşmesiyle başlıyor. Olaylar birçok kişinin ağzından kronolojik olmayan bir sırayla anlatılıyor. Kasetin ortaya çıkmasıyla başlayan kitap öğrencilerin okula nasıl girdiklerine, okul müdürünün nasıl göreve geldiğine kadar gerilere gidiyor. Olay örgüsü çok karmaşık, bu da okumayı zorlaştırıyor.
Mağdurun daha iyi ele alınmasını ve suçluların gerçekten suçlu bulunmasını isterdim. 14 yaşındaki bir kızla birlikte olan 3 erkeğin 18 yaşını geçtikleri durumda cinsel saldırıyla suçlanmalarını beklerdim. Kızın daha sonra başına neler geldiğini de okumak isterdim. Ama daha çok küçük kızı mağdur değil de olayların sebebi gibi göstermesinden hiç hoşlanmadım. Olayların içine ihanet, boşanma vs. girmesine gerek yoktu. Kitap boyunca en çok üzüldüğüm ve biraz da olsa bağdaşım kurduğum karakter Noelle oldu. O da sonunda herkes gibi kaybedenlerin tarafında yer aldı. Aslında kitapta herkes bir şey kaybetti. Herkes bir bedel ödedi. Ama Noelle ödemesi gereken bir bedel yokken ağır şekilde yara aldı. O yüzden onun adına hep üzüldüm.
Kurgu ve hikaye yetersiz de olsa kitap kendini okutuyor. Ayrıca kitabın sadece yetişkinler için olduğunu unutmayın. Çocukların ulaşamayacağı yerde saklayın.
Yaralı Geyik
Doğumu, yaşamı ve ölümüyle olaylar yaratan bir kadın: Frida.
O kadar güzel yazılmış ve kurgu o kadar iyi ilerletilmiş ki biyografi okumayı sevmeyenler bile bayılarak okuyabilir.
Kitap Frida'nın ailesinin nasıl kurulduğundan, anne babasının nasıl ailelerden geldiğinden başlayarak Frida'nın ölmeden önce günlüğüne yazdığı son cümleye kadar hayatını, başından geçenleri ele alıyor. Bunu yaparken de arada Frida'nın yaşananlarla ilgili kendi yazdıklarına da yer veriyor.
Çocuk felci, trafik kazası, yıllarca süren tedaviler, omurgası, korseler, bacağının kesilmesi, onlarca ameliyat, siyasi bunalımlar, hiçbir şeyi haketmeyen Diego'ya olan saplantılı aşkı, kaçaklar, sığınmacılar, parasızlık, ölümler, karşılıklı ihanet (...) ve tüm bunların arasında başına gelen her şeyi, her hissini resimlere döken bir kadın.
Tüm sanat çevrelerinin övgüsünü kazanırken, Avrupa'da sergiler açarken aslında her bakımdan yapayalnız olması çok üzücü. Aslında Frida'nın hayatı baştan sona çok üzücü. Ama o yine de hayata tutunmak istiyor, yine de yaşamını sürdürmek istiyor. -bir noktaya kadar-
Umutsuzluk ve hayal kırıklıkları zamanla onu ele geçiriyor. Sanki kendine düşman olan kendi bedeninden, aşkından, yaşamdan vazgeçiyor ama onu en çok zorlayan resimden vazgeçmek oluyor. Sağlığı elverişli olmadığı için resim yapamaması onu en üzen şey oluyor.
Bir solukta okunabilecek, sonunda Frida'nın bazı tablolarının ve fotoğraflarının yer aldığı bu kitabı mücadelelerle dolu bir yaşam öyküsü okumak isteyen herkes edinsin.
"Çıkış yolunun güzel olacağını ve asla geri dönmeyeceğimi umarım."
Bekleyenlere ...
Shakespeare'den aforizmalar. Kitap tükenen baskısıyla bulunması zor bir hal almıştı. Farklı yayınevlerinden basıldı. Bendeki güzel bir çeviriydi. Ama nedense bazen aynı cümleleri tekrar kitaba almışlar. Bir sayfada okuduğunuz cümleye 10 sayfa sonra tekrar rastlıyorsunuz. Nasıl böyle hatalar yapılıyor aklım almıyor.
Çerez gibi okunan tatlı bir eser.
Bu arada beklemek gerçekten cehennemdir.
Mesele Gerçekten Gözler Miydi?
Nobel ödüllü José Saramago'nun açıklamadığı bir sebepten görme yetilerini kaybeden insanlar üzerinden yaptığı sistem, ahlak eleştirisi.
Körlüğün ve görmenin sebeplerinin açıklanmasını isteyerek ve bekleyerek okudum. Neden körlük yayıldı, neden ortadan kalktı? Bu kısım biraz temelsiz olmasına rağmen aslında dehşetle karşı karşıya kalan
Masumiyet Çağı'nda Masum Bir Aşk mı Okuduk?
Pulitzer Ödüllü roman 19. yy Amerikan edebiyatının önemli kadın yazarlarından biri olan Edith Wharton tarafından gizli bir aşkı toplumsal yargılar çevresinde bize anlatıyor. Bu anlatımı o kadar yorucu bir şekilde yapıyor ki yarım bırakmamak için zor direndim. Klasikleri severim ve yayınevinin World Romance Classics kapsamında basılan eserlerinden
