Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yasemin

Yasemin
@Hobilikadin
Bazen sevinince annem gibi, rengarenk reçeller dizerim kalbimin raflarına.. Didem Madak
Bütün mutsuz aileler birbirine benzer. Her mutlu aileninse ortak bir sırrı vardır :Sık görüşmemek.
Reklam
"Suyumu kanatlandırdın, taşımı buluta çevirdin, sözümü menevişledin... Sana şükürler olsun ey göklerin ve yerlerin sahibi. Derin uçurumlar üzerinden sevdin beni."
"Artık çatıları ters çevirebilir, içinde yağmur suyu biriktirebilirdim. Sonra saçlarıma sürerdim uzasın diye Trafik lambalarını üçlü göz farı seti olarak görebilirdim Gözlerime sürerdim ne güzel rengarenk. Elektrik direklerini salladığımda dolunaylar dökülürdü Kırılmazdı hiç, hiç kırılmazdı Sofranın ortasına koyardık parlak parlak.. "

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Oturduğumuz masaya birdenbire serçeler doldu. Ihlamur ağaçlarında bir rüzgar, bir rüzgar... Kaşlarının biri bulutlarda, biri toprakta çiçekleniyordu. Elini tuttum, Konya ovasında ekinlerin düğünü vardı. Ey acıdan damıtılmış yaşama sevinci, sen ne güzel, ne büyük, ne değerlisin..."
"İnsan bazı kelimelerin içine sıkışıp orayı yurt edinebilir kendine.."
Reklam
Onu belleğimden daha emniyetli bir yere koymak istiyordum. Aklımı yitirsem, hafızamı kaybetsem bile ona bir şey olmamalıydı.
Birbirimizin içinde yuvarlandık. Ona dokunduğum gün dünyayı eskisi gibi bulamayacağımı biliyordum.
"Gün düşüp akşamın karası beni incecik bir tabaka halinde sarana dek.. "
"İnsanın kendi belirsizliğine rağmen etrafında bir kesinlik araması ne tuhaf..."
... Neydi bu insanların hayvanlara olan nefretinin kaynağı? Bir insanın kalbinde nasıl olur da azıcık can sevgisi olmazdı? Hissettiği fark edilin ağırlığı ile gözleri sulanmıştı, sildi gözlerini. Sevgisizlik resmen bir hastalıktı, henüz tıp dünyasında adı konmamış, insanlığı bozan, yıpratan, dünyayı cehenneme dönüştüren bir hastalıktı ve belki de bulaşıcıydı. ... Dünyadaki en acınası hastalık bu olacaktı,çünkü seni tüm dünyası yapan bir varlığın o yüce sevgisinden eksik kalıp yüreği böylesine coşturan bir duyguyu hissetmiyor olmak Allah'ın sevgisinden ırak kalmak değil de neydi? Bu sevgisizlik bir zamanlar Orhan'a da bulaşmıştı..ama küçücük bir kedi gelip onu bu hastalıktan kurtarmıştı. Her sokağın köşesinde bir can, bizi bu hastalıktan kurtarmak için Allah'ın emri ile nöbette beklemekteydi.
Reklam
Birisinin gözlerinin içine azıcık bakacak bir masalınız olsa, belki kanatlı bir kederle tanrıya ulaşacaksınız. Birisinin parmaklarının ucundan saygıyla öpseniz, avuçlarının içinde soluk alsanız, gamzelerinde boğulsanız, güzellik hepimizi dünya yüzüne çıkaracak. Ayrılık bile güzelleşecek. Arada bir gökyüzüne dokunsanız, toprağı sevseniz, köpekleri kucaklasanız, yıldızları yatağınıza doldursanız, otları öpseniz, çocuklarla konuşsanız, geceyi dinleseniz, fotoğraflarınızı güneşe serseniz...
Geceyi seyrede seyrede öğrendim ki ışık insanın içinde yanmıyorsa yüzüne vurmuyor. Yine de boğucu sıcaklarda bir bardak su gibi güldüğüm olur. Yaşamak tek boyutlu bir eylem değil ki.. Dipten yüze kaç kapıdan geçer insanın duyguları, kim bilebilir?
Bir kuşun bir dala konması neyse öyle bir şeydi varlığı. Gülüşü sisle gün ışığının dokuduğu bir orman gibi gamzeleniyordu.
Yarasını öperek öyle bir bakışı vardı ki, gözlerinde birazcık duran herkes, bir olanaksızlığı yaşama gücüne dönüştürmenin tüm gizini öğrenebilirdi.
107 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.