Öncelikle kitabın ilk sayfaları lorem ipsum tadında olsada yinede okurken sıkıldığımı söyleyemem. Sabahattin Ali’ nin okuduğum ilk kitabı olmasının verdiği hayranlıkla söyleyebilirim ki kitap tam anlamıyla kelime hazinesi... hikaye ve işleniş açısından ise inişli çıkışlı bi heyecana sahip olmasından ziyade insanı aman aman paniğe kapılmaya iten bir temposu olmasada sonunda “bir kitap ancak bu kadar trajik bitirilebilir” demekten alıkoyamadım kendimi. Uzun lafın kısası güzel, çok sıkmayan ama sonu unutulamıyan (-ki aynı derece tahmin edilemeyen) bir kitap olduğunu düşünüyorum. Okumanızı tavsiye ederim, vesselam.
“Seni seviyorum... Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum... Seni istiyorum... İçimde müthiş bir arzu var... Bir iyi olsam!.. Ne zaman iyi olacağım acaba?..”
Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey.
Zeze... Unutamayacağım bir diğer karakterlerden birisi olarak listeye adını yazdırdı...
Açıkcası yokluğun, yoksulluğun ne demek olduğunu biliyorsanız kitabın içinde kaybolmanız çok normal. Yoksulluğun, zorluğun ve hayal gücünün bu kadar derinlemesine anlatıldığı, okurun içine çekildiği daha güzel bir kitap okumadım desem kitaba saygısızlık etmiş olmam. Kitabın etkisinde kalmış olacağım ki kitabın sonu ile ilgili daha bir tahminde bulunamadan kitabın sonu geldi ve bende derin bir yara bıraktı. Kitabı okurken gecenin bir yarısı aile bireylerinize sarılmak hatta biryerde babanıza sıkı sıkı sarılıp öpmek isteyebilirsiniz, gayet normal.
Bir arkadaşım lisede bir öğretmeni tarafından bu kitabı zorla okumak durumunda kalmış. İlk başlarda ne kadar hoş karşılamasamda; ben olsam orta okulda okuturdum..
Okunması ve okutulması gereken bir kitap, vesselam.
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022230,6bin okunma
“Daha çok anlat” dedim.
“Hoşuna gidiyor mu?”
“Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“Gider gibi yaparız.”
Zeze... Unutamayacağım bir diğer karakterlerden birisi olarak listeye adını yazdırdı...
Açıkcası yokluğun, yoksulluğun ne demek olduğunu biliyorsanız kitabın içinde kaybolmanız çok normal. Yoksulluğun, zorluğun ve hayal gücünün bu kadar derinlemesine anlatıldığı, okurun içine çekildiği daha güzel bir kitap okumadım desem kitaba saygısızlık etmiş olmam. Kitabın etkisinde kalmış olacağım ki kitabın sonu ile ilgili daha bir tahminde bulunamadan kitabın sonu geldi ve bende derin bir yara bıraktı. Kitabı okurken gecenin bir yarısı aile bireylerinize sarılmak hatta biryerde babanıza sıkı sıkı sarılıp öpmek isteyebilirsiniz, gayet normal.
Bir arkadaşım lisede bir öğretmeni tarafından bu kitabı zorla okumak durumunda kalmış. İlk başlarda ne kadar hoş karşılamasamda; ben olsam orta okulda okuturdum..
Okunması ve okutulması gereken bir kitap, vesselam.
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022230,6bin okunma