EdebiyatYaşamSanat
'İstediğiniz cevapları vermeye gelmedik'
Edebiyat dünyasında yeni şeyler söylemek için gençlerin de söz hakkı alması gerekiyor.
youtube.com/channel/UCbMgpX...
Mahfel Dergisi şairlerinden Ahmet Özdemir, "Avrel" isimli kitabında yer alan bir şiirinde "durma, bana bozgunundaki şehri anlat!" demektedir. Muhammed Münzevî'nin şehre bodoslama girişi, böylesine bir anlatı mıdır?
Bodoslama girdiği şehir, onun bozgunundaki şehir midir?
Bunun cevabı, onun kitabında iki bölüme ayrılan şiirlerinde saklıdır. Şehre varır şair ve barkodlu binalar avuçlarına batmaktadır. Ancak kitabın devamında yer alan şiirlerde kendisine şu telkinin verildiğini duyar: "Bana dediler, şehri tanımazsan, şair olamazsın."
Bu sözü zihnine kazıyarak yazmıştır her şiirini Münzevî, harflerini harp bilerek kendisiyle hep savaşmış ve her şiirinde kendisiyle savaşından galip çıkmıştır.
Söylediklerim bu yana, Münzevî'nin şiirleri, kendi zihninin, genelde de kendi dünyasının bir dışa vurumudur. Onun şiirlerini okurken telmihlere dikkat etmek, kullandığı kelimelere kulak kesilmek önemlidir. Zira bu kelimeler, bu telmihlere verilen dikkat, onun zihnine dokunmak demektir. "Kışın Bittiği"nde onun Ülkü Tamer'le kurduğu bağı görmek, Dört Darabesk Havası'nda İsmet Özel'in" Üç Frenk Havası"nı anımsamak gibi.. Daha da derinlere inildiğinde bazı dizelere bile sızmıştır bu küçük telmihler ve bu telmihler, kendisini izlemeye doğru el uzatır.
Sözün kısası,"Şehre Bodoslama", Münzevî'nin büyütüp beslediği ve edebiyat camiasına kazandırdığı bir çocuk. Öyle bir çocuk ki, her çocuk gibi ilgi bekleyen ve bu ilginin karşılığını almak isteyen. Bana da, bize de okuru bol, üzerine düşüneni, konuşanı bol olsun, demek düşer ve sözlerimi burada sonlandırmak isterim.
Şehre BodoslamaMuhammed Münzevi · Klaros Yayınları · 202019 okunma
Canı hiçbir şey yemek istemiyordu. Hiçbir şey yapmak istemediği gibi... Böyle anlarda mecburiyetlerini toplayıp bir denize savurmak geliyordu içinden. Denize, hem nasıl denize. Masmavi... Hem nasıl uçsuz bucaksız... Yapabildiği tek şey deniz mavisi nihalesinin üzerine çaydanlığı koymak oldu.
Ah kendim, seninle anlaşabilseydik keşke. Öyle güzel olurdu ki, hiçbir söz anlatamazdı bu hoşluğu. Alay edenler elbette olacaktır, kendimiz bizim ta kendimizdir diye, ama yalan, biliyorum. Kendimiz, bizden öte, bizden başka.
.....
''Sokrates Savunuyor isimli eser, sizlere ilk bakışta Platon'un yazmış olduğu Sokretes'in Savunması adlı metni çağrıştıracaktır. Siz okurların çağrışımı doğrudur çünkü Oflazoğlu, bu oyunda felsefî bir metni, felsefî bir kişiliği dramatik bir metin gerçekliğinde işlemiştir.''
......
Oğuz Atay 'ın vefatının 43. yılında saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.
Çünkü hepimiz hayatın bir yerinde ''tutunamıyoruz''
Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken adlı eserini şu cümleyle bitiriyor:
"Ben buradayım sevgili okurum sen neredesin acaba?"
Ve
Mahfel Dergisi olarak onun diliyle diyoruz ki;
''Biz buradayız sevgili okurlar siz neredesiniz acaba?''