Ama ne önemi vardı artık? Herkesin öyle bir hikayesi yok muydu? Başlayıp da bitiremediği. Çünkü kimsenin dinlemediği... İçine atmak, diye bir şey varken, anlatmaya ne gerek vardı?
Yllardır ayni şeyi yapmanın insanı nasıl körelttiğini bilirsiniz. Ertesi gün uyandiğında hiçbir değişiklik olmayacağını bilmek, kendini açma-kapama düğmesine başkasının bastığı bir makinenin herhangi bir parçası gibi görmek. Bunları fark edince makinenin diğer parçalarından netret etmeye başlıyorsunuz, çünkü onlar hiçbir şeyin farkında değiller. Yeni bir halı, yeni bir araba almak ya da ne bileyim, hafta sonunda yeni bir çay bahçesi keşfetmek hayatlarındaki en büyük değişiklik.
-"Öyleyse neden yüreğimi dinlemek zorundayım?"
-"Çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın. Hatta onu dinlemiyormuş gibi yapsan da o gene oradadır, göğsündedir; hayat ve dünya hakkında ne düşündüğünü sana tekrarlamayı sürdürecektir."