Bu insanlar dev midir
Yatak görmemiş gövde midir
Bir yara açar boyunlarında
Kolkola durup bağırdıklarında
-Ya kurbanın olam
Dağlar önüme durmuş
Ki dağlanam
Çekip pırıl pırıl mavzerler çıkardılar oyluk etlerinden
Durdular ite çakala karşı yarin kapısında
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun
Unutma, dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim
Bir adam...tutmuş yüzünü yağmurlara
Bir kadın...kendi kuyularında ıslak ve hüzünlü
Söylüyorsa hâlâ bir incelik türküsünü
Sevgiye inandığından,sevgisiz olduğundandır...
O çocuk oturmuş çarşılar ortasına
Bir güz kederiyle iplik iplik ağlıyor
Babam olsaydı
babam olsaydı
babam olsaydı...
Işıklı vitrinler önünde simsiyah bir leke
Çocuk ağlamıyor
Almış kanatlarına bütün özlemlerini
Bir turna sürüsü gözlerinin burcunda
Akşamı parçalaya parçalaya uçuyor...
Ne demiş Oscar Wilde;"Aptallık en büyük günahtır!" Ben de bu söze nazire olarak şöyle diyorum:"Şarlatanlık doğruya,dolayısıyla bilime karşı işlenmiş en büyük suçtur."