Uzun bir kitap, karmaşık bir kitap. Ama bir o kadar da açık şeyler var. Okuyup anlamak zor belki, ama ben çok şey buldum. Gerçekten okuyan da çok şey bulur. Uzun uzun anlatmak istemiyorum, bu kitap için en azından öyle yapacağım. Anladığım tek şey anlaşılmak ve dinlen(il)menin ne kadar önemli olduğu. Oğuz Atay demiş ki; dinlemekten sevmeye, konuşmaktan düşünmeye hiçbir şeyi yarım yapmayın, yarım yorgunluklar yüklemeyin. Bu yüreğimizi yoruyor. Sonra bu yorgunluklar ne dinlememize, ne de başka şeylere olanak sağlıyor. Aslında hepsi bu; yorgunluk, yorgunluklarımız. Her şeye yetişmek isterken, hiçbir şeye yetişemememiz. Şimdi bir şeyleri daha iyi anlıyorum. Yetişmemiz gereken şeyler her geçen gün artarken üstelik, her çağ üstüne koya koya ilerliyor.
Allah gönlünüze ferahlık versin sevgili okurlar.