Okuduğum en güzel mitolojik romandı. Araştırmadan, hakkında fikir sahibi olmadan direkt okudum o yüzden bir beklentim yoktu iyi ki de öyle yapmışım soluksuz okudum. Kitaba mitolojik bir canlının kendi yaşamını doğumundan itibaren anlatışıyla başlıyorsunuz. Her detay kusursuzca ilmek ilmek işlenmiş. Hayâl dünyanız bir an olsun kitaptan kopup gerçek dünyaya geçiş yapmak istemiyor. Ana karakterin ismi Kirke. Öyle hepimizin hayâl edeceği türden kusursuz, güzeller güzeli bir su perisi değil. Aksine kusurlarına kabahatler karıştırmakta mahir, ailesi tarafından sevilmeyen ve yıllarca benimsenmeyen, çirkin bulunan bir peri. Babası gibi güçlü, kusursuz, harikulade bir yaratığın sarayında ona hayran büyürken aşk ile tanışınca bir perinin nasıl cadıya dönüştüğünü görüyorsunuz. Tanrıların gözetiminde âşık olma, genç kız olma, güçlü bir kadın olma, anne olma, evlat olma, kardeş olma... Her duygu çok yoğun işlenmiş. Kirke gibi hayatı boyunca etrafı tarafından görmezden gelinen, sevilmeyen, sevilmemek şöyle dursun sebepsizce nefret beslenen ve aşağılanan bir varlığın karşılaştığı en ufak sevgi karşısında neler yaptığını satır satır okumanızı tavsiye ederim.