Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

özduyum

330 syf.
4/10 puan verdi
·
28 günde okudu
Livaneli’nin okuduğum ilk kitabı
Son Ada
Son Ada
idi. 2 yıl önce ortaokuldaki Türkçe öğretmenim Hayvan Çiftliği’nden sonra okumamı önermişti. O zaman hoşuma gitmişti Livaneli’nin yazım tarzı, olaylara yaklaşımı fakat şimdi okuduğumda anlatımı ve olay örgüsü beni pek tatmin etmedi. Ahmet ve Mehmet Arslan etkilendiğim kitap karakterleriydi. Kitap karakterlerinin kendinden önce yaşam bulmuş karakterlere atıfta bulunması çok hoşuma gidiyor. Şimdi merak ettiğim tek kitabı Serenad fakat verimli okumak istiyorum ve eğer Serenad beklentimi karşılayamazsa hem hayalkırıklığına uğrayacağım hem de vakit kaybetmiş olacağım. Kararsızım, Zülfü Livaneli’yi okumak yerine dinlemek daha cazip geliyor artık.
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019105,5bin okunma
Reklam
175 syf.
7/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Samipaşazade Sezai! Liseye başladığımdan beri adını duyduğum yazar... Toplum için yazmış.Tanzimat dönemi hep “Meddah oyunları gibi yazar, teknik açıdan zayıftır...” gibi cümleler kurarız derslerde. Bundan dolayı okumaktan çok çekinmiştim önceleri. Sonra fark ettim ki iyi bir “Türkçeleştirme” ile okumak çok daha zevkli oluyormuş! Ren Yayınlarını ilk defa okudum. Kitaptaki yazı puntosu fazlasıyla büyüktü. Tutunamayanlar’da bir cümle vardı sanırım şöyleydi: “Kitaplardaki punto büyüklüğü arttıkça okuryazarlık oranı azalıyor...”. Kitabı okurken sürekli bu cümle yankılandı beynimde. Bu punto meselesi dışında memnun kaldım. Yazım, noktalama hatası yoktu ve kapak gerçekten güzel hazırlanmıştı... Kürk Mantolu Madonna’nın YKY dışındaki kapakları beni gerçekten üzüyor. Samipaşazade’nin kalemine gelirsek... Sayın Ziyagil kadar övülmese ve anlatılmasa da kurgu açısından iyi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca yazıldığı dönem düşünüldüğünde toplumu ve kültürü koruma isteğini çok güzel yansıtmış. Belki zamanında bu kitap okunsaydı Servet-i Fünun yazarlarına yer açılmayacaktı... Nedense aklımda tonton, sevimli bir amca gibi canlanıyor Samipaşazade Sezai. Ben bu beyefendiyi pek sevdim!
Sergüzeşt
SergüzeştSamipaşazade Sezai · Ren Kitap · 202046,1bin okunma
284 syf.
9/10 puan verdi
·
42 günde okudu
7 ay aradan sonra Oğuzcum Atay! Öyle özlemişim ki... Oğuz Atay’ı ilk okuduğumda bu samimiyete henüz dahil olamayacağımı düşünüp uzak durmuştum bu hitaptan. Kitabı okurken tüm gençlere (bilhassa mühendislik fakültelerinde okuyanlara) sordum “Kim bu Mustafa İnan, tanıyor musunuz?” Yirmi kişiye sordumsa yalnız bir kişiden olumlu yanıt aldım. O da
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnanOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202017bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
289 syf.
5/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Ana karakterimiz Christopher Boone, farklı bir çocuk. Her çocuk farklıdır fakat Christopher daha farklı. Ona göre yaptığı “farklı” hareketlerden birkaçı şu şekilde: 1- Üzgün ya da kızgın olduğunda bir şeyleri kırmak. 2- Fransa’dan nefret etmek. 3- Diş fırçasına biri dokunduysa kullanmayı reddetmek. 4- Sarı ya da kahverengi şeyleri sevmemek, yememek, dokunmayı reddetmek. 5- Aptalca şeyler yapmak. Diğer karakterler malum anne, baba, komşular ve kendisine vurulmasından hoşlanmayan polisler. Christopher’ın komşusunun köpeğinin ölümü kitap yazmaya değer miydi? Hem bir köpeğin ölümünü kim umursardı ki? Christopher için köpekler insanlardan çok daha arkadaş olunası varlıklar, ayrıca espri yapamamaları mükemmel bir şey. Çünkü espriler aptalcadır ve espriler yüzlerce anlama gelebilir. Matematik, gerçek hayat ve espriler gibi değildir. Her problemin yalnızca bir tane çözümü olur. Matematik gerçek hayattan daha gerçektir, asal sayılar da. Yazar, Mark Haddon, bir çocuğun gözünden olaylara bakmakta çok başarılı. Yazarın üslubunu Kardeşimm Benim adlı kitabın yazarı Cynthia Lord’a benzettim. Matematiği sevmeme rağmen pek yapamayan biri olarak söylüyorum ki artık matematik ödevlerimi daha dikkatli yapacağım çünkü bir köpeğin ölümü ve matematik tüm dünyayı değiştirebilir.
Süper İyi Günler
Süper İyi GünlerMark Haddon · İş Bankası Kültür Yayınları · 20163,227 okunma
254 syf.
9/10 puan verdi
·
66 günde okudu
Çok sevdiğim bir öğretmenimin önerisi üzerine yaklaşık 2 yıldır kitaplığımda ve okunacak kitaplar listemde bulunan kitap: İçimizdeki Şeytan. İlk Sabahattin Ali romanım Kürk Mantolu Madonna olmuştu. Okurken bilmediğim tüm kelimeleri çıkarmış ve kelime dağarcığıma yeni kelimeler eklemiştim. Ayrıca yazarın üslubunu öyle beğenmiştim ki... İçimizdeki Şeytan’a başlarken de Kürk Mantolu Madonna’nın bıraktığı güzel hissi bırakmasını diledim. Pek akıcı olduğunu söyleyemem fakat anlatım öyle güzeldi ki günlerce en son kaldığım sayfanın etkisinden çıkamaz olmuştum. Ana karakterlerin yaşadığı sefaleti ve yorgunluğu kendimde hissettim. Mutlaka Sabahattin Ali okunmalı, popüler kitaplarıyla yetinmemeli, bütün kitapları okunmalı.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019172bin okunma
Reklam
%53 (320/594)
2/10 puan verdi
Bu kitabı internet üzerinde kitap ararken bulmuştum. Sitelerde yapılar eleştiriler olumlu yönde olduğundan kitabı satın aldım. Mükemmel olmasa da iyi bir şeyler bekliyordum fakat sonuç beni çok şaşırttı. Çünkü kitabı gerçekten kötü buldum. Bir kitabın konusu ne kadar iyi olursa olsun yazım yanlışı gördüğümde soğuyorum o kitaptan. Benim Balığım Yaşayacak hem konu hem de yazım bakımından kötüydü. Hayatımda ilk yarım bıraktığım kitap olacak. Ayrıca yazarın üslubunu Sarah Jio'ya benzettim. İki farklı zamanda yaşayan iki karakter ve birkaç ortak nokta. Klişeleşmiş olduğunu düşünüyorum. 1K platformunda pek bilinen bir kitap değil ancak eğer okuma listesinde bulunduran varsa hayatından 600 sayfa çalmamasını öneriyorum.
Benim Balığım Yaşayacak
Benim Balığım YaşayacakRuth Ozeki · Parodi Yayınları · 2015748 okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Küçük Prens ile tanışmam 10 yaşındayken olmuştu. İlk okumamda "Aman ne saçma bir kitap, benden küçükler okumalı bunu." deyip kenara atmıştım. Şimdi bundan öyle utanıyorum ki... Küçük Prens tüm yetişkinlerin başucu kitabı olması gereken kitaplardan biri. Çünkü insanlar büyüdükçe birer çocuk olduğunu unutuyorlar. Çocukluğumu unutacak kadar büyümedim henüz, fakat unutma ihtimalimden korktuğumdandır ki kütüphanemde her görüşümde tekrar okurum. Her okuyuşumda da önceki okuduklarımda kaçırdığım yerleri görürüm. "Küçük Prens'in uğradığı küçük gezegenlerdeki o tuhaf adamların hepsi bugün günlük hayatımızda karşımıza çıkan insanlar,hatta doğrudan bizleriz. Bir kısır döngü halinde durmadan çok ciddi olduğunu düşündüğümüz şeyler yapıyoruz ve bu sırada hayata dair birçok güzel şeyi gözden kaçırıyoruz; sevmeyi, hayal kurmayı, değer vermeyi, sahiplenmeyi... Gerçekten küçücük gezegenlerimizde öyle yalnızız ki! Mantara dönüşmemek için, robotlaşmamak için dünya telaşında kaybolmamak için; kafamızı biraz olsun hesap defterlerinden kaldıralım. Çocukluğumuzu neredeyse bulup çıkaralım,sarılıp öpelim. Oyun oynayalım. Yaralarını saralım. Edip Cansever'in de dediği gibi, 'Tanrım bize bir salıncak! Taş kesilmemek için...' "
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Can Çocuk Yayınları · 2015235,4bin okunma
724 syf.
9/10 puan verdi
·
54 günde okudu
Leyla ile Mecnun izlerken yoldan geçen bir yabancı gibi görmüştüm Oğuz Atay'ı. Türk edebiyatı okumaya başladığımda bu yabancıyı tanımak istedim. Tanışmam zor oldu biraz, anlamakta zorlandım önceleri. Zaman geçtikçe onunla aynı şeyleri düşündüğümü fark ettim. Düşüncelerimin benden habersiz satırlara dökülmüş olduğunu gördüm. Böylece tüm kitaplarını okumam gerektiğine karar verdim. Kitabı bitirmem çok uzun sürdü fakat uzun sürede bitirmemin nedeni 724 sayfa olması ya da kitabın sıkıcı olması değildi - son derece akıcı olduğunu da söylemem- . Kitabı uzun sürede bitirmemin asıl sebebi her cümleyi dinç bir zihinle gerçekten anlayarak okumak istemem oldu. Sanırım 1K platformunda okuduğum bir Tutunamayanlar incelemesinde " Oğuz Atay'ın satırları yazarken sizinle dalga geçerken güldüğünü ya da sizin acınıza ortak oluşunu hissedebilirsiniz. " gibi bir cümle yazıyordu. Oğuz Atay tam anlamıyla o duyguyu hissettiriyor. Kitabın kalınlığına gelirsek her kalın kitapta olduğu gibi gelişme bölümüne girmek uzun sürdü. Giriş kısmının sıkıcı olduğunu düşünmüyorum fakat okuduğum ilk Oğuz Atay kitabı olduğundan, ince eleyip sıkı dokumak istediğimden olacak 2 ay kadar giriş bölümünü okudum. Kitabın 300. sayfasından sonra okuma hızım yazarın anlatımını çözmeye başlamamla arttı ve kitabı nasıl bitirdiğimi anlamadım. " Şu anda sana güzel bir söz soyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim. Yine de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek : Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda. "
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,9bin okunma
70 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Tutunamayanlar'dan yorulup küçük bir ara vermek için kitap almaya gittim. Kitapçıda gözüme bu kitap çarptı. Her yerde övgüyle bahsedilip mutlaka okunması gereken kitaplardan biri olduğundan hiç düşünmeden satın aldım. Hem daha önce bu büyük yazarı okumamış olmanın verdiği utancı silmiş olurum diye düşündüm. Okuduğum en güzel kısa kitap olduğunu söyleyebilirim. Bayan C'nin 24 saatinin bıraktığı izi okurken betimlemenin gücüne kapılacak ve kendinizi hikayenin anlatıldığı odada bulacaksınız. Eğer siz de olayların karmaşıklığından kaçmak, soluklanmak istiyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,1bin okunma
341 syf.
6/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Spoiler içerir. Normalde çok hızlı kitap okumama rağmen 2 ayda "Artık bitsin." diyerek okuduğum bir kitaptı. 2 ay boyunca kavgalarına, mutluluklarına, çaresizliklerine misafir olduğum insanların ölümünü öğrenmek gercekten buruk bir duyguydu. Anne, toplama kampında hastayken bile Peter için hissettiklerini, Bayan Van Daan'ın toplama kampındakilere nasıl sitem ettiğini hissedebiliyorum.
Anne Frank'ın Hatıra Defteri
Anne Frank'ın Hatıra DefteriAnne Frank · Epsilon Yayınevi · 20227,6bin okunma