Aşk nedir,diye düşünmüyorum.Galiba Stendhal,insanların en mühim,en büyük icadı diyor.Zaman zaman herkes bir şeye benzetmiş.Üstüne ciltlerle kitap yazılmış.Halledilmiş bir mesele değil.Var mı yok mu o da meçhul.İnsandan başka hiçbir hayvanda yok...Ben de onu bir şeye benzetmeye çalışsam,olur mu dersiniz?
Bir tren düşündüm.İki kişilik bir kompartıman.Öteki yolcunun hangi istasyonda ineceğini düşünmüyorum bile.Ovaları,karlı dağları,akarsuları,kayaları,çölü,vahaları,küçük şehri,trene bakan öküzleri,yolculara ayıp işaretler yapan çoban çocuklarını geçtik.Gözümüze kırların,akarsuların,stepin,küçük kulübelerin,öküzlerin,çoban çocuklarının;kiminin sükûnu,kiminin çağıldayışı,kiminin penceresinin ışığı,uçsuzluğu,kiminin hüznü,hayreti,kıskançlığı çöktü.
Hava kararmak üzere.Bir istasyonda duruyoruz.İçimizden güzel şeyler geçiyor,işte yolcu da bindi,söylemeliyiz,konuşmaya başlamalıyız.Seyahat bitmek üzere.
Beğenmedim.Ömrü seyahate,aşkı bir durağa,sevgiliyi yolcuya benzetmek de ne oluyor?