Kötü saydığınız her şeyi feda edip , iyi saydığınız her şeye ulaştınız . O halde , çevrenizdeki dünyaya bakınca neden dehşetle büzülüyorsunuz?
Bugünkü dünya sizin günahlarınızın bir ürünü değil , sevaplarınızın bir ürünü .
“Dagny, acı çekmiyorum demedim. Ama ben acı çekmenin önemini biliyorum. Acıyla savaşmak, sonra da onu kenara atmak gerektiğini, onu, insanın kendi ruhunun bir parçası olarak kabul etmemek gerektiğini, varoluş üzerinde kalıcı bir yara saymamak gerektiğini biliyorum."
İnsan bir kuşu, yavrusunun kanat tüylerini yolar, sonra onu kendi kendine yaşasın diye yuvadan dışarı iterken görse, dehşete kapılır, oysa insanın kendi yavrusuna yaptığı tam da bu, diye düşündü.
Duyguları gözlemlemekten hoşlanırdı. Duygular karşıdaki kişinin bilinmeyen kişiliğinin karanlığına asılmış kırmızı ampuller gibiydi ve duyarlı noktaları işaretlerdi.
"Yine de insan onlar. Ama onlara, kendilerini başkalarının içinde aramaları öğretilmiş. Oysa hiç kimse, hiçbir türlü özsaygıya ihtiyaç duymayacak kadar salt bir alçakgönüllülüğe varamaz. Sağ kalamaz o zaman. Bu yüzden de, yüzyıllar boyunca hayırseverliğin, kendinden vermenin en yüce ideal olduğu doktrini öğretildiği halde, insanoğlu bunu kabul ederken, tek kabul edebileceği biçime sokmuş. Özsaygısını başkaları kanalıyla aramış. Elden düşme yaşayarak...."
Sayfa 1026 - Plato Film Yayınları 3.Baskı: İstanbul, Mart 2003 Çeviren: Belkıs Çorakçı DişbudakKitabı okudu
"Demek siz tüm insanları sevdiğinizi düşünüyorsunuz, öyle mi? Siz sevgi nedir, bilmiyorsunuz. Bir grev fonuna iki dolar yolluyor, görevinizi yaptığınızı mı sanıyorsunuz? Sizi koca budalalar! Hiçbir bağışın değeri yoktur, ancak sizin için de kutsal olan bir şeyi bağışlarsanız değeri vardır. Ruhunuzu verin. Bir yalana mı? Evet, eğer başkaları inanıyorsa! Kandırmacalara mı? Evet, eğer başkalarının buna ihtiyacı varsa. Kalleşliğe, hileye, suça mı? Evet! Kendi gözünüzde en aşağılık, en çirkin olan şeylere. O eşsiz küçük egonuza karşı bir tiksinti hissettiğiniz zaman, ancak o zaman benliğinizi gerçek barış anlamında silebilir, kendi ruhunuzu insanlığın o engin ruhuyla birleştirebilirsiniz. Özel bir egonun o daracık, tıkış tıkış deliği içinde, başkalarını sevmeye yer yoktur. Boşalın ki doldurulabilesiniz..."
Sayfa 502 - Plato Film Yayınları 3.Baskı: İstanbul, Mart 2003 Çeviren: Belkıs Çorakçı DişbudakKitabı okudu