Sabahattin Ali'nin her yeni okuduğum kitabında ne kadar büyük bir yazar olduğuna olan inancım katlanarak artıyor. Keza Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna kitaplarını karşılaştırmakta bu düşüncenin ne kadar haklı olduğunu gösterir cinsten çünkü mesela bir tarafta başkaldıran, vakur, aşkı ve inandıklarını yapma konusunda kelimenin tam anlamıyla "gözünü budaktan sakinmayan" Yusuf, diğer tarafta korkak, içine kapanık, hayatta ki en büyük olgusu (aşkı) için bile savaşamayacak kadar güçsüz Raif var. Böyle söyleyince çokta etkilenecek bir nokta yokmuş gibi duruyor. Ancak iki karakterinde ruh haline girerek kitap yazan üstelik bunları her okuyana yazardan bir parça varmış hissi veren üstün hayal gücü Sabahattin Ali'yi kendi küçük dünyamda yüceltmeme yetiyor da artıyor bile.
Sadece Kürk Mantolu Madonna'yı yorumlayacak olursam edebi yönden çok iyi bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yazarımızın anlatımından Berlin sokaklarını gözümüzde canlandırmak, Maria Puder'in ilahi güzelliğini tasavvur etmekte kitabın ayrı zevkli yanlarıydı. Betimlemelerin biraz fazla olduğunu düşünsem de sosyal sınıf farklarına ve sosyal statünün insanlar üzerindeki etkisine, bilinç altım mi kaydı yoksa Ali mi öyle olmasını istedi tam olarak idrak edebilmiş değilim.
Okumayı düşünen herkese ısrarla tavsiye ederim, kesinlikle okunması gereken bir baş yapıt...