Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şükrü

“Amacı olmayan ruh, yolunu kaybeder;çünkü her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.”
Reklam
“Arasıra, direnmeden veya heyecana kapılmadan düşüncelerimizi değiştirdiğimizi görürüz. Oysa bize yanıldığımız söylense direnir ve düşüncelerimizi sonuna kadar savunuruz. Açıkça görülüyor ki, bizim için önemli olan gerçekte o fikirler değil, tehdit karşısında kalan gururumuzdur.”
“Bir kişinin yüzünde taşıdığı ifade, sırtında taşıdığı giysiden daha önemlidir.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Kendimi bildim bileli, bütün günlerimi, haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden, bir insanı aramakla geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım.”
“İçimde, bir yolculukta tanışıp alıştığım, fakat pek çabuk ayrılmaya mecbur olduğum bir insana veda eder gibi bir his vardı. Artık bu sergiye ayak basamayacağımı biliyordum. İnsanlar, hiçbir şey anlamayan insanlar, beni buradan da kaçırıyorlardı.”
Reklam
“Zaten muhitimden uzak duruşumun, vahşiliğimin bir sebebi de kitaplarda tanıştığım ve benimsediğim insanları muhitimde bulamayışım değil miydi?”
“Yalnız boş, bomboş mahluklardı. Yaptıkları münasebetsizlikler hep buradan geliyordu. İçlerinin esneyen boşluğu karşısında ancak başka başka insanları küçümsemek ve aşağılamak, onlara gülmek suretiyle kendilerini tatmin edebiliyorlar, şahsiyetlerinin farkına varıyorlardı.”
“İnsanlara ne kadar çok muhtaç olursam onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu.”
“Hayal edilebilecek en mükemmel izolasyonla. Hiçbir şey yapmadılar, bizi tamamen bir hiçliğe mahkum ettiler. Çünkü bildiğiniz gibi dünyada hiçbir şey, hiçlik kadar insan üzerinde baskı yapamaz.”
“Kendini bir kez keşfetmiş olan kişinin bu hayatta kaybedebileceği hiçbir şey olamaz. Ve insan bir kez kendini anladıysa, artık bütün insanlığı da anlar demektir.”
Reklam
O geceden elde ettiğim güçle besliyordum kendimi. Yolumu ne tarafa çevirdiğini sorgulamıyordum; belki de başkaların günah olarak yaftaladığı başka uçurumdan atacak ya da beni göklere çıkaracak. Her ne kadar olacaksa, bunu öğrenmek istemiyorum. Çünkü sadece kendi kaderlerini bir gizemin içinde yaşayan insanların gerçekten yaşadığına inanıyorum.”
“Ve içimde beliren bu durgunluğun ne kadar ilerlediğini aniden fark ettim hiçbir yere tutunmadan, bir yere kök salmadan, bir akarsuyun üzerinde kayıyormuş gibi yaşıyordum ve bu soğuk atmosferde bir cesedin varlığı dolaşıyordu sanki; gerçi henüz çürümenin etkisiyle oluşan o kötü koku hissedilmiyordu ama bedene yerleşen soğuk ve acımasız halle birlikte, gerçek ölümün getirdiği görüntüye sahiptim.”
“Elbette görünecek. Istırap karşılığında kazanılan şeylerle kıyaslandığında, şu andaki mutluluk çok sefil kalır. Ve tabii ki istikrar, istikrarsızlık kadar gösterişli değildir. Mutlulukta, şanssızlığa karşı verilen mücadelenin ihtişamlarından hiç biri yoktur. Günahla mücadelenin veya ihtiras ya da şüphe nedeniyle ölümüne alt üst oluşların görkemini bulamazsınız mutlulukta. Mutluluğun yüce bir yanı yoktur.”
“Egemen iyilik anlamında mutluluğa olan inançlarına yitirmelerine neden olabilir ve asıl amacın daha derinde bir yerlerde, fiziksel insanın ötesinde bulunduğuna inanmaya yönlendirebilirdi. Yaşamın amacının, mutluluğun sürekli kılınması değil, bilincin yoğunlaştırılması ve arınması, bilginin zenginleştirilmesi olduğunu düşünmeye itebilirdi insanları.”
“Her şeyin ulaşılabilir olduğu bir dünyada hiçbir şeyin anlamı yoktur.”
“Her şey iyiydi eskiden; güler yüzlü ve dostçaydı her şey.”
Reklam
“Pistiler; ama pislikleri, çamura düşen ya da yağmurlu bir günde kirlenen erkek çocukların göze batan pisliği değildi.”
“Birinden korkunca ondan nefret edersiniz ama boyuna da düşünüp durursunuz onu. Kendi kendinizi aldatırsınız; aslında kötü değildir dersiniz. Ama onu görünce, tıpkı nefes darlığına tutulmuş gibi olursunuz, soluk alamazsınız.”
“Ama şimdi güneş ışınları kayayı yandan aydınlatıyordu ve nerede olmaları gerekirse oradaydı gölgeler. Ralph, yabancısı olduğu derin düşüncelere daldı yeniden. Eğer bir yüz, üstten ya da alttan ışık aldığına göre değişiyorsa, neydi bir insan yüzü? Her şey neydi?”
“Her yolu kendin bulmak zorunda olduğun ve çoğu zaman ayağını nereye bastığına dikkat etmen gerektiği böyle bir yerde yaşamanın, onu ne denli bezdirdiğini anlayıvermişti.”
“Yanyana yürüdüler. Ayrı ayrı yaşantıları, ayrı ayrı duyguları olan iki kıta gibiydiler; bir ilişki kurulamıyordu aralarında.”