İnsana en çok şiir yakışıyor,
Sonra yeryüzüne yağmur,
Gökyüzüne mavi...
Ve en çok insana vefa yakışıyor,
Yüreğe sevda,
Gözlere haya...
Ve en çok yaşamak yakışıyor,
İnsanca, sevdaca, duruca
Belki yine gelirim, Ahmet Telli
Onun güzelliğini herkes görüyorsa o bence az güzeldir.
Herkes biliyorsa o bence hiç güzel değildir.
Onun güzelliğini yalnız ben görüyorsam bu sevgidir.
Yalnız ben biliyorsam bu aşktır.
Hiç kimse görmüyorsa bu yalnızlıktır.
Kurşun yemiş gibi susar
Gözbebeklerime karşı
Susar da
Açılıp yol verir şehir
Sade radyolarda bir gamlı hava
"Elaziz uzun carşı"
Firarda gözüm yok
Namussuzum yok
Yok pişmanlık bir halim
Yaslanıp
Bir cigara yakmak isterim
Dumanı cevahir değer
Mağlup mu desem mahçup mu
Ama ikisi de değil
Ben garip sen güzel
Dünya umutlu
Öyle bir tuhafım bu akşamüstü
Sevgilim
Canavar götürür gibi
Iki yanım
Iki süngü
Evet önümüz bahardır biliyorum Leylaklar açacak biliyorum
Kiraz da çıkacak yakında
İyi şeyler söylemek de gerek
Biliyorum
Sevgilim güzelim bir tanem
Biliyorum da
Şimdilik bağışla…
Çekil git karşımdan Rozê
Görmesin gözüm
Bu ne çirkef bir hal, bu ne perişan durum
Asimilasyon politikasına mı
Yenik düştün Rozê
Nerede xeftanın, şalın, fistanın
Ne bu süslü kıyafetler
Ne bu kültüründen kopmuşluk
Çırılçıplaksın inan gözüm de
Üzerinde kendine ait bir şey yok
Burjuvaziye mi esir düştün yoksa
Nerede kaybettin kendini Rozê
Hangi metropolde
Hangi kent rehin aldı seni
Özünden edip
Kimlere kandın, hangi söze
Ne kadar yabancısın kendine öyle
Bana, coğrafyamı giyin de gel Rozê
Kürt kadını kendi kıyafetinde güzel