Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlyas Bora Ünal

Her kalbin misafiri olan duygular ayrıdır, dedi. Bazı kalplerde merhamet oturmaz. Kötülük, bazı kalplerin ev sahibidir. Hayal kırıklığı, bazı kalplerde kiracı durur.
Sayfa 271Kitabı okudu
Reklam
Belirsiz bir gelecek, her şeyi belli bir geçmişten çok daha iyi ve ümit vericiydi.
Sayfa 176Kitabı okudu
Evet, kış bastıracak; ayazlar, kar fırtınaları çıkacak. Ama sonunda gelecek olan gene bahardır...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sevdiğimiz insanların izleri neden bir yerde sürekli kalmazlar, neden her aradığımızda bulamayız?
Hayatı olduğu gibi almak lazım. Bu böyle gelmiş, böyle gidecek...
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
Gündüz mektepte çocuklara "Biz genç cumhuriyetin genç çocukları... Karanlığı yıktık, taassubu kestik, hurafeyi astık. Bir elimizde inkılabın bayrağı bir elimizde yeni bilgilerin meşalesi, nereye gidiyoruz, biliyor musunuz?" diye kimbilir ne edebiyatlar yapmıştır. Gündüz yeni fikre, gece meczup fizik muallimiyle elektrikçi şeyhin peşinde gökyüzüne... Hadi canım, bu kadar maskaralik olmaz!...
Yok olup gitmek öyle fena ki insan, ne halt karıştıracağını şaşırıyor.
Sayfa 49 - (50 yaşında bir adamın din sorgulamalarının sebebi)Kitabı okudu
Evet, doğruydu, güven güveni, güç gücü doğururdu.
Sayfa 134Kitabı okudu
Polis koşarak yaklaşıyor, durmalarını buyuruyordu uzaktan. Ama küçük kuşlar hızlı uçar, hele bir şeyden ürkmüşlerse, yel olur giderler uzaklara.
Sayfa 43
Hani ne demişler “hayır der girersin şer çıkar, şer der bırakırsın hayır gelir”.
Sayfa 155 - Dergah Yayınları 14. BaskıKitabı okudu
Reklam
Ne denilmiş: Siyasetle ticaret ikiz kardeş sayılır, yedikleri-içtikleri ayrı gitmez.
Sayfa 35 - Dergah Yayınları 14. BaskıKitabı okudu
Fâni ile bâkinin farkını fark eden için eşya kaç para eder.
Sayfa 8 - Dergah Yayınları, 10. BaskıKitabı okudu
Açlık bizi doyuruyor. En çok kıymet verdiğimiz şeyleri başkaları ile paylaşmaktan sonsuz bir haz duyuyoruz.
Sayfa 41 - "Oruç" HikâyesiKitabı okudu
Geleneklerin Kuruması
Trajik olan şudur: Bir şey müzelik oldu mu ölmüş demektir. Oysa gelenek her an tazelenmek ister. Yenilenmeyen gelenek kurur.
Sayfa 29 - Dergah Yayınları, 9. BaskıKitabı okudu
Öteki
Oysa düne kadar "biz bize benzeriz" derdik. Ben yine aynı noktadayım. Cemaat halinde yaşadığımızı sanıyorum. Cemaatten ayrılmak o kadar kolay değildir yani. Hem ayrılmış olsa bile ona "öteki” denmez. "Bostandan dışarı kabak” denilir. Kara kabak cinsi azgındır. Bazen kollarını çitin dışına atar, meyvesini oradan sallandırır. Gerçi cemaat yapıları çatladı, mahalle yıkıldı, büyük aile küçüldü, ancak bütün bunlar ile bizde "özgür birey"in oluştuğunu söyleyebilir miyiz? Bir yabancılaşmadan bahsetmek mümkün müdür? Avrupai anlamda mümkün değildir. Kesin sınıfsal ayrımlardan bahsedemeyiz. Bu ülkede düne kadar iki zengin adam vardı, biri hâlâ Ankara ağzı ile, öteki Adana aksanı ile konuşurdu. Adam düğünü ister Kardeşler Düğün Salonu'nda yapsin ister Hilton'da; tören vals ile başlar, sonra tango yapılır ama, kafalar bulunup vakit geceyarısını geçince ceketler fora edilir ve davulzurna bütün ihtişamı ile arz-i endam eder. Bu sebeple "öteki”nin kim olduğunu çıkaramıyorum. Yani ne demek istiyorsun bizde hiç alafranga insan yok mu diyeceksiniz. Haa!.. Bak bu başka. Vardır tabii. Ne kadar var olabilmiş ise, tâ Sultan Mahmut'tan tut gel. Aradan iki yüz yıl geçmiş. Elbette bir zümre peyda olmuştur. Alaturka kesimden farkı vardır. Gerçi alaturka da kalmadı ya. Müzelik bir şey oldu yani. Lafa yekûn çekelim bari: Ne o olduk, ne bu. Ara yerde sıkışıp kaldık.
Sayfa 16 - Dergah Yayınları, 9. BaskıKitabı okudu
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.