GÖRÜCÜ
İşten eve geldiğimde oldukça yorgundum. Elbiselerimi değiştirip hemen odama çekilip uzanmak istiyordum.
--Anne! Ben geldim!
Mutfaktaydı. Sesimi duyunca ellerini havluya silerek yanıma geldi. Gülümsüyordu.
--Hoş geldin, aslan oğlum. Hay maşallah. Seni yaradana kurban olurum ben.
Şaşırmıştım. Ama hemen kendimi toparladım. Ne de olsa böyle bir
Güzel başlayıp hayal kırıklığı ile biten bir kitabın yorumuyla daha iyi akşamlar. Adım çıktı, "her şeye 1 puan veren kız" olarak anıldım da karşıma düzgün kitaplar çıkmadı. Dertliyim, gelin dertleşelim. Zira ben bu Rylann karakterine olan öfkemi hala atlamadım.
Şimdi şunu söylemeliyim ki kitabın konusu türün diğer örneklerine nazaran
Yaşlılıkta, çoğu durumda, beden ve zihin aynı zamanda çökmüyordu. Genellikle bunlardan biri daha genç kalıyordu. Hangisinin önce çökmesi daha iyidir gibi trajik bir sorunun cevabını bugün tam olarak öğrenmiştim: Önce zihin çökerse insan daha mutlu ölürdü."
. . .
"Aaa sen daha Serenad'i okumadin mi?"
"Ya, sen nasil
🎬 07.07.23 Cu
🐇 Yedinci ayın yedinci günü olduğunu yazınca farketmem...🙂
🐇 Film boşa vakit kaybı. İzlenmese daha bir kazanç sağlar sanırım. Bazı filmlerin etkisi böyle. Unutmak isteyeceğin sahneler aklında kalıyor. Beynimi doldurdu resmen film. Beynimde yer kaplıyo ama bir fayda sağlamıyor bana. Umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir.
🐇
Sizden gelenler @suyun_kitaplari
"Ne kadar tuaf degil mi? Zenginsiniz, paranız var. Sanki paranız cebinizden hiç eksik olmayacakmış gibi yaşiyorsunuz, sonra bir bakıyorsunuz her şey bertaraf olmuş. Varken değerini bilmediğimiz, okken degere bindirdigimiz para... Sadece para icin geçerli degil, hiçbir seyin varken değerini bilmiyoruz. Yok
2022 Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer görülen Fransız yazar Ernaux'un okuduğum ilk kitabı başarının tesadüf olmadığını hissettiriyor
Alışılmışın dışında öznesi sadece "ben"den ibaret olmayan, belirsiz özne ve "biz"i anlatan "Seneler" toplumsal bir otobiyografi kitabı..
Kitabın içine dönemin siyasi gelişmeleri, evrensel olayları, popüler şarkı ve filmleri, kitapları, yazarları, sloganları, reklamları, teknoloji o kadar iyi entegre edilmiş ki; 1940'lardan 2000'li yıllara uzanan toplumun portresi çıkartılmış sanki. Bu portrenin içinde her ne kadar farklı coğrafyalarda yaşasak da kendimizi de içinde bulabildiğimiz ortak bir zamanı yakalayarak orada buluşabiliyoruz. Okurken seneler önce olan "-aaa evet bunlar da olmuştu!!" diyerek hafızamızı tazeleyebilme nefasetini tadabiliyoruz.. Ve kitap her ne kadar gayrişahsi bir otobiyografi de olsa "biz"i anlattığı için o dönemden şahsi olarak da bir şeyler kurtarabiliyoruz kendi adımıza..
SenelerAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20211,578 okunma
HAYATI YAŞIYOR MUSUNUZ / İZLİYOR MUSUN!
Henüz kalbiniz atarken bunu okumanız ve insanlara okutmanız onlara farkındalık sağlayacaktır! Sizlerden ricam bunu olabildiğince insana okutmak için elinizden geleni yapmanız. Flooda başlıyoruz.
İnsanlar hayatlarını rutin yani standart dediğimiz bir bakış açısıyla yaşarlar. Genel olarak dost ve arkadaş
Gerçek şu ki ben, genelde kadınlardan hoşlanırım.
Onların kuraldışılıklarından hoşlanırım.
Bütünlüklerinden hoşlanırım.
Onların adlarının bilinmeyişinden hoşlanırım.
İsminden de anlaşılacağı üzere kitap dijital oyun geliştiricilerin karşılaştıkları zorluklar hakkında hazırlanmış. İçerikte küçüklü büyüklü 10 farklı oyunun geliştirme sürecinde yaşanılanlar bir habercinin gözünden anlatılıyor. Yazar aslında oyunlar hakkında haberler hazırlayan bir editör ve bu kitap da ilk kitabı.
İçeriği hazırlarken Schreier,
Bir kitabı objektif puanlamadığım ikinci yorum olacak sanırım bu. Daha önce Bin Öpücük kitabını çok sevdiğim için tüm hata ve saçmalıklarına rağmen onu yıldızlı beşlik kitaplarım arasına katmıştım fakat bu kitaba olan puanlamam olumsuz yönde. Aslında berbat değildi, biliyorum ama kişisel olarak o kadar büyük bir hayal kırıklığına uğradım ki
Yaşlılıkta, çoğu durumda, beden ve zihin aynı zamanda çökmüyordu. Genellikle bunlardan biri daha genç kalıyordu. Hangisinin önce çökmesi daha iyidir gibi trajik bir sorunun cevabını bugün tam olarak öğrenmiştim: Önce zihin çökerse insan daha mutlu ölürdü."
. . .
"Aaa sen daha Serenad'i okumadin mi?"
"Ya, sen nasil
Efendim, araştıranlar bilirler, dabbetü'l-arzla ilgili rivayetlerde onun 'imanlı-imansız' ayrımında bir turnusolluk yapacağına dair göndermeler de vardır. Bunun küçük bir nümunesine Korona vesilesiyle şahitlik ettiğimizi düşünüyorum. Çünkü hakikaten bu hastalık karşısında asıl korkması gerekenler kendileriyken, bazı ateistler/sekülerler, korku
"Daha ufacık bir kız çocuğuyken, cadı onu ne kapısı ne de merdiveni olan bir uzay uydusuna hapsetti."
Kitabı an itibariyle bitirmiş birisi olarak öncelikle söyleyebileceğim şey vaaaooovv bu neydi böyle yahuu… Ben her kitabıyla bu kadar tırmanan bir seri daha önce hiç okumadım. Gerçekten bu hikayenin temelinin replika olmasına