Ben bir karış dahi olsa toprak satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu vatanı
kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır.
(Sultan II.Abdülhamit Han)
Osmanlı Devleti'nin en zor günlerinde tahta geçip 33 yıl devleti yöneten Abdülhamit Han' ın, tahtan indirildikten sonra Selanik'e sürülüşünü, Selanik'te başlarda kendisinden nefret eden, ilerleyen zamanlarda ise onu yakından tanıyıp sempatisini kazandığı bir subay doktor ile aralarında geçen diyaloglardan oluşan eseri çok beğendim. Tarih sevenler için ilgi çekici bir kitap. Sıkılmadan okudum. Abdülhamit Han gençliğinde amcası ile beraber Fransa ve İngiltere'yi ziyaret ediyor ve Avrupa'nın gelişmişliğine hayran kalıyor. Zaten tahtta kaldığı 33 yıl boyunca sürekli Avrupa'yı örnek alan Abdülhamit Han, uyguladığı denge politikası sayesinde devleti ayakta tutmayı başarıyor. O gittikten sonra ise herşey daha kötüye gidiyor ve koca imparatorluk parçalanma sürecine giriyor. Keyifli okumalar...
Dedeleri Abdülhamid kalk bak!
Yemişler senin çakma torununu...
Benim dedem Yavuz Sultan Selim Han 'dır.
Abdülhamit 'e saygı duyarım..
İyisiyle ve kötüsüyle öbür dünyada hepsi çıkacak...
Yakın zamanda bir gazetede, yeni çıkan bir kitabın tanıtım yazısında "Sultan II. Abdülhamid Hân, Musevilerin Filistin'den toprak alımına izin vermiş." başlıklı bir haber çıkmıştı. Sultan dedemizi kötülemek adına her fırsatı değerlendirmeyi kendilerine asli vazife yapmış olanlar da hemen bu konuyu istismar etmeye kalktılar. Yakın
Kimine göre Ulu Hakan kimine göre Kızıl Sultan olarak çoktan tarihteki yerini almış olan Sultan II Abdülhamit Han hakkında Sürgün sırasında kendisine en yakın insanlardan olan doktorunun hatıratından Livaneli'nin dizelerine konu olmuş daha çok bir insanın hayat hikayesi
"Vallahi Avrupa Efendimiz'den korkar mı bilmem; fakat Efendimiz eskiden Moskof çarından korkuyordu, sonra elçisinden korkmaya başladı, şimdi tercümanından korkuyor. Zaten neden korkmuyor ki? Sahilden korkuyor; kalem sesinden ayak sesine kadar her gürültüden korkuyor; gazeteden, reçeteden korkuyor; kendi karyolasından korkuyor; kendi hafiyesinden korkuyor; öperken çocuğundan, çocuk yaparken karısından korkuyor... Korkacak kimse bulamazsa aynada kendisinden korkuyor.. Abdülhamit sağ kaldıkça Osmanlı İmparatorluğu masrafsız batacaktır, Avrupa para ve asker harcamayacaktır; onun için bizi taksim etmiyorlar!"
"BAĞ FÂNİ, BAĞLAR BÂKİ"
Hayat; beden gözünün maddede gördüğü değil; gönül gözünün görmeyi istediği derinlik kadardı."
"Anılması güzel olan bir söz olmaya bak çünkü insan kendisi hakkında söylenecek güzel sözlerden ibarettir." der Mevlana.
Bir söz, bir iz, bir kitap, bir eser bırakan ne mutludurki ölümsüzdür. Asıl olan
-Yine Abdülhamit Han'ın tahttan indirilmesi ile beraber kan gölü haline çevrilen Ortadoğu'da hala huzur tesis edilememiş olup Arap alemi siyonizmin oyuncağı haline gelmiştir.
"Aman Yarabbi! Bir insan kendi memleketinde kıstırılmış bir vahşi hayvana benzer mi?"
Abdülhamit Han'ın vezirlerinden Selim Paşa'nın oğlu Kâmil Bey kendini yetiştirmiş, Avrupalarda gezmiş, büyük bir mirasa konmuştur fakat Birinci Dünya Savaşı sonrası bütün malları yitirilmiş, parasını kaybetmiş, hayatında görmediği bir
II. Abdulhamit Han'ın, Avrupa'ya gönderip dünyevi ilimleri öğrenmelerini sağladığı kişilerin bir kısmı, Avrupa'dan fen ve sanat getirecekleri yerde ülkenin siyasi ve sosyal yapısına zararlı fikirlerle dönmüşlerdi. Avrupa'ya giden gençlerin birçoğu, orada labarotuvarlarda ve kütüphanelerde insanların yoğun bir şekilde çalıştıklarına bakmadan, erkeklerle kadınların dans etmeleriyle ilgileniyor,içkinin serbestçe içildiği ve eğlencenin her türlüsünün yapıldığı hayat tarzına kendilerini kaptırıyorlardı. Ülkeye döndüklerinde de bu hayat tarzını "Avrupa Medeniyeti" diye insanlara takdim etmeye çalışıyorlardı.
HÜDA PAR Ambarlı Limanından seslendi: "İŞGAL REJİMİ İLE TİCARİİLİŞKİLERİ KESİN"
HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığı, Ambarlı Limanı'nda düzenlediği basın açıklamasında, Türkiye ile işgal rejimi arasında devam eden ticari ilişkilerin son bulması çağrısında