Her sabah kahvesini içmek üzere mutfak masasının başına oturduğunda karısına da (ölmüş) bir fincan kahve yapıp ilk yudumu almadan önce fincanını karısının şerefine kaldırdı; ona düzinelerce açık saçık aşk mektupları yazdı, hiç üşenmeden maktupları zarflara koydu, üzerlerine adres yazıp pul yapıştırdı, posta kutusuna attı, bir-iki gün sonra da mektuplar gelince sevimdi ve o mektupları alan Anna olsaydı nasıl sevineceğini hayal etti.