Eğer insanlar bir ülkenin toprağına bağlı olarak doğsalardı, eğer aynı mevsim tüm yıl boyunca sürseydi, herkes değiştiremeyeceği biçimde yazgısına bağlansaydı, yerleşik uygulama kimi bakımlardan iyi olurdu; kendi durumuna uygun yetiştirilmiş çocuk, bu durumdan hiçbir zaman çıkmayacağı için başka bir durumun terslikleriyle karşı karşıya kalmazdı. Ama insanlarla ilgili olayların değişkenliğine, her şeyi her kuşak için alt üst eden bu yüzyılın kaygılı ve kıpır kıpır anlayışına bakıp da, bir çocuğu hiçbir zaman odasından çıkmaması ve her zaman yakınlarıyla birlikte olması gerekirmiş gibi yetiştirmekten daha çılgınca bir yöntem düşünülebilir mi? Zavallı, dünyada tek bir adım atsa, tek bir basamak inse, mahvolur. Ona acıya katlanmayı öğretmek değil, onu acıyı hissetmeye alıştırmak gerekir.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları