Ender haylazlık anlarımda, annem kulağıma şöyle fısıldardı: “Dikkat et! Kendi evimizde değiliz!” Biz hiçbir zaman, kendi evimizde olmadık. Bundan ötürü acı çekmiyordum; çünkü her şey ödünç veriliyordu bana, ama yine de soyut bir varlık olarak kalıyordum. Dünya malı, sahibine ne olduğunu yansıtır; oysa bana ne olmadığımı öğretiyordu; durmuş oturmuş ve sürekli değildim ben-, çelik üretimi için gerekli de değildim; kısacası ruhum yoktu benim. Bedenimle uyuşma halinde olsaydım çok iyi olacaktı. Ama ben ve o, acayip bir çift oluşturuyorduk. Yoksulluk içindeki çocuk, kendini sorguya çekmez: İhtiyaç­lar ve hastalıklar yüzünden bedensel olarak zor durumlara düştüğü için, haklı çıkarılamaz durumu, varoluşunu haklı çıkarır onun; açlık ve sürekli ölüm korkusu, yaşama hakkını temellendirir ve o ölmemek için yaşar. Ben, kendimi belli bir şeye adanmış görecek kadar zengin olmadığım gibi, gıpta dolu isteklerimi zorunlu gerekler olarak hissedecek kadar fukara da değildim. Beslenme ödevlerimi yerine getiriyordum ve Tanrı, nadiren de olsa, tiksinti duymadan yemeyi, yani iştah denilen o inayeti bağışlıyordu bana. Kayıtsızca nefes alarak, sindirim yaparak, dışkılayarak yaşıyordum, çünkü yaşamaya başlamıştım.
Can yayınları
Bütün çiftçilerin yorgun, endişeli, gururlu ve üzgün olduğunu anlamam biraz zamanımı aldı. İşiniz toprakla olunca, ektiğiniz ve biçtiğiniz elinizdeki her şey oluyor. Çoğu zaman da açlık korkusu ve kötülüğün gazabından kaçmak için Tanrının büyüyüp yeşeren şeylere verdiği sessiz, gizli, kalp sarsıcı neşeden başka hiçbir şeye sahip değilsiniz.
Sayfa 102
Reklam
Materyalistik Bir Şartlanma: Açlık Korkusu
Günümüz insanı için, iktisadi hayattan daha ciddi, üzerinde düşünmeye değer daha önemli bir olay kalmamış gibidir. Kafalar, rızık kaygısı ile öylesine doldurmuştur ki, artık "her şey" bir meta gibi, bir alım satım konusu halinde düşünülmektedir.
Sevda
İşkence korkusu, hapis korkusu, açlık.. * Bir korkusu var adamın, bütün korkulan yenmiş adamın bir korkusu.. * 1954, İstanbul
SABRIN SIRRINI BİLMEK VE NEFSE UYGULAMAK - Sabır, bir felaket, sıkıntı, acı ve zorluğa karşı, kişinin telaşa kapılmadan, feryat etmeden, her şeyin Allah’tan geldiğinin bilinci ve şuuru ile sonuna kadar tahammül göstermesidir. İnsanın, yaşam boyunca birçok zorluklarla karşılaşması yaratılışın gereğidir. Aile fertlerinin ve yakınlarının ölümleri ile yaşanan can kayıpları, afetlerle uçup giden mal kayıpları, ölüm korkusu, hastalık korkusu, açlık korkusu gibi sıkıntılar, maddi-manevi acılar olgunlaşmak için birer imtihandır. İman eden kişinin başına gelen her şey bir gizli sebebin gereğidir. Mümin, karşılaştığı her sıkıntıyı tabii olarak karşılar ve sabır gücü ile katlanır. Her şeyin Allah’tan geldiğini bilen insan, nefsin kötü eğilimlerini dizginleyerek emir ve yasaklara uyma sabırlılığını göstermelidir. Sabır, acılara ve zorluklara dayanma gücüdür. Sıkıntı, hastalık, kötülüklere karşı koyma ancak sabır gücüyle mümkündür. İlahî emir ve yasakları uygulamak, birtakım zahmet ve eziyetlere katlanmayı gerektirir ki bu da nefse zor gelmektedir. Nefis birtakım alışkanlıklarından ve isteklerinden fedakârlık etmek mecburiyeti ile karşılaşır. İşte bu zorlukları yenmenin sırrı sabırdır. Sabrın sırrını bilmek, nefse uygulamak, bunu başkasına da tavsiye etmek bir insanlık görevidir.
336 syf.
·
Puan vermedi
. . Asıl körlük umudun tükendiği bu dünyada yaşamaktı. . Bazı körlerin sadece gözleri kör değildi, zihinleri de kördü. . Göz, belkide insan bedeni içinde ruh barındıran tek kısımdır. . . Trafik ışıklarında beyaz körlük yaşayan bir adama yardım eden kişi evine gelir ve belli süre sonra kendiside aynı durumu yaşar eşiyle gittiği doktor, klinik görevlisi yani temaslı olan herkese beyaz körlük bulaşır bir kişi hariç adamın karısı. Ülkede bir çok kişide görülmeye başlayınca karantina kararı çıkarılır ve beyaz körlük yaşayan herkesi eski akıl hastanesinde gözetim altında tutarlar. Eşini yanlız bırakmamak için yalan söyleyen kadın onunla hastaneye yerleşir. Hastanede de güçlü güçsüz dengesi çıkar ilişkileri para hırsı ön plana çıkar yağma gasp ve daha bir çok olay yaşanır. . .1998 Nobel Edebiyat Ödülü kazanan kitap gerçekten harikaydı. İkinci kez okuduğum kitapta yaşanan yoksunluğun aslında manevi anlamda kazandırması gerekenleri gösterdiğini, ne kadar görebiliyoruz bakar körler olarak onun farkındalığını oluşturmaya, insanın menfaatleri uğruna ne kadar ileri gidebileceğini ve açlık uğruna neler yapıldığına tek tek tanıklık ettiriyor yazar. . Düz yazı şeklinde yazılan kitabı ilk elime aldığımda bitmez bu korkusu yaşamıştım ama konu öyle etkileyici ki elimden bırakmadım. Yaşadığımız salgın süreci ile benzerlikler gösteren konu etkileyiciydi. Devam kitabı #görmek en yakın zamanda okuyacağım. Mutlaka okuyunbu güzel kitabı.
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022105bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.