Bu güne kadar yazılan en iyi 10 roman arasında sayılan,yazılması 5 yıldan fazla süren, yazım öncesi alt yapısı için bir kütüphaneyi dolduracak kadar kitap okunan Tolstoy’un muazzam eseri SAVAŞ VE BARIŞ. Kitabın künyesi bu kadar kabarık ve parlak olunca haliyle yorumlanması da zorlaşıyor.
Tolstoy’un eserlerini okuma isteyi duyan birine naçizane
Bir Tolstoy hayranı olarak incelemenizi keyifle okudum. Tolstoy ve yazdığı dev eserleri bir bir gözümün önünden geçti adeta. Savaş ve Barış'ı okumama rağmen bir kez daha okuma isteği duydum. Bu kapsamlı ve değerli incelenizden dolayı çok teşekkür ediyorum. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.🙏📚
Eğer edebiyat bir yapıysa Tolstoy bu yapının taşıyıcı kolonlarından birisidir. Tolstoy okumak hem bir şans hem de büyük bir keyif. Yorum, ve kıymetli övgünüz için ayrıca teşekkür ederim. 🙏
Dostoyevski Gogol’ün palto eserine ilişkin değerlendirme yaparken Rus edebiyatının onun paltosundan çıktığını ima eder. Dünya edebiyatı açısından Tolstoy ve eserleri de bu derece önemli. Bunun için her yerde izleri var.
Şehir merkezinde bulunan eski bir hapishanenin 73 numaralı hücresinde iki kez müebbete mahkum edilen Xavier isimli bir mahkum yatmaktadır.Hapishane kapatıldıktan sonra bu hücrede ayrı ayrı bölümlere konulmuş üç tomar mektup bulunur. Bu mektupları kim olduğunu gerçekte bilmediğimiz Eczanede çalışan A’ida Xavier’e göndermiştir.
Mektuplara sadece
Kısa bir süre önce John BERGER okurken denk gelmiştim Andrey PLATONOV ismine. Yazara göre kimse bu güne kadar acıyı,yoksulluğu ,sefaleti,savaşın insan üzerindeki derin izlerini PLATONOV kadar sarsıcı bir şekilde dile getirmiş değildir. Aynı kitabında BERGER PLATONOV’un dönüş isimli eserinde yer alan hikayelerden bazı bölümlere de değinir.
DÖNÜŞ
" İnsan kaderine karşı boş yere savaşır ama, sonunda ona boyun eğer hep. Toplumun yasaları insanların isteminden daha güçlüdür.En zorlu duygular bile olayların gidişi karşısında kırılıp söner.İnsan yalnız gönlünün sesini dinlemek için boş yere ayak sürer ama , sonunda aklının buyruklarını dinlemek zorunda kalır er-geç.
Adolphe
Az bilinen fakat güzel eserlerden biridir keyifle okuyun .
İnsan bazen bir hikayenin içinde bulur kendini. Bazen farkına bile varmadan bir hikayenin yanından geçip gider. Erzurum’da bir ayakkabıcıya girdim bu gün. Ayakkabı yığınlarının arasında duvarlara yapıştırılmış şiirler,yazılar çarptı gözüme. Ya şiirlerin başında ya da sonunda adı Hakan’dı yazıyordu. Sorup sormamakta tereddüt ettim. Kim di acaba bu Hakan ? Yine de merak üstün geliverdi. Sorunca amcanın yüzü bulutlandı önce, bir gölge geçti gözlerinden. Hakan oğlunun ismiydi. Hakan iki Ünüversite bitirmişti. Şiire tutkundu. Dağa, taşa ve ayakkabı dükkanın duvarlarına şiirler yazıyordu. Hatta bir şiir kitabı bile vardı. Ama Hakan aynı zamanda hayata kırgındı,biraz da öfkeli. İşsizdi Hakan. Zaten onu anlamayanlara göre şiir işsizlerin uğraşıydı. İsmimin Hakan olduğunu söyledim amcaya. Oğluyla adaştım. Bir tebessüm yakaladım yüzünde. Hakan’ı göremedim ama sözünü aldım. Bir daha ki sefere tanışacaktık Hakan’la. İzin alarak fotoğraflarını çektim şiirlerin. Vedalaşırken Hakan’a iletmesi için amcaya bir not bıraktım. “Seni göremedim ama o şiirler o duvara çok yakışmış adaşım.”
Hakan bey, paylaşımınız için çok teşekkür ediyorum. Duygularınızı o kadar güzel ifade etmişsiniz ki...hele bıraktığınız o yüreğinizden kopup gelen son not, gerçekten çok etkileyici...Kötülüklerin egemen olduğu çağımızda sizin gibi yüce gönüllü insanların artmasını dilerim.🙏👏📚
Estağfurullah hocam. Bir şey tek başına kıymet kazanmaz. Ben gördüm yazdım siz okuyup iltifat ettiniz. Böylece yazılan anlamını buldu belki de. İnsan çağı kirletti,sıradan olan ya da olması gereken artık bize olağanüstü geliyor maalesef. Sizin de kaleminiz yüreğiniz hiç susmasın. Susmasın ki biz de istifade etmeye devam edelim 🙏🙏