Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
120 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Anne ve babasını kaybetmiş, uzun bir süre teyzesi Mrs. Reed ve kuzenleri ile yaşamaya terk edilmiş küçük bir kız olan Jane'in hayatı anlatılıyor. Jane çocukluğu boyunca ciddi zorlukları atlatıyor ve hiç sevmediği yetim okulunda monoton bir yaşam sürmeye zorunlu kalıyor. Tam da bu noktadan sonra olay örgüsü hızlı akmaya başlıyor. Jane'in
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Mk Publications · 202031,3bin okunma
Türümüze özgü diğer iki sesli ifadenin, gülümseme ve gülmenin, ağlamadan evrilmiş olmalarıdır. "Ağlayıncaya kadar gülmek" bu ilişkiyi belirten bir deyimdir. Ancak, evrimsel açıdan baktığımızda, bu ilişkinin tam ters yönde gelişmiş olduğunu yani gülünceye kadar ağladığımızı görürüz. Nasıl olmuştur bu? İlk önce ifade biçimleri olarak ağlama ve gülmenin birbirlerine çok benzediklerini anlamamız gerek. Birbirinin karşıtı iki ruh halini ilettiklerinden aralarındaki benzerlikler çoğunlukla gözden kaçar. Ağlama da olduğu gibi, gülmede de adele kasılır, ağız açılır ve soluklar hızlanır. Aşırı hallerde yüz kızarır ve gözler yaşarır. Ancak, çıkarılan sesler o kadar şiddetli olmayıp daha alçak perdedendir. En önemlisi, bu sesler daha kısa sürelidir ve birbirlerini daha yakından izlerler. Sanki bebeğin uzun yaygarası küçük parçalara bölünmüş ve aynı zamanda daha bir olgunlaşarak düzgün ve alçak perdeden sesler haline dönüşmüştür. Gülme tepkisinin ağlama tepkisinden ikinci bir işaret biçimi olarak evrilmesini şöyle açıklayabiliriz : Daha önce de belirttiğimiz gibi, ağlamak doğumda bile mevcutken, gülmek ilk olarak üçüncü, hatta dördüncü ayda, yani bebeğin anasını tanımaya başladığı günlerde ortaya çıkar.
Reklam
Kitabın metnine gelince, üzerindeki bütün yapıcı eleştirmeleri için Bayan Adele Doğan ile Robert Rhodes James’e ve Andrew Mango’ya, daha önceki safhalarda verdiği öğütler için W. E. D. Allen’e ve benim adıma kitabın ayrıntıları ve bütünü üzerinde dikkat ve yardımlarını esirgememiş olan Bayan Jasper Streater’a teşekkür ederim.
Reklam
Mary ışıkları yakarak pencereye gitti. Perdeleri kapattı. Ancak ondan sonra döndü ve yastıkların üzerine yığılmış olan genç kadının yüzünü gördü. Yanında yarısı yenmiş, üzerine bal sürülmüş bir çörek ve çay dolu bir fincan duruyordu. Ölüm, Adele Fortescue'yu çabuk yakalamıştı.
"Varolmak algılanmaktır."
-Geleceğini nasıl görüyorsun Adele? +Bilmiyorum. Küçükken tek istediğim büyümekti... Mümkün olduğunca çabuk. Ama bütün bunların da anlamını bilmiyorum artık. Yaşlanıyorum. Geleceğimi büyük bir istasyonun önünde sıralarla ve banklarla dolu bir bekleme odası gibi görüyorum. Dışarıda, kalabalık insan grupları beni görmeden koşuşturuyor. Hepsinin acelesi var. Trene yetişiyorlar, taksi tutuyorlar; gidecek bir yerleri var, buluşacak birileri. Ve ben oturmuş bekliyorum. -Neyi bekliyorsun Adele? +Bana bir şeyler olmasını... (La Fille Sur Le Pont, 1999)
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.