Saat On İki
Karanlığımın örselenmiş
Ve tükenmiş kimliğinden yazıyorum
Merhaba çocuk
Kaldırım taşlarına baktığımız
Esmer Ankara'nın yüzümüzü kavurduğu
Dudaklarımızı çatlattığı
Buna, tsara, réa tocméala;
Hât 'o 'n cour de rândouecala!
(Güzel ülke, kötü devlet:
Adı batasıca kanunlar!)
İşte böyleydi: Kötü düzenlenen, kötü yönetilen, zengin bir memleket.
çukurova'ya inip o yılın pamuğunu toplamak...bölgedeki köylüler için asıl geçim kaynağı. bir de pamuk bolsa işte o zaman gör. hepsinin hayalleri vardır oradan gelecek olan parayla. kimi iyi bir binek satın almak ister, kimi iyi ve gösterişli giyitler, kimi çoluğunun çocuğunun karnını doyurmak, üstünü başını giydirmek ister. tabi ki daha öncesinde
Sen de adı batasıca erkek değil misin? Hepiniz kirsiniz. Bizi kirleten sizsiniz. Dönüp kirli diyen de sizsiniz yine.
...
Tırnağınıza taş değse bizden bilirsiniz. Anam anlatmıştı, koca verem olduysa karısından bilirlermiş önceden. "Kesin bir kırığı var, döller çarpıştı ondan verem oldu adam." derlermiş.
Ah ah biz erdemli,saygılı ve her zaman askla sevgiyle yasayan kadınlar...
Ne yapalim sanırım tabiatımız böyle aşık olunca gözümüz hic bir şey görmüyor.
15 yaşındaki Melike de aşık olmus yaşamadığı sıkıntı kalmamış ama aşkından gık dememiş...
Ama onca yila onca aska sevdaya değmemiş ki heba etmiş adı batasıca Hasan...
Neyseki Ismail ile tanışmış Melike veeeee mutlu son
Yazar kendi yaşantısını kaleme almis önce şaşırdım sonra da kendi yaşadıklarımı gözümde canlandırdım.Okurken okadar akıcıydı ki kitap kendimi küfür ederken buldum ama hiç bir kadın bu yaşananları haketmiyor...
Şimdi biraz da Şeytan'dan söz edelim, adı
batasıca!
... Uçurumdan aşağı itmez seni - yalnızca
kenarinadek getirir. Ve orada artık onun elindesindir, ne yapacağı insafına kalmış demektir.
Nerden başlasam nasıl anlatsam bilemiyorum. Bir ailenin dört kuşağının anlatıldığı bir roman. ( sadece bir aile hikayesi değil, bir ülkenin de hikayesi. Buna az sonra değineceğim) Karakterlerden bazıları çılgın bazıları mistik özelliklere sahip. Bu kişilerin yarattığı tuhaflıklar, sıra dışı pek çok şeyin evde olağan karşılanmasını sağlıyor:) Biz
Şimdi biraz da Şeytan’dan söz edelim, adı batasıca! Çünkü işin içinde onun da rolü var, adım gibi biliyorum bunu, hem de önemli bir rolü var diyebilirim. Şeytan’ ı iyi tanıyor sam, “İçgüdülerine güvenme, sezgilerinden uzak dur,” der o. Bizim insan kalmamızı ister - hem de insandan fazla insan. Düşüşe geçmişsen bunu sürdürmen için itici gücünü kullanır. Uçurumdan aşağı itmez seni - yalnızca kenarına dek getirir. Ve orada artık onun elindesindir, ne yapacağı insafına kalmış demektir. Ben iyi tanırım Şeytan’ ı; yollarımız çok sık kesişti onunla. Beceriksiz bir ip cambazı gibi ipte yürümeni keyifle izler. Ayağının kaymasına seyirci kalır ama düşmene izin vermez.