#okudumbitti
İncelemem biraz sert olabilir bu nedenle öncelikle şunu belirtmeliyimki; Kitabın yazarı saygıdeğer Sinan AKYÜZ ile Antalya kitap fuarında tanışma fırsatım oldu ve bu kısacık süre zarfında kendisini ve iletişimini çok sevdim.
Lakin kitap yorumu konusunda tarafsız eleştiri yapmayı kendime zorunlu kıldım.
Öncelikle kitabın anlatımı gayet
_Türk savaşır, rus sevişir, yunan düşünür, arap da masal anlatır. Yunan
_Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur. Azeri
_Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür. Fransız
_Cahiller, okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar. İran
_Yılan
"Salak" Latince uyuşmak, afallamak anlamına gelen stupidus' tan türemiştir. Yani bir bakıma kelime istismar ediliyor. Çok daha duygulu kökünden ayrı düşürülüyor.
İnsan acizdir. Ve bir hayli zaiftir. Bazen bize verilen imtihanların üstesinden gelemeyiz. Bazen de hiç kimsenin başarılı olamayacağı kadar muzaffer oluruz. Hayatımız düşüp kalkmaktan ibarettir. Ama gün olur bir gün ayağımız öyle bir çukura denk gelir ki düştüğümüzde kalkamayız. Afallamak iliklerine kadar hissettiğin tek duygu olur. Ve
Üç bölümden oluşuyor kitap. Üç ayrı ama birbirinin içine geçmiş hikaye. Aile olmanın, anne olmanın, baba olmanın, sevmenin, vazgeçmenin, sahip çıkmanın... kısaca insana dair ne varsa onun hikayesi. Küçük dokunuşlarla işlemiş eserini yazar. Yazdıklarına aşina olanların bildiği tad var yine.
Özellikle etkilendiğim bir kısım var. Annelik duygusunun bir mucize gibi doğuştan insanın içinde toz pembe duygular yeşertmemesi. Anne olur olmaz buna hazır olmaması herkesin. Bu duyguları hissetmediği için büyük vicdan azabı duyan kadınların olması. Bi çocugun annenin hayatına girmesiyle ve o büyük gerçekle yüzleşince afallamak. Uzun uzun anlatılabilecek bu hisleri Melisa Kesmez kısaca fakat etkili bi şekilde anlatmış.
Yazacağı yeni kitapları merakla bekliyorum.