Bütün öfkelerimiz nefsimiz için...Aff.
Allah (c.c) halkının on sekiz bin kişisi, peygamberler gibi amel işleyen bir kasabayı toplu cezaya çarptırmıştır Sahabîler: "Nasıl olur, ya Resulullah?" diye sordular. Peygamberimiz (s.a.v) buyurdu ki; "Bu iyi amel işleyen kimseler Allah için öfkelenmezler, iyiliği emredip kötülükten alıkoymaya çalışmazlardı."
Sayfa 78 - Beyhaki. Şuabü'l-Iman 9428; Ibn Abdil-Berr, Tembid 24/310Kitabı okudu
Ezan seslerini gönülle dinleyiniz: âleme aff u rahmet serpiyorlar.
Ezan sesini gönülle dinleyiniz: Âleme aff u rahmet serpiyorlar.
Sayfa 63Kitabı okudu
Büyüklerden biri şöyle buyur muştur: "Ârif'in mârifeti şu altı şeydir: Allah'ı andığında onu yüceltir, kendini andığında alçaltır. Allah'ın ayetlerine bakınca ibret alır. Bir günaha veya haram arzuya yöneldiğinde çekinir. Allah'ın bağışlaması ona anlatılınca sevinir, günahı kendine hatırlatıldığında aff- İlâhiyi ister."
BAYRAM O BAYRAM OLA
Can bula cananını,
Bayram o bayram ola
Kul bula sultanını,
Bayram o bayram ola
Hüzn-ü keder def ola,
Dilde hicâb ref ola
Cümle günah aff ola,
Bayram o bayram ola.
Ne güzel bir abdest duası Aff Ya Rabb..
"Allah'ım, şu ellerimin işlediği bütün günahları affet. Şu ağzımın söylediklerini,dilimin dönüp kelimeye çevirdiklerini,aldığım bütün yasak ve yanlış kokuları,yüzümü çevirdiğim hatalı yönleri , şu kulaklarımın duyduğu duyulmaması gereken sözleri,benim yüzümden benim başıma gelenleri,kendi ellerimle kendi boynuma sardıklarımı ve şu ayaklarımın yürüdüklerini affet"
Sayfa 271
Aff-ı Umumî
Bahçemi beğenmeyen çiçekleri de,
Soframı hor gören yemekleri de,
Gelmişleri de, gelecekleri de
Affettim.
Sayfa 35Kitabı okudu
Ezan seslerini gönülle dinleyiniz:
Âleme aff u rahmet serpiyorlar.
Üstadım! Eyyam-ı mübareke pek çabuk gelip geçti. Benim gibi manevî yaralarından mecruh bîçareler, böyle mübarek günlerde, elbette kusurlarının affını ve meşru emellerinin husulünü, Hallak-ı âlem'den temenni ve niyaz etmişlerdir. Cenab-ı Allah mâh-ı gufranın kudsiyeti hürmetine kusurlarımızı aff u mağfiret eylesin, âmin!
Önemli bir konu. Çünkü kendini bilen rabbini bilir
İşte bak: Âlem-i insaniyette, zaman-ı Âdem’den şimdiye kadar iki cereyan-ı azîm, iki silsile-i efkâr; her tarafta ve her tabaka-i insaniyede dal budak salmış iki şecere-i azîme hükmünde. Biri, silsile-i nübüvvet ve diyanet; diğeri, silsile-i felsefe ve hikmet, gelmiş gidiyor. Her ne vakit o iki silsile imtizaç ve ittihat etmiş ise yani silsile-i
