Omuzlarımızın ve düşüncelerimizin üzerinde ağır yüklerle bir hapishanede doğmuşuz; kesip atma imkanı bizi bir sonraki gün yeniden başlamayı teşvik etmese, tek bir günün bile sonunu getiremezdik… Bu dünyanın prangaları ve solunmaz havası her şeyi elimizden alır, kendimizi öldürme özgürlüğü hariç; bu özgürlükte, bunaltıcı ağırlıkların üstesinden gelen bir kuvvet ve gurur verir bize. Kendi hükmünü mutlak olarak elinde bulundurmak ve bunu kullanmamak… Bundan daha esrarengiz bir yetenek var mıdır? İntiharın mümkün olduğu tesellisi, soluksuz kaldığımız o mekanı sonsuz bir alana çevirir. Kendimizi yok etme fikri, buna ulaşma yollarının çokluğu, kolaylığı ve yakınlığı sevindirir ve ürkütür bizi; zira kendimiz hakkında geri dönüşsüz bir şekilde karar verdiğimiz o hareketten daha basit ve daha korkunç bir şey yoktur.Tek bir anda bütün anları ortadan kaldırırız; bunu Tanrı bile yapamazdı. Fakat palavracı iblisler olduğumuzdan sonumuzu erteleriz: Özgürlük gösterişinden, kibrimizin oyunundan nasıl vazgeçebilirdik ki?..
Sayfa 45 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Omuzlarımızın ve düşüncelerimizin üzerinde ağır yüklerle bir hapishanede doğmuşuz; kesip atma imkânı bizi bir sonraki gün yeniden başlamaya teşvik etmese, tek bir günün bile sonunu getiremezdik...
Reklam
Neden çok fazla beklentim vardı bu ilişkiden? Hatanın üzerine mutluluk nasıl kurulabilirdi ki? Birilerinin bana neler olduğunu anlatmasına ihtiyacım vardı. Bunca aydan sonra tüm çabalarımın ve iyi niyetimin faturasını neden bu kadar ağır ödüyordum sanki? En ağırıma giden de kişiliğimi ezip bu ilişkiye boyun eğmem oldu. Ben bunu nasıl yaptım? Şimdi kendimi iki kat daha kişiliksiz hissediyorum. Bildiğim tek şey, ben ona her şeyimi verdim. Tüm duygularımı, tüm hayatımı açık oynadım. Şimdi ise bir enkaz gibi hissediyorum kendimi. Ama ben buyum işte. Berk'in yerinde başka biri olsaydı da aynı şeyi yapardım, kaçınılmazdı. Kaçınılmaz sonumuzla yüz yüze geliyordum... Şimdi kendime ceza verdiğim bu zaman diliminde acı bir şekilde bir şeyi görebiliyorum. Uğruna her şeyi göze aldığım, ulaşılmaz, değişilmez, eşi benzeri olmayan ilişkimin ne kadar da basit temellere dayandığını. Bizler, yani biz kadınlar kendimizden ödün vermeye başladığımız an, ilişkimize dayalı tüm seçenekleri karşı tarafın takdirine bırakıyoruz. Ne acı ki bizim bu iyi niyetimiz onlar tarafından koz olarak algılanıyor. Bunları bilinçsizce çözdüğüme eminim... Yüzümdeki ve vücudumdaki gerginliğin günbegün kaybolduğuna şahit oluyorum. Sanırım bütün bunları yazmak beni gevşetiyor... Hiçbir şey eskisi gibi aptalca gelmiyor. Her insanın yapabileceği hatalardan birini yaptım. Ve bu artık mazideki yerini almaya başlıyor. Hep diyorum, pişmanlıklarım yok, kabullenemediklerim var. Artık bu kendi kendimden kaçma olayını sonuçlandırmalıyım.
"Gözleri içine düşmüş kırık bir kukla gibiyim" Bir akıl hastasının bu lafı, içebakış üzerine olan eserlerin tamamından ağır basar.'
Sayfa 32 - Metis Yayınları, 3.Basım-Mart 2011Kitabı okudu
“ Bize hiçbir şey yapmadılar. Sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır baskı uygulayamaz. “
bize hiçbir şey yapmadılar-sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler,çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.
Reklam
1.000 öğeden 411 ile 420 arasındakiler gösteriliyor.